Ara
Gümüşhane
Kapalı
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7194 %0.05
50,2659 %0.11
5.874,37 % -0,59
Ekranların Çirkin Yüzü

Ekranların Çirkin Yüzü

YAYINLAMA:

Kıymetli okurlarım,
Her zaman söylediğimiz gibi yine söylüyoruz: Sağlıklı bir nesil, sağlıklı bir toplum için eğitim şarttır.
Ancak bu cümleyi kurarken çoğu zaman önemli bir gerçeği ya unutuyor ya da göz ardı ediyoruz. Eğitimin ilk adresi okul değil, ailedir. Hatta çocuk daha okul çağına gelmeden, daha anne karnındayken algılamaya, hissetmeye ve öğrenmeye başlar.

Bir çocuk dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren etrafındaki herkesi rol model alır. Anne-baba, aile büyükleri, yakın çevre… Daha sonra okul, sokak, arkadaş çevresi ve en tehlikelisi de ekranlar devreye girer. Televizyon, telefon, tablet ve sosyal medya; farkında olmadan çocuklarımızın karakterini şekillendiren başlıca unsurlar haline gelmiştir.

Bugün çocuklarımızdan derslerinde çok başarılı olmalarını istiyoruz. En yüksek notları alsınlar, en iyi okullara gitsinler, en iyi meslekleri edinsinler diye büyük bir mücadele veriyoruz. Fakat aynı mücadeleyi iyi bir insan olmaları için gösteriyor muyuz?
İşte asıl sorgulamamız gereken nokta burasıdır.

Arkadaşı iyi not alıyorsa, bizimki ondan daha iyi alsın istiyoruz.
Arkadaşı markalı giyiniyorsa, biz de imkânlarımızı zorlayıp aynısını almaya çalışıyoruz.
Arkadaşı şuna sahip, buna sahip diye kıyaslıyor; çocuğumuzu farkında olmadan yarışın ve kıskancın içine itiyoruz.

Bu tutumlarla çocuklarımıza ne öğretiyoruz?
Paylaşmayı mı? Hayır.
Şükretmeyi mi? Hayır.
Empatiyi mi? Ne yazık ki hayır.

Tam tersine; duygusuz, her şeyi hak ettiğini sanan, var ile yok arasındaki farkı bilmeyen, merhameti zayıflamış bir nesil yetiştiriyoruz. İyileri, vicdanlıları, ahlaklıları örnek olarak göstermek yerine; ekranda gördüğü şiddeti, kavgayı, saygısızlığı normalleştiren çocuklar büyüyor.

Sevgili dostlar,
Her zaman söylediğimi yine söylüyorum: Ders notları bir şekilde düzelir, yükselir.
Ama insan olmayı öğrenememiş, kişiliği sağlam temellere oturmamış bir bireyin eksiklerini sonradan tamamlamak çok zordur.

Kişilik, karakter ve ahlak sonradan takılan bir elbise değildir.
Bir insanın kişiliği nasıl başlarsa, büyük ölçüde öyle devam eder.
Atalarımız boşuna dememiştir: “Ağaç yaşken eğilir.”

Bugün çocuklarımıza sadece “başarılı ol” demek yetmez.
“İyi ol, dürüst ol, merhametli ol, vicdanlı ol” demeyi de öğretmek zorundayız.
Çünkü yarının doktoru, öğretmeni, yöneticisi olacak bu çocuklar; önce iyi insan olmayı öğrenmezse, aldıkları diplomaların hiçbir anlamı kalmayacaktır.

Unutmayalım ki;
Bir toplumu ayakta tutan sadece zeki bireyler değil, ahlaklı bireylerdir.
Ve bu ahlak, ne okulda ne de ekranda başlar…
Evde başlar.
 

ŞAİR-YAZAR 
ÜLKER SADIK 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *