Yazar
KİM SENİN ÖLÇÜN ?
YAYINLAMA:
Alemlerin efendisi, gönüllerin sultanı Peygamberimiz Hz. Muhammed’ (s.a.v) in evrensel prensiplerini ve insanlığa getirdiği yüce değerleri ulaştırmak amacıyla doğduğu o kutlu günün kutlandığı haftadır “Kutlu Doğum” haftası.
İçinde bulunduğumuz bahar mevsiminde güllerin açmaya başladığı, gül kokularının etrafımızı sardığı bir dönemde kutlu doğumu yazmak benim için kırmızı gül kokusunu ciğerlerimize çekmek kadar huzur verici diyebilirim.
Alemlerin Sultanı, iki cihan güneşi, efendiler efendisi,
İnsanlığı içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtarmak, onlara kılavuzluk yaparak yollarını aydınlatmak üzere ışıklar saçan bir kandil olarak seçilmiş ve vazifelendirilmiş olan sevgili Peygamberimizin (SAV) dünyaya teşriflerinin kutlanıldığı Kutlu Doğum Haftasında ülkemizin dört bir yanında programlar düzenleniyor bu vesileyle yediden yetmişe herkes onun ilahi mesajlarını anlamaya çalışıyor.
Alemlerin efendisini, gönlümüzün sultanı, insanlığın kurtarıcısı, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’i hangi yazıyla, methiyeyle, şiirle, cümleyle, kelimeyle anlatırsak anlatalım yetersiz ve aciz kalır… Ona ne yazılsa az, ne anlatılsa eksik kalır…
Hani sevgiliye anlatamayız sevgimizi, kalbimiz çarpar, seçilen bütün kelimeler yetersiz kalır, ona olan sevgimiz, muhabbetimiz ve aşkımız ondan da ileridir… Kâinatta hiçbir insan onun kadar sevilmedi… Müminlerin kalbi onun için atar, gözündeki yaş, yüreğindeki sevdadır. Kurtuluşun anahtarı, Rabbine yakın olmanın rehberi, huzur ve mutluluğun kaynağıdır.
Her Cuma saatinde ; “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.” (Ahzab, 33/56) buyurarak bizlerden Efendimiz’in (SAV) ismini andığımız zaman salavat getirmemizi istiyor. Bu İlahi emir doğrultusunda bizler de özellikle bu günlerde Efendimiz’e (SAV) bol bol salavat getirebiliriz.
İki Cihan Serveri, “Beni Hûd, Vakıa, Mürselat sûreleri ihtiyarlattı.” (Tirmizi, Tefsir, 57) buyuruyor. Bu sûrelerde içerisinde kıyamet sahnelerinin resm edildiği ayetler, Allah Rasulü’nü (sas) derin bir tefekküre salmıştı. Bizler de bu günlerde bu sûrelerin muhatabının kendimiz olduğunu düşünerek Hûd, Vakıa ve Mürselat sûrelerini okuyabiliriz sevgili dostlar.
Peygamber efendimizin örnek yaşamı hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Özellikle son günlerde artan toplumsal olaylar bizlere gösteriyor ki onu anlamakta çok uzaklardayız maalesef.
Kimin ne derdi, sıkıntısı varsa onun hayatına baksın. Çünkü o bütün çilelere, dertlere maruz kaldı ancak bir an dahi olsa bile ilahi ölçüden zerre kadar ayrılmadı.
Rahmet peygamberi olduğunu hiçbir zaman unutmadı. Yapılan bütün saldırılara karşı duruşundan hiç taviz vermedi ve nefsiyle hareket etmedi.
Üstad Necip Fazıl Kısaküreğin şu mısraları aslında her şeyi özetliyor.
“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.!!!
Ölçüsü sevgili peygamberimiz olan insan; cana kıymaz, yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, emanete ihanet etmez, haram yemez, gıybet etmez vs.
Bu kutlu doğum haftasında peygamber efendimizi(S.A.V)’i tanımaya ve onun aşkıyla yanmaya ve kendimizi bulmaya insanlığa getirdiği sevgi, rahmet ve adaletle birbirimizi kucaklamaya çalışalım.
O Kutlu Nebinin yolunun yolcusu olan bizlere de yakışan bu değil mi?
İçinde bulunduğumuz bahar mevsiminde güllerin açmaya başladığı, gül kokularının etrafımızı sardığı bir dönemde kutlu doğumu yazmak benim için kırmızı gül kokusunu ciğerlerimize çekmek kadar huzur verici diyebilirim.
Alemlerin Sultanı, iki cihan güneşi, efendiler efendisi,
İnsanlığı içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtarmak, onlara kılavuzluk yaparak yollarını aydınlatmak üzere ışıklar saçan bir kandil olarak seçilmiş ve vazifelendirilmiş olan sevgili Peygamberimizin (SAV) dünyaya teşriflerinin kutlanıldığı Kutlu Doğum Haftasında ülkemizin dört bir yanında programlar düzenleniyor bu vesileyle yediden yetmişe herkes onun ilahi mesajlarını anlamaya çalışıyor.
Alemlerin efendisini, gönlümüzün sultanı, insanlığın kurtarıcısı, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’i hangi yazıyla, methiyeyle, şiirle, cümleyle, kelimeyle anlatırsak anlatalım yetersiz ve aciz kalır… Ona ne yazılsa az, ne anlatılsa eksik kalır…
Hani sevgiliye anlatamayız sevgimizi, kalbimiz çarpar, seçilen bütün kelimeler yetersiz kalır, ona olan sevgimiz, muhabbetimiz ve aşkımız ondan da ileridir… Kâinatta hiçbir insan onun kadar sevilmedi… Müminlerin kalbi onun için atar, gözündeki yaş, yüreğindeki sevdadır. Kurtuluşun anahtarı, Rabbine yakın olmanın rehberi, huzur ve mutluluğun kaynağıdır.
Her Cuma saatinde ; “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.” (Ahzab, 33/56) buyurarak bizlerden Efendimiz’in (SAV) ismini andığımız zaman salavat getirmemizi istiyor. Bu İlahi emir doğrultusunda bizler de özellikle bu günlerde Efendimiz’e (SAV) bol bol salavat getirebiliriz.
İki Cihan Serveri, “Beni Hûd, Vakıa, Mürselat sûreleri ihtiyarlattı.” (Tirmizi, Tefsir, 57) buyuruyor. Bu sûrelerde içerisinde kıyamet sahnelerinin resm edildiği ayetler, Allah Rasulü’nü (sas) derin bir tefekküre salmıştı. Bizler de bu günlerde bu sûrelerin muhatabının kendimiz olduğunu düşünerek Hûd, Vakıa ve Mürselat sûrelerini okuyabiliriz sevgili dostlar.
Peygamber efendimizin örnek yaşamı hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Özellikle son günlerde artan toplumsal olaylar bizlere gösteriyor ki onu anlamakta çok uzaklardayız maalesef.
Kimin ne derdi, sıkıntısı varsa onun hayatına baksın. Çünkü o bütün çilelere, dertlere maruz kaldı ancak bir an dahi olsa bile ilahi ölçüden zerre kadar ayrılmadı.
Rahmet peygamberi olduğunu hiçbir zaman unutmadı. Yapılan bütün saldırılara karşı duruşundan hiç taviz vermedi ve nefsiyle hareket etmedi.
Üstad Necip Fazıl Kısaküreğin şu mısraları aslında her şeyi özetliyor.
“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.!!!
Ölçüsü sevgili peygamberimiz olan insan; cana kıymaz, yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, emanete ihanet etmez, haram yemez, gıybet etmez vs.
Bu kutlu doğum haftasında peygamber efendimizi(S.A.V)’i tanımaya ve onun aşkıyla yanmaya ve kendimizi bulmaya insanlığa getirdiği sevgi, rahmet ve adaletle birbirimizi kucaklamaya çalışalım.
O Kutlu Nebinin yolunun yolcusu olan bizlere de yakışan bu değil mi?
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *