Yazar
ATATÜRK'LE SORUNU OLANLAR
YAYINLAMA:
Beşbin yıllık tarihe sahip Yüce Türk Milletinin temel kurumu ailedir. Bizi millet olarak ayakta tutan, Türk millî değerlerini yaşatan, nesilden nesle aktaran, Türk milletine yaşama, üretme, başarma heyecanını veren ailedir.
Geçmişten günümüze en köklü ve en kutsal kurumlarımızdan biri olan aile yapımız, bugün maalesef büyük bir yara almıştır. Aile yapısını zayıflatmadan bu milleti köle yapamayacağını bilen batı dünyası son yıllarda kültürel alanda bir çok hamleler yapmıştır. Ülkelerin silahsız işgaline giden yolda buradan geçiyor zaten.
Özellikle emperyalist Batı ve yerli işbirlikçileri marifetiyle Türk aile yapısı, değerleri, zihniyeti, anlayış, gelenek ve görenekleri iftiralara maruz kalmış ve kademe kademe yok edilmeye çalışılmıştır.
Geçtiğimiz hafta 10 Kasım Atamızın ebediyete intikalinin 76.yılı olması nedeniyle Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder M.Kemal Atatürk ve ailesi hakkında aklını yitirmiş yahut kiraya vermiş bazı şahıslar tarafından söylenenler ve yazılanlar bu yazıyı yazmama temel sebep olmuştur.
Özellikle belirtmeliyim ki yıllardır ülkemizde Atasına düşman hainler tarafından yapılan bu korkunç iftiracıların ipliğini pazara çıkaran birisi var.
Tarihçi-Yazar Emre POLAT Beyin geniş bir arşiv araştırması olduğu anlaşılan somut belgeler ve deliller bu zavallıların hezeyanlarını kursağında bırakmıştır.
Tarihçi kimliğiyle tarihi bir görevi yerine getiren sayın POLAT'ın Atamızın bilinmeyen yönlerini ve özellikle soyağacını bulup ortaya çıkarması bu millete karşı önemli bir sorumluluktur.
İnternetten bu bilgi ve belgeleri mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Bu geniş çaplı araştırmaların sonucunda gördük ki Ulu Önder Atatürk hem ana, hem de baba tarafından seyyiddir. Yani Peygamberimizin soyundandır.
Söyler misiniz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusunun seyyid olması bazı çevreleri neden rahatsız etmektedir? Neden dindar bir Atatürk onları ürkütmektedir?
Bu korkunun kaynağı, Atamızın ölümünün ardından adının maalesef dini istismar ederek nemalananlar tarafından kullanılan bir malzeme haline getirilmesidir.
Bir düşününüz, Türk milleti Müslüman, onu kurtaran lider dinsiz; Türk milleti Allah’ı, Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’yı biliyor ve seviyor, Atatürk bunları tanımıyor. Böyle dinden uzak bir liderin canı ile vatan savunması yapmasına imkân var mıdır?
Kendisine küçücük bir hediye getirene teşekkür etmeyi nezaketten sayanlar, koskoca bir vatanı, bayrağı, bağımsızlığı armağan edene neden dinsiz yaftasını reva görmekteler?
Atatürk bir Osmanlı paşasıdır. Bugün kafasından Osmanlı fesini eksik etmeyerek Osmanlı’ya saygı gösterdiğini iddia edenler; anası namussuz bir hayat yaşayan, babası belli olmayan bir çocuğun Osmanlı paşası olmasını neyle izah etmekteler?
Anasının namussuzluğunu dillerine dolayarak ona halen Osmanlı paşası demeleri aslında saygı duyduklarını iddia ettikleri Osmanlı’ya ciddi bir hakarettir.
Bu görüş sahiplerinin delil diye sundukları dikkat edildiğinde hepsinin İngiliz ve Yunan istihbaratına ait kanıtlar olduğu, sitelerde siyon yıldızlarının da yer aldığı görülür.
M. Ali Öz’ün Osmanlı arşivlerine göre hazırladığı “Gazi Mustafa Kemal’in Soykütüğü” isimli eserinde şunlar yazmaktadır: “Atatürk’ün soyu baba tarafından 1590’lı yıllardan itibaren soyuna ulaşılan Molla Hasan’a gitmektedir.
Molla Hasan’ın oğlu Şeyh Ahmet, Kızıl Ahmet lakabıyla da bilinmektedir. Kızıl lakabı da Balkan coğrafyasına Ehl-i Beyt mayasını taşıyan Sarı Saltuk’un halifelerinden olan ve tahta kılıcıyla Edirne ve Dimetoka’nın fethini sağlayan Seyyid Kızıl Deli Sultan’dan geliyor.
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büyük dedesi, Eş Şeyh Es Seyyid Şeyhülislam Feyzullah Efendi’dir.
Yani Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büyük dedesi bir Osmanlı şeyhülislamıdır.
Osmanlı arşivlerinin yanı sıra halen hayatta olan Atatürk’ün Selanik’teki evine komşu olmuş, Zübeyde Hanım’la tanışmış bir nesil var. Onların hepsi, Zübeyde Hanım’ın evinden Cuma geceleri yükselen Kuran-ı Kerim seslerini anlatmaktalar.
Fazla söze ne hacet dostlarım....Göre ne .... Köre ne ?,
Geçmişten günümüze en köklü ve en kutsal kurumlarımızdan biri olan aile yapımız, bugün maalesef büyük bir yara almıştır. Aile yapısını zayıflatmadan bu milleti köle yapamayacağını bilen batı dünyası son yıllarda kültürel alanda bir çok hamleler yapmıştır. Ülkelerin silahsız işgaline giden yolda buradan geçiyor zaten.
Özellikle emperyalist Batı ve yerli işbirlikçileri marifetiyle Türk aile yapısı, değerleri, zihniyeti, anlayış, gelenek ve görenekleri iftiralara maruz kalmış ve kademe kademe yok edilmeye çalışılmıştır.
Geçtiğimiz hafta 10 Kasım Atamızın ebediyete intikalinin 76.yılı olması nedeniyle Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder M.Kemal Atatürk ve ailesi hakkında aklını yitirmiş yahut kiraya vermiş bazı şahıslar tarafından söylenenler ve yazılanlar bu yazıyı yazmama temel sebep olmuştur.
Özellikle belirtmeliyim ki yıllardır ülkemizde Atasına düşman hainler tarafından yapılan bu korkunç iftiracıların ipliğini pazara çıkaran birisi var.
Tarihçi-Yazar Emre POLAT Beyin geniş bir arşiv araştırması olduğu anlaşılan somut belgeler ve deliller bu zavallıların hezeyanlarını kursağında bırakmıştır.
Tarihçi kimliğiyle tarihi bir görevi yerine getiren sayın POLAT'ın Atamızın bilinmeyen yönlerini ve özellikle soyağacını bulup ortaya çıkarması bu millete karşı önemli bir sorumluluktur.
İnternetten bu bilgi ve belgeleri mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Bu geniş çaplı araştırmaların sonucunda gördük ki Ulu Önder Atatürk hem ana, hem de baba tarafından seyyiddir. Yani Peygamberimizin soyundandır.
Söyler misiniz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusunun seyyid olması bazı çevreleri neden rahatsız etmektedir? Neden dindar bir Atatürk onları ürkütmektedir?
Bu korkunun kaynağı, Atamızın ölümünün ardından adının maalesef dini istismar ederek nemalananlar tarafından kullanılan bir malzeme haline getirilmesidir.
Bir düşününüz, Türk milleti Müslüman, onu kurtaran lider dinsiz; Türk milleti Allah’ı, Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’yı biliyor ve seviyor, Atatürk bunları tanımıyor. Böyle dinden uzak bir liderin canı ile vatan savunması yapmasına imkân var mıdır?
Kendisine küçücük bir hediye getirene teşekkür etmeyi nezaketten sayanlar, koskoca bir vatanı, bayrağı, bağımsızlığı armağan edene neden dinsiz yaftasını reva görmekteler?
Atatürk bir Osmanlı paşasıdır. Bugün kafasından Osmanlı fesini eksik etmeyerek Osmanlı’ya saygı gösterdiğini iddia edenler; anası namussuz bir hayat yaşayan, babası belli olmayan bir çocuğun Osmanlı paşası olmasını neyle izah etmekteler?
Anasının namussuzluğunu dillerine dolayarak ona halen Osmanlı paşası demeleri aslında saygı duyduklarını iddia ettikleri Osmanlı’ya ciddi bir hakarettir.
Bu görüş sahiplerinin delil diye sundukları dikkat edildiğinde hepsinin İngiliz ve Yunan istihbaratına ait kanıtlar olduğu, sitelerde siyon yıldızlarının da yer aldığı görülür.
M. Ali Öz’ün Osmanlı arşivlerine göre hazırladığı “Gazi Mustafa Kemal’in Soykütüğü” isimli eserinde şunlar yazmaktadır: “Atatürk’ün soyu baba tarafından 1590’lı yıllardan itibaren soyuna ulaşılan Molla Hasan’a gitmektedir.
Molla Hasan’ın oğlu Şeyh Ahmet, Kızıl Ahmet lakabıyla da bilinmektedir. Kızıl lakabı da Balkan coğrafyasına Ehl-i Beyt mayasını taşıyan Sarı Saltuk’un halifelerinden olan ve tahta kılıcıyla Edirne ve Dimetoka’nın fethini sağlayan Seyyid Kızıl Deli Sultan’dan geliyor.
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büyük dedesi, Eş Şeyh Es Seyyid Şeyhülislam Feyzullah Efendi’dir.
Yani Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büyük dedesi bir Osmanlı şeyhülislamıdır.
Osmanlı arşivlerinin yanı sıra halen hayatta olan Atatürk’ün Selanik’teki evine komşu olmuş, Zübeyde Hanım’la tanışmış bir nesil var. Onların hepsi, Zübeyde Hanım’ın evinden Cuma geceleri yükselen Kuran-ı Kerim seslerini anlatmaktalar.
Fazla söze ne hacet dostlarım....Göre ne .... Köre ne ?,
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *