AH GENÇLİK!

Kim demiş Avrupa insanı medeni,
Ne edep var ne hayâ, çırılçıplak bedeni.
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni,
Desenize hayvanlar sizden daha medeni.
Mehmet Akif Ersoy

Güneyden Gümüşhane’ye yolcu taşıyan bir kaptandan dinlemiştim. Terminalde beş numaralı yolcum bir kız öğrenciydi. Annesi kapalı kızını dualarla yolcu ediyordu. İlk mola yerinde yemeklerimizi yedik ve araba kalmak üzere şöyle bir arabanın içine baktığımda beş numarada mini etekli, saçları açık, aşırı makyajlı birinin oturduğunu görünce sordum;

“Bu koltukta oturan bir kızımız vardı acaba mola yerinde mi indi...?”

Kız öğrenci cevap verdi;

“O benim amca sen yoluna devam et..!” 

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü ve içimden kendi kendime dedim ki;

“Ben yoluma devam ederim kızım ama sen asıl bu yolda devam etme…”

Böylesi yazılar yazdığım zaman kendini hemen her şeyi yapmaya özgür sanan gençler bu satırları okuduğunda ilk iş olarak klavye şövalyeliğine soyunacak ve beni yobazlıkla, geri kafalılıkla suçlayacaklarına adım gibi eminim.

Yazıma geçmeden önce ona ve onun gibi her şeyi yapma hakkını kendilerinde gören sözüm ona vurdumduymaz Z kuşağına diyorum ki;

“Evet, bu ülkede özgürlük elbette var. Giyimin, kuşamın, saç stilin, moda anlayışın, fikri ve dini karakterinde elbette özgürsün, özgür de olmalısın. Ancak senin özgürlüğün benim özgürlüğümü engellediği noktada biter.”

Hem sonra ben mübarek Ramazan ayında ve diğer günlerde senin o pis göbeğini, çırılçıplak bedenini görmek zorunda mıyım? Gümüşhane Üniversitesi’ne giderken yapılan Küp Park ve kamelyalarda burnumuza üflediğin sigara dumanını çekmek zorunda mıyım. Gayesinin okumaktan ziyade ailesinden uzaklıkta her türlü fuhşiyatı ve ahlaksızlığı özgürlük zanneden sözüm ona öğrencileri görmek zorunda mıyım?

Sevap ta gizli, günah ta. Topluma açık alanlarda kusura kalma kardeşim toplumun normlarına, gelenek ve göreneklerine, ahlaki yapısına uymak zorundasınız. Belki bu hareketleriniz çoğu illerde normal görülebilir ancak Gümüşhane gibi küçük coğrafyalarda bunlar nahoş ve çirkin hareketlerdir. Sizin moda diye tabir ettiğiniz yazımın başındaki Milli Şairimiz Mehmet Akif’in dörtlüğünde ifade edilenden başkası değildir. 

Gümüşhaneli çok değerli üstadım Niyazi Sadık’ın bu gençlik hakkındaki şu manidar tespiti ile yazımı sonlandırmak istiyorum;

Eğitim, terbiye ve yaratılışın nedeninin bilinci ailede başlamalı. Milli ve manevi değerlerimizi çocuklarımıza yeterince öğretemiyoruz. Küçük yaşlarda ellerine birer telefon, tablet vererek onları kirli medyanın kollarına bırakıyoruz. Ve maalesef zayıf ve yetersiz aile kültürümüzün kurbanları oluyor çocuklarımız.

Son olarak Necip Fazıl’ın gençliğe en güzel yolu gösteren şu sözünün hayalindeyim;

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik.

YORUM EKLE