ESKİMEZ DEĞERLER 3: DÜRÜSTLÜK

Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise müfredatının düzeltilmesi işlemleri kapsamında, öğretim programlarının ana felsefesini içeren metni 2018 yılında güncelledi. Eğitim sisteminin, sadece akademik açıdan başarılı, belirlenmiş bazı bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir yapı olmadığı belirtilen metinde, "kök değerlere" vurgu yapılmaktadır. "Kök değerler" ise müfredatta "adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik" olarak belirlendi. 

Çocuklarımıza kazandırmamız gereken en önemli değerlerimizden biridir belki dürüstlük. Her zaman doğru olma, yalan söylememe, kendi aleyhine olsa bile dürüstlükten ayrılmama, çocukların mutlaka öğrenmesi ve yaşaması gereken davranışlardır. Dürüstlük kelimesi Türk Dil Kurumu açısından da farklı yönlerden ele alınmaktadır. Bu anlamlar

- Doğruluk

- Gerçeği saklamama

- Özü sözü bir olma şeklindedir.

Bulunduğumuz toplumda, sosyal çevremiz içinde bize değer katan, doğru insan olma yolunda önemli bir adım olan en temel değerlerimizdendir dürüst olmak.

Dürüst olmak; özü ile sözü ile bir olmak, hile ve yalandan uzak kalıp faziletli davranışlar sergilemek demektir. Dürüstlük ise sağlıklı bir toplumun temel dinamikleri arasında yer alır. 

Çevremize baktığımızda toplum içinde saygı duyulan, sözüne itimat edilen kimselerin hepsinde dürüstlükten mutlaka bir paye vardır. Çünkü bu temel değer, kişiyi olgun ve kâmil bir insan yapan birçok davranışın kaynağıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu değer şöyle ifade edilir:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve her zaman doğru söz söyleyin. Böyle yapın ki Allah, amellerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Ahzab Sûresi, 70-71)

Dürüst insanların özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

Yalan söylemezler.

Sözünde dururlar.

Özü ile sözü ile birdirler.

İnsanlar onlara rahatlıkla güvenebilirler.

Kimseyi aldatmaz ve kandırmazlar.

İşini en iyi şekilde yaparlar.

Kazandığını hak ederler.

Hakkı esas tutarlar.

Hak yemezler.

İnsanların güvenini kırmazlar.

Yalana tenezzül etmezler.   

Bu özellikleri çoğaltabiliriz. Dürüstlüğü hayatımızın her safhasında yaşamak dileğiyle…

Bir Reçete: Ramazan-ı Şerif âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki mâh-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hacatına ve malayani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hacatını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile, Samediyete bir nevi âyinedarlık etmektir. Evet, Ramazan-ı Şerif; bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır.

YORUM EKLE