Ara
Gümüşhane
Parçalı bulutlu
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8057 %0.16
50,2458 %0.02
5.944,76 % -0,18
KÜLTÜR YAPIMIZ VE SİTEM

KÜLTÜR YAPIMIZ VE SİTEM

YAYINLAMA:
“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın,
  Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın”
Necip Fazıl

Gümüşhane’ye adım attığım 2004 yılından bu yana Gümüşhane’nin hemen her gazetesinde yazdığım köşe yazıları, 500 sayı ile Gümüşhane’nin en uzun süreli kültür ve sanat sayfası Hayal Dükkânı ve on iki eserimle Gümüşhane’nin kültür, eğitim ve sanat dünyasına katkı vermişim. Rabbim izin verdiği süreçte, her türlü mobbing, iftira, kıskançlık ve dalaverelere rağmen ben hak bildiğim yolda Gümüşhane’m adına üretmeye devam edeceğim. Hiçbir baskı, haksızlık, iftira ve benzer etmenler beni yolumdan çeviremeyecektir.

Gümüşhane malumunuz küçük bir ilimiz. Burada doğmamıza rağmen ve ilk gurbetim olan Trabzon’da geçen çocukluk ve gençliğimin baş yılları sonrasında en verimli dediğim çağlarımda bu şehre hizmetkâr olmaya geldim. Çıkarsız, riyasız, makam ve koltuk ihtirasım olmadan ve hiçbir maddi menfaat gözetmeden bu mahrum şehre bir şeyler verebilmenin ıstırabındayım.

Ancak ne yazık ki; kültür, eğitim ve hoşgörüden bihaber biçare insanların maalesef “çamur at tutmazsa izi kalır” mentalisinden kurtulamadık. Yazılarımızı adeta büyüteçle okuyan ve acaba nerede bir açık yakalayabiliriz diyenlerden tutunda, hiç üstüne vazife olmadığı halde “bunu kesin bana yazmıştır” şizofren saplantıları ile maalesef çocuk edasıyla bir yerlere bizi şikâyet ve ihbar edenlerle bu şehirde aynı atmosfer içinde yaşamaktan inanın utanıyorum.

Dedikodu ve gıybet kazanları dediğim bazı çay ocaklarında koca koca adamların söylediklerine kulak verdiğinizde şehrimizin kültürel dokusu hakkında kesin bir bilgi sahibi olabilirsiniz. İşte bu nedenledir ki bu menfiliği yıkmak adına Gümüşhane’ye geldiğim günden bu yana muntazaman yazdığım köşe yazılarımın ana teması eğitim olmuştur. Bu şehrin gerçek değerleri, kültürü, sanatı ve sorunları yazılarımın ana konusudur.

Bu şehrin velisi de, delisi de benim yazılarımın baş tacıdır. Bu şehrin her bir sorunu benim de sorunumdur. Gücüm, dilim ve kanuni sınırlar içinde en doğruyu en güzel bir şekilde yazabilmek, okuyucuya bir şeyler kazandırabilmek ve yılan gibi eğri değil de dosdoğru olabilmek ana felsefemdir.

Dikkat edin değerli dostlar. Hiçbir şey üretmeyen, gününü aynı monotonlukla geçiren insanlarla kimsenin uğraştığına şahit oldunuz mu? Değil elbette. İşte bu yüzden olsa gerektir ki bu tür insanları her gördüğümde; “Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil!” sözünü hatırlarım ve inanın bu tür insanları Allah’a havale ederim. 
Ve ben her zaman örnek aldığım, onunla hemşeri olmaktan onur duyduğum “varlığından utanacağım hiçbir Gümüşhaneli yoktur” veciz sözünün sahibi, değerli ağabeyim Mahmut Oltan Sungurlu ve zamanın kıt imkânları ile bu şehrin en büyük sevdalısı olan Merhum Sabri Özcan San’ın ayak izlerini takip ediyorum. Bu nedenle birkaç basit sivrisineğin vızıltısı beni yolumdan asla döndüremez.

Gücüm olduğu sürece, dilim döndüğü kadarıyla, kalemimin mürekkebi kuruyana dek sadece hakkı, güzeli, doğruyu, insanlığı, erdem ve ahlakı, paylaşmayı ve kardeşliği, dürüstlüğü ve çalışkanlığı, fazileti ve sevgiyi yazacağım, yazmaya da devam edeceğim. Gerek gördüğüm alanda eser üretmeye de devam edeceğim. Birileri istese de, istemese de.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *