Ara
Gümüşhane
Açık
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7340 %0.03
50,2046 %0.02
5.946,43 % -0,28
İNSANLARI TANIMA SANATI

İNSANLARI TANIMA SANATI

YAYINLAMA:

“Bir insanın karakterini gülüşünden anlamak mümkündür”

Dostoyevski

Eve giren adam tek başına yaşayan eşini ağlar halde gördü ve adam eşinin ağlamasının sebebini sordu?

Kadın, eşine:

"Evimizin önündeki ağaca konan kuşlar beni örtüsüz görebiliyor ve bu durumda Allah'a karşı günah işlemiş olabilirim. Onun için ağlıyorum" dedi.

Adam karısının "Allah korkusu" duyarlılığından çok etkilendi. Karısını kucakladı ve alnından öptü. Kazma kürek hazırladı ve karısını rahatsız eden kuşların konduğu ağacı kökünden söktü.

Adam çalışıyordu. İşe gidiş-dönüş saatleri belliydi. Günlerden bir gün, çalıştığı yerde olan bir arızadan dolayı eve erken geldi, kapıyı açtı ve karısına sürpriz yapmak için sessizce içeri girdi ve hayatının sürpriziyle karşılaştı.

Kuşların onu örtüsüz görmesinin "iffetine halel getireceğini" düşünen eşi aşığının koynunda gününü-gün ediyordu.

Adam gördüğü manzara durum karşısında şaşkındı.

Eşi ve aşığına hissettirmeden ihtiyaç duyabileceği birkaç parça eşyayı alıp, evden çıktı ve önüne çıkan ilk yoldan dönmemek üzere yaşadığı şehri terk etti.

Uzun bir yolculuktan sonra kendisini; kalabalık bir halk topluluğu içinde buldu. Kalabalıkta herkes şaşkındı ve anlaşılmaz bir uğultu vardı.

Adam birine yaklaştı ve "kalabalığın nedenini" sordu?

Kalabalığın nedeni; Kraliyet hazinesi çalınmış ve fail bulunamamıştı. Kral; sarayının önüne halkı toplamış ve fail bulununcaya kadar herkesin sarayın önünde kalmasını emretmişti. Kalabalıkta yürüyen adamın biri ilgisini çekti;

"Ayak parmakları üzerinde yürüyen biri" vardı ve adam, bu "ayak parmakları üzerinde yürüyen adamın" kim olduğunu sordu?

Ona;

Bu adamın Kraliyetin "din adamı" olduğunu, ayağını tam basarsa, "istemeyerek karınca ezebileceği", "Allah korkusuyla", "ayak parmakları üzerinde yürüdüğünü" söylediler.

Adam:

"Allah'ım hırsızı buldum! Beni Krala götürün!" diye çığlık attı.

Adamı Krala götürdüler ve adam Krala;

"Hazineyi çalan hırsız, sarayın din adamıdır! O değilse eğer, benim başımı kesin!" dedi. Din adamını apar topar getirdiler.

Kısa bir sorgudan sonra, karınca ezmemek için parmakları üzerinde yürüyen din adamı", hazineyi çaldığını itiraf etti, ama Kralın kafasında bir soru kalmıştı.

Kral döndü ve hazineyi çalanın "din adamı" olduğunu söyleyen, daha önce hiç görmediği bu şahsa;

"Din adamının hazineyi çaldığını nereden bildin" dedi?

Adam, Krala;

"Ey Kral! Sevap kazanmak" iddiasıyla davranışlarında "Allah korkusunu" abartanlar, abartılarını başka suçlarını örtmek için yaparlar!" dedi.

Günlük hayatlarında, kameralar önünde "Allah korkusu pazarlayıp, Perde arkasından Hakk'a ve halka ihaneti yaşatanlara LANET OLSUN.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *