MASAL ŞEHİR VE RÜYA

Süleymaniye Mahallesi’nden gelen derenin tatlı şırıltıları melodisinde Mehmet Karabulut hocamın billuri sesine eşlik eden bülbüllerin akustiğinde sabah namazını eda etmek için uyanıyorum. Henüz kirletilmemiş Harşit Çayı’nın kenarında bağlardan envai çeşit meyve ve çiçek kokuları buram buram sarıveriyor gümüş kentin üzerini. Adeta bir masal simgesi evimin bahçesinde organik yetiştirdiğim domates, salatalık, biber ve küçük kümesimizden alınan bir çift yumurta, böğürtlen, kuşburnu ve sarı kızdan alınan organik süt sabah kahvaltımı süslüyor.

Eşim güler yüzle uğurluyor beni işime. Ben Harşit Çayı kenarında yayalar için yapılan yoldan akasya ve gül kokularını içime çeke çeke yürüyorum. Transit yolda yer alan arabalar kurallarına uygun olarak seyr-ü sefer halindeler. Korna sesi ve egzoz dumanlarından iz yok. Gümüşhane Üniversitesine gidecek olan öğrenciler tramvayı bekliyorlar. Süleymaniye Mahallesi’ndeki 5 yıldızlı oteldeki turistler Kuşakkaya’ya teleferikle geçiyorlar. Ve yanımdan geçenlere gülümseyerek selam veriyorum ve onlarda gülümseyerek alıyorlar selamımı. Yol boyunca yerlere atılmış hiçbir çöp izine rastlamıyorum, hayret.

Karşımda adeta bir ressamın fırçasından çıkmış bir şaheser güzelliğinde imarlı ve altyapısı düzenli, yemyeşil ağaçların gölgesinde Gümüşhane gülümsüyor bana. Yollar bakımlı, yolların kenarında bodur ağaçlar ve güllerin arasından ilerliyorum. Caddenin her iki yakasında gülümseyerek işine ve evlerine giden Gümüşhanelilerle selamlaşıyorum. Dükkânların önlerinde meyve kasaları, sandalyeler ve diğer envai çeşit araç gereç konulmadığından üç beş kişi yan yana rahat yürüyorlar. Kaldırımlar tertemiz ve kimse salya sümük atmamış cam gibi kaldırımlara. Evlerin balkonundan ve saçaklarından yağmur ve bulaşık suları dökülmüyor hayret.

Akşamın belirlenen saatinde belli noktalarda biriktirilen büyük çöp poşetleri köpeklerin saldırısına uğramadan toplanmış ne güzel. Ve o köpekler için yapılan hayvan barınağında hayvanlar kısırlaştırılmış ve tertemiz bir şekilde rehabilite ediliyorlar. Çöpler düzenli bir şekilde gerekli yerde sağlık şartlarına uygun olarak toplanıyor ve geri dönüşüme ait olanlar tekrar kazanılmak üzere ayrı bir yerde biriktiriliyor.

Salı Pazarı için tahsis edilen iki katlı mekân tertemiz bir şekilde hizmet veriyor. Köy ürünleri kapalı mekânlarda temiz saklama kaplarında sunuluyor satışa. Köylerden gelen kadınlarımız merdiven ve dükkân önlerinde değil kendileri için tezyin edilen yerlerde oturup çay ve kahvelerini yudumluyorlar. Alışverişini yapanlar en altta yer alan köy minibüslerine yerleştiriyorlar erzaklarını. Çocuklarını emziren kadınlar için yapılan mekânda çok güzel. Hemen yanı başındaki tuvaletten ihtiyacını gideriveriyor kadınlar ve namazlarını kılıyorlar onlara ayrılan bölümde. Tuvaletler ve şadırvan tertemiz.

Kemaliye Camisi’ne gelenler son derece tertemiz elbiseleri ve kokmayan çorapları ile ayrı bir hava veriyorlar. Öğle namazında ne güzel bütün cep telefonları susmuş dikkati dağıtacak hiçbir olumsuz şey yok. Secdeye vardığında çorap kokusu değil gül kokusu geliyor burnumuza hayret. Namazdan önce vaiz efendi camiye yardım, bulgur nohuttan ve inşaat işlerinden değil de namazın nasıl kılınacağından, Allah aşkından, dini ve ahlaki vecibelerden, kul hakkından ve diğer diğer güzelliklerden bahsediyor şükürler olsun.

Ve zırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!

Ne yani rüya mıydı şimdi bu?
YORUM EKLE