OKUMAYA DAİR

Adil hükümdar Nuşirevan oğluna okuma üzerine şu tavsiyelerde bulunuyor. O oğluna diyor ki:

“Ey oğul! Okumaya karşı çok hırslı ol. Düşün. Ve yazmaya karşı da çok hırslı ol. Okumaktan başka hiçbir şey isteme. Alçak gönüllü ol. Burnu büyük olma. Okumaktan üşenme.

Okuyanları ve âlimleri sev; onlara sahip çık. Oku ki, unutkan olmayasın. Yanından kitap ve kalem eksik etme. Gönlün bunlardan başka şeylerle uğraşmasın.”

Günümüzde bu tavsiyeye uyanlara, gereğini yerine getirenlere ne çok ihtiyaç vardır. Millet olarak okuma konusundaki acziyetimiz ortadadır. Bu sese kulak vermeli hayatımızı okuma üzerine dizayn etmeliyiz. Okumaya karşı hırslı olmalıyız, okumaktan üşenmemeliyiz, okuma iştiyakımızı her zaman canlı tutmalıyız.

Hayatta da başarılı olmanın yolu okumaktan geçer. Yüzyılların deneme ve araştırma ürünlerinden yararlanmak, ancak ve ancak okuma ile olur. Uygarlık bizden önceki kuşakların biriktirdiği bilgi ve anıların bir toplamıdır. Biz, uygarlığa o kuşakların kitaplarını okumakla katılabiliriz. Okuma olayı bir uzun yolculuktur; tabiri caizse beşikle başlar, mezarla biter. Okulla beraber biten okumalar yarıda kalmış okumalardır. Okuma iğneyle kuyu kazmak gibidir; kararlılık ister, sabır ister, emek ister. Okuma bir arayıştır, hakikati, doğruyu, güzeli arayış. Her arayış içinde bulma heyecanını barındırır. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bizim en fazla bilgi toplayacağımız şeyler kitaplarımızdır. Okumak ruhu yüceltir ve insanlar size daha fazla değer verir. Cahillikten kurtulmanın yolu okumaktan geçer.

İnsan bir kitabı okuduktan sonra eskisinden daha müspet düşünmeye başlamalı, başkalarının sözüne aldanmadan her şeyi daha açık görmeye, daha derin hissetmeye başlamalıdır. Daha çok anladım, daha nazik, daha neşeli, daha mutlu oldum diyebilmeli. Düşüncelerim gelişti, hayatı ve insanları daha iyi kavradım, yaşama gücüm, hayata karşı cesaretim daha da arttı diyebilmeli. O zaman okuma amacına ulaşmış demektir.

Kitap okurken rast gele, gevşek  ve yorgun bir kafa ile okuyorsanız kitabın size yararlı olması olanağı sağlayamıyorsunuzdur. Oysaki tüm  kuvvet makinemizi harekete geçirmedikçe iyi okumaya olanak yoktur. Bizden daha güçlü bir kafa, bize bir takım  fikirlerini telkin etmek istiyor. Biz, böyle okuyuşumuzla onları hazmettiğimizi sanıyoruz. İşte bu sanış bizi aldatmaktadır. Okumayı düşünce izlemedikçe bu okuma boşuna yapılmıştır. Emekler boşa gitmiştir. Eller boşu boşuna kitap yapraklarını çevirmiştir. Bu bir bakıma anlamsızlıktır. Büyük ün salmış hiçbir kitap yok ki en az iki defa okunmadıkça, okunmuş sayılabilsin. Büyük bir kitabı, büyük bir adamı dinler gibi kuvvetli bir düşünce ile okuyunuz. Satırlar üzerinde düşününüz. Aradan bir zaman geçtikten sonra tekrar okuyunuz. Ancak bundan sonradır ki kitap sizin kişiliğinize girer. Bir parça olur sizden. Hayatınızı, düşüncelerinizi etkiler. 

Yazarlar bir kitabı yazabilecek konuma gelebilmek için uzun yıllar birçok kitap okur, araştırmalar yapar ve de yaşadığı yıllar boyunca kazandığı tecrübe ve güçlü birikimlerle birlikte yazdığı birçok deneme yazılarından sonra yazar olur. Yazar, ciddi bir uğraştan sonra çalışmalarını kitap haline getirir. Bizler bir kitabı anlayarak okuduğumuzda yazarın kitabı yazmaya harcadığı zaman ve yıllarca kazandığı tecrübe birikimine ulaşırız. Bu da bize dünyanın en değerli şeyleri olan hayattan ve zamandan kazanmamızı sağlar. Kitaplar bize çağımızın en önemli unsurlarından olan dilimizi ve de zamanımızı en doğru bir şekilde kullanabilmemizi öğretir.

Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip, geniş bir görüş açısı sağlayarak, olayları inceleme yeteneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okumanın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığına sahip oldukları için, hikmetli ve etkileyici konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırırlar. Bu etki ise insanlarla ilişkileri güçlendirmekte, kişiye daha sosyal bir karakter kazandırmaktadır. Dahası, geniş kelime dağarcığı, insanın daha fazla kavramla düşünebilmesini de sağlar. Yani düşünce kapasitesini ve kültür düzeyini artırır. Okuyarak kendini geliştiren kişiler ise elbette çevrelerinde gelişen olaylara da hakim olacak ve toplum içindeki eğitim seviyesinde zamanla bir ilerleme sağlanacaktır. 

Televizyon karşısında amaçsızca, kanal kanal dolaşarak boşa geçirilen zamanlar, kitap okuyarak geçirilebilecek en verimli zamanlardır. Bunun yanı sıra otobüs, tren, taksi ve uçak gibi ulaşım araçlarında seyahat ederken zorunlu olarak geçen boş zamanlar da kitap okuyarak değerlendirilebilecek anlardır. Özellikle bekleme yapılan yerlerde kitap okumak, geçirilen zamanı hem zevkli hale getirecek hem de kişinin yeni bir şey daha öğrenmesine vesile olacaktır. Bu konuda gelişmiş ülkelerin çizdiği tablo oldukça etkileyicidir. Sahip olunan her boş anda yanlarında bulunan kitabı okuyan bir toplum olma arzusuyla…

YORUM EKLE