Ara
Gümüşhane
Açık
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7340 %0.03
50,2046 %0.02
5.946,43 % -0,28

ÖLÜMÜN SOĞUK YÜZÜ

YAYINLAMA:
Hayat biz insanoğlu için… Acıda bizim için tatlıda ama insanı olgunlaştıran acılar… Ölümün yüzü soğuk, bu soğuklukla bir silkinip kendimize geliyoruz. Dünya nimetlerinden, heveslerinden, hırslarımızdan bir an olsun kısa bir süreliğine de olsa vaz geçiyoruz. İnsan olmanın verdiği acziyete geri dönüyoruz, insan olduğumuzu anlıyoruz. Sevdiklerimizin arkasından mukadderat diyoruz, boyun eğiyoruz.

Zordur sevdiklerimizden ayrılmak, zordur daha dün karşında canlı gördüğün insanı toprağa koymak. Zordur ceddinin ardından toprak atmak. Her ne kadar zor olsa da geçmişin yaşam kıyısında yapılan hep bu olmuştur ve hep böyle olmaya devam edecektir. İlahi iradenin tecelli etmiş olduğu sırada sırası gelen gidecektir… Her ne kadar bizler gençlere ölümü yaşlılardan ziyade yakıştıramamış olsak ta takdiri ilahi böyle demekten başka bir şey elden gelmemekte… Belki de yürek burkan nokta bu nokta. Herkes yaşlanıp ölmüş olsaydı o zaman her şey normal karşılanacaktı o zaman acı diyeceğimiz kavramda olmayacaktı. Ölümün faydası olur mu demeyin ama faydası da vardır, dindirilmeyen bazı acılar ölüm acısının yanında diner. Anıları unutturan zaman gibi ölüm de başka acıları dindirir. Ölümün korkutan yanlarından birisi de bizi nerede beklediğinin bilinmemesidir. Madem ölümün bizi nerede ne şekilde yakalayacağını bilmiyoruz o zaman aklıselim insanın yapması gereken onu her yerde gönül rahatlığı ile bekleyebilmektir. Eğer biz ölümü gönül rahatlığı ile bekleyebiliyorsak ne mutlu bize…

Ağlayarak doğumla başlayan hayat denen bu yolculuk hikâyemizde temiz kalmayı beceremiyor olmamızdan mıdır ki yıkanarak gitmek durumunda kalıyoruz demek ki bu dünya kalınmaya değer güzel bir yer değilmiş idrakini hissediyoruz içimizde…

Kalbimizin her bir çarpıntısı ecelimizin ayak sesidir. Yıllarca duymazdan geliriz bu sesi de, sonra kesili verir…

Bu hafta neden ölümden bu kadar bahsettik diye soracak olursanız geçen hafta Dedem Zekeriya YILDIZ ve Halamın Beyi Kerim BOZALAN Hakkın rahmetine kavuştular. Evet, her ölüm erken olarak nitelendirilir ama genç yaşta ve peş peşe olması belki de zor olan burası…

Son söz Hasan Basri Hz.’den ( k.s.)

“Ölüm meleği her eve günde üç kere bakar. O evde kim rızkını bitirir ve Ömrünü tüketirse onun ruhunu alır. Melek onun ruhunu alınca, Evdekiler onun için ağlamaya başlarlar. Melek evden çıkarken dönüp onlara şunu söyler: ”Bu benim eve son gelişim değildir. Ben hepinizi alıp götürene kadar, buraya gelip gideceğim. ”Ev halkı meleğin bu sözünü duyabilselerdi, Öleni bırakıp kendileri için ağlarlardı…  “

Allah ölümünde kalımında hayırlısını versin.(Amin)

Sevgi ve Saygılar…

Not: Geçen hafta Dedem ve Eniştemiz için taziye dileklerini ileten, acımızı paylaşan dost akraba herkese teşekkür ederiz.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *