Ara
Gümüşhane
Açık
0°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7202 %-0.02
50,1919 %-0.01
5.960,38 % -0,05
RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ

RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ

YAYINLAMA:

On bir ayın sultanı Ramazan ayının manevi hayatımızda özel bir yeri vardır. Zira Ramazan Oruç ve Kur’an ayıdır. Ramazan sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır.

Ramazan ibadettir,berekettir,mağfirettir,hayırdır hasenattır.

İdrak ettiğimiz on bir ayın sultanında bir hafta geride kaldı. Filistin başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında yaşanan acı ve gözyaşının gönül coğrafyamızda deprem etkisi yarattığı günler içerisinde ulaşmıştık yeni bir Ramazana…

Ramazan, her yıl çoraklaşmış toprakların rahmete ve yağmura ihtiyaç duyduğu gibi bizim de çoraklaşmış yüreklerimizin muhtaç olduğu bir zamanda gelir ve yüreklerimizin dermansız kalmaya başladığı zamanda her türlü derdimize derman olur. 

Ramazan başlı başına muhteşem bir medeniyettir. Her sene bize Kuran’ımızı yeniden getiren bir medeniyet. 

Her gelişinde, bize iftarın sevincini, sahurun bereketini, oruç ibadetinin bize kazandıracağı takvayı getiriyor. 

Ramazan, aynı zamanda kardeşlerimizden haberdar olmayı, bize unuttuklarımızı hatırlatmaya geliyor aynı zamanda. İnsan olarak unutuyoruz. Kendimizi, Rabbimizi, çocuğumuzu, kardeşimizi, komşumuzu, yetimi, fakiri, öğrenciyi… 

Öğrenciyi demişken Eskişehir’de devam eden bir güzel çalışmayı sizlerle paylaşmak isterim. İki üniversitesi bulunan kadim kent Eskişehir’de birçok hayırsever mümin kardeşimiz güçlerini birleştirerek öğrencilerimize iftar ve sahur imkânı sunmakta. İftar sofralarını gençlerimizle paylaşmakta. Biliyorum ki memleketim Gümüşhane’de de böyledir.

Ramazan bize bütün bunları yeniden hatırlatıyor. Eğer biz müminler topluluğu olarak Rabbimizin her sene bize tanıdığı bu büyük imkânı çok iyi değerlendirirsek, bu on bir ayda da bizi kurtuluşa götürecek muhteşem bir mektep, bir medrese, bir üniversiteye dönüşür.

Biz Müslümanlar için en büyük tehlike ibadetlerimizin rutinleşmesi, ibadetlerimizin sıradanlaşması, şekle indirgenmesi, ibadetlerin özünü kaybetmesidir. 

Her Müslüman ibadetle, ibadetin gayeleri olan ahlaki değerler arasındaki ilişki üzerinde tefekkür etmek zorundadır. 

Geçtiğimiz akşam teravih namazı öncesi vaaz eden görevlinin söyledikleri bir iç muhasebe yapma gerekliliğini ortaya koymaktadır. Eskişehir’de oruç tutmayanların oranının %50 olduğunu söyleyen görevli her yıl bu oranın arttığını söyledi.

Öyle ki son yıllarda Deizim tehdidi altında inancından uzaklaşmakta olan genç nesillerin tehlikeli varlığını bu ramazan ayında da unutmayalım
Bizlerin ibadetlerinde karşı karşıya kaldığımız bir tehlike daha var. İbadetleri değiştirmeye kalkışmak. Her sene diyoruz ki, ‘Ramazan bizi değiştirmeye geliyor, biz Ramazanı değiştirmeyelim’ Ramazanı bir eğlence, bir gösteriş ve israf ayına dönüştüremeyiz. 

Biz Ramazanı o her sene yücelerden gelen o kutlu misafiri çok iyi ağırlayarak onun bize getirdiği bütün değerlere sahip çıkmak zorundayız.

Bu yazıyı okuyan bütün dostlarıma arkadaşlarıma çağrıda bulunuyorum. Ramazan bizim için çok büyük bir fırsat. Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi, millet bilincimizi, millet olma, bizi millet kılan değerleri yeniden ayakta tutmak için, ayağa kaldırmak için çok büyük bir fırsat. 

Etrafınıza bakın. Eğer oruç tutma imkânımız yoksa hiç değilse tutanlara karşı saygılı ve hoş görülü olunuz. Caddeleri sokakları birlikte paylaştığımız ortak alanlarda oruç mevsiminde biraz daha hassasiyet gösterilmesi gerekmez mi? 

Gerek gündelik yaşamda ve gerekse sosyal medyada Ramazan ayının ruhuna uygun olmayan paylaşımların yukarıda belirttiğim tehlikelerin bir sonucu olarak karşımıza çıktığını belirtmeliyiz.

Eskişehir’de üniversite öğrencilerine yönelik yürütülen iftar organizasyonlarını referans kabul ederek sofralarımızı gençlerle paylaşalım. Kendilerini bu anlamlı günlerde garip hissetmesinler.

Aynı şekilde Ramazan bir infak ayı, bir yardımlaşma ayı. Fakat bu infakı, bu yardımlaşmayı yapmaktan imtina etmeyelim.

Ramazanın paylaşım ayı olduğunu, her türlü bireyselliği ve egoizmi ortadan kaldıran empati yapmayı öğreten, aç insanların halinden anlamayı öğreten büyük bir ibadet.

Özetle Sevgili Peygamberimiz bir hadisi ile yazımızı tamamlayalım. 'Mümin bal arısı gibidir. Bal arısı, hep güzel şeyler yer, hep güzel şeyler üretir.Her yere konar, ama hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder' buyurur. Dileriz bu çağrı, müminlerin hem üretirken hem de tüketirken zihin ve gönül dünyalarında Yüce Yaradan'ın emir ve yasaklarını, O'nun belirlediği ölçüleri göz önünde bulundurmaları için iyi bir Ramazan ikramı olur.

Dileriz bu çağrı, insanoğlunun yapısında var olan açgözlülük ve doyumsuzluk hislerini; lüks hayat, servet ve zenginlik tutkusunu Ramazanın manevi ikliminde tedavi etmesine yardımcı olur.

Öyleyse geliniz dilimizi, kabrimizi, tefekkür dünyamızı ve bütün hayatımızı Ramazanın ve orucun getirdiği güzelliklerle buluşturalım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *