Ara
Gümüşhane
Açık
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7362 %0.02
50,2309 %0.05
5.957,02 % -0,10

ZİL ÇALDI, GERÇEKLERE UYANDIK!

YAYINLAMA:
Yaz tatilinin bitişi ile çalan zil sesi ile birlikte irkilerek uyandık…

Yeni bir maraton başlıyordu.

Sadece öğrenciler değil, velisi, öğretmeni, servisçisi, kırtasiyecisi, esnafı ile birlikte koşturmaca başlıyordu.

Yıllardır rayına bir türlü oturtulamayan eğitim sistemi ile birlikte bu yıl ne tür yenilikler ve değişiklikler bizleri bekliyordu.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde  “Kürtçe” okul vurgusu nasıl olacaktı, nasıl karşılanacaktı… Kürtçe eğitim vermek üzere sabah açılıp, akşam Savcılık kararı ile kapatılan okullar…

Üniversiteler kontenjanlarını ne kadar doldurabilmişlerdi?

Şehirler, kısa bir süreliğine de olsa ev sahipliği yapacakları öğrenciler için hazır mıydı?

Tüm bu hengâme arasında zil sesi ile uyanmıştık yeni döneme…

Yarış atları gibi yine sürdük çocuklarımızı okul yollarına

Veliler 3 ayda olsa kafalarını dinlemişlerdi, şimdi stres öğrencilerden çok velilerde…

Bunca zamana, onca emeğe rağmen hala eski günlerdeki başarılardan söz ediyorsak, büyüklerimiz geçmişi hasretle ve de daha iyi olduğuna dair inatla anlatıyorsa bu gün hala gerilerdeyiz demektir.

Geçen yıllara rağmen aslında çok daha iyi seviyelerde olmalıydık.

Gelişen çağa, kolaylığa rağmen öğrenciler, talebe modundan çıkmış, idrak ve umurdan eksik ise çağlar gelişse de değişmeyecek olan gerçekler var…

Yeni nesil nereye koşuyor?

Ne için okuyor, ne için çalışıyor?

Okumak iyi bir meslek edinip para kazanmak mı? Yoksa kültürlü, bilgili, bilinçli bir birey olarak kendine, ailesine ve topluma katkı sunmak mı?

Mesele adam olabilmek mi yoksa adam görünmek mi?

Zihinleri meşgul eden, beynin damarlarını zorlayan birçok sorularla çaldı ders zili…

Eğitim terazisinde Zengine kolay, fakir olana zor mantığı adaleti bulmadıkça düzelmesi çok zor diyenleri duyar gibiyiz. Meseleye adamlığı satın almaktan bakacak olursak göreceğimiz budur ama adamlığı nasıl koyacağız teraziye…

Dışını paralarla doldurduğumuz çocuğumuzun içini nasıl dolduracağız? Eğer, kursağında yoksa istediğimiz kadar uğraşalım nafile. Ama kursakta biraz eğitimle olmaz mı? Bu kadarda umutsuz olmayalım o zaman nerde kaldı eğitimin anlamı… Önce Adam olmayı öğretelim çocuklarımıza, sonra Adam kalabilmeyi… Bu ikisini öğrendikten sonra işi, mesleği ne olursa olsun sıkıntı yoktur ve kimsede mahzun olmayacaktır. Adam olmak istiyorsak önce biz adam olacağız ki çocuğumuzda adam olsun. Güzel Ahlak sahibi olursak adam oluruz, bu ahlakta kalabilirsek adamlığımız yere düşmez ve çocuklarımızda adam olur. Birde adam olarak da ölebilirsek ne mutlu bize…

Adam doğulmaz, Adam olunur diyenlere

Son söz

Zor olan Adam kalabilmek…

Sevgi ve Saygılar…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *