28 Şubat mesajları

Gümüşhane’de 28 Şubat post-modern darbesinin yıldönümünde yayımlanan mesajlar.

28 Şubat mesajları

BELEDİYE BAŞKANI ERCAN ÇİMEN

Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, 28 Şubat postmodern darbesinin 21. yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayınladı. 

Başkan Çimen, 28 Şubat postmodern darbesinin tarihte kara bir leke olarak kaldığını belirterek, "Türkiye siyaset tarihimizde demokrasimize ve insan haklarına vurulan kelepçelerden biriside hiç şüphesiz 28 Şubat postmodern darbe girişimidir. 28 Şubat postmodern darbesi dendiğinde herkesin aklına vatandaşımıza, memurlara, iş dünyasına, öğrencilere yapılan zulüm gelmektedir. 28 Şubat darbesi, demokrasi tarihimize yapılmış en büyük ihanettir. Dönemin Başbakanı olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı deviren darbeci zihniyet, 'bin yıl' sürecek dedikleri faaliyetlerini harekete geçirdi. Birilerinin bin yıl sürecek dediği hareket, ancak 3 Kasım 2002’de milletin iradesiyle tarihin karanlık sayfalarında kaldı. Allah'a hamdolsun ki, 28 Şubat’ın izleri bir daha geri dönmemek üzere silindi. 28 Şubat darbesine benzer bir durumları yine hep birlikte yaşadık. 17-25 Aralık darbesi, 6-8 Ekim ayaklanmaları ve son olarak 15 Temmuz'da AK Parti Hükümeti’ni yıkmaya yönelik yapılan darbe girişimidir. Fakat bu girişimler millet iradesiyle amacına ulaşamadı. Milletin gönlünde taht kuran, zalimin karşısında ve mazlumun yanında olan Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan dik durarak hainlere haddini bildirdi. Böylelikle darbeci zihniyet yok olmaya mahkum kaldı. Allah bir daha bu ülkeye 28 Şubat’ın karanlık günlerinin bir benzerini göstermesin" ifadelerine yer verdi.
 

REKTÖR PROF.DR. HALİL İBRAHİM ZEYBEK

Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, 28 Şubat Post-modern askeri darbesinin, milletin iradesinin ipotek altına alındığı dönem olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’yi vesayet altına alacak her türlü darbe ve girişimlere karşı olduklarını belirten bir mesaj yayımladı.

Rektör Zeybek, mesajında şu ifadeleri kullandı: “28 Şubat olarak anılan zaman dilimi, 1997 yılının aynı gününde gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı ordu ve bürokrasi merkezli, Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında değişimlere neden olan bir süreci kapsamaktadır. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. 28 Şubat; başörtülü kadınların okullara sokulmadığı, dini vecibelerini yerine getirmek isteyen insanların adeta kamusal alandan silindiği, var olan toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararların kâğıda döküldüğü günün adıdır. Ülkemizin yakın tarihini mercek altına aldığımızda gerçekleştirilen darbeler arasında 27 Mayıs’tan 12 Mart 71 muhtırasına, 12 Eylül darbesinden 28 Şubat darbesine, 17/25 Aralık darbe girişiminden, 15 Temmuz darbe girişimine kadar uzanan süreçlerde hep benzer senaryoların varlığı dikkati çekmiştir. Ülkemizi vesayet altına alacak her türlü darbe girişimine karşıyız. Bu nedenle 28 Şubat Post- modern darbesini kınıyor, alınan Milli Güvenlik Kurulu kararlarını imzalamayarak onurlu bir duruş sergileyen dönemin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmet ve minnetle anıyorum.” 

MEMUR-SEN GÜMÜŞHANE İL TEMSİLCİLİSİ MUSA UNCU

“28 Şubat Süreci Türkiye Tarihinin En Karanlık Dönemidir

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, 20. yüzyıl boyunca, milli iradenin darbelerle hükümsüzleştirildiği ve darbe anayasalarıyla vesayet altına alınmaya çalışıldığı dönemlerle ele alınmıştır. Bu dönem bir darbeler ve muhtıralar tarihi olarak ele alınabileceği gibi milli iradenin varlık mücadelesi olarak da ele alınabilir. 

23 Nisan 1920’de “Hâkimiyet, bila kayd ü şart milletindir” serlevhası altında millete dayanan bir yönetim biçimi olarak sunulan yeni rejim, 1950 yılına kadar milletin iradesinin devletin yönetimine yön verecek rüşde sahip olmadığı düşüncesiyle milli iradenin belirleyiciliğini dikkate almadan “millete rağmen”ci bir yaklaşımla devleti yönetmiştir. Millet, kendisine dayandığı belirtilen ancak demokratik işleyişin bulunmadığı ve dolayısıyla üzerinde etkisinin olmadığı bir yönetme biçimine karşı varlık ortaya koyarak 1950’de ‘Yeter! Söz Milletindir’ demek suretiyle yönetime el koymuştur. Milletin iradesine sahip çıkması karşısında vesayetçi yapı kendisini 1960’ta darbeyle göstermiş ve ardından milletin gerçek manada idareye hâkim olmasını önlemek üzere anayasal tedbirler almıştır. Milletin tekrar kendini gösterdiği ya da buna uygun belirtileri ortaya koyduğu dönemlerde, 1971’de, 1980’de ve 28 Şubat 1997’de olmak üzere hep darbeler ve muhtıralarla millet hizaya sokulmuştur. 

28 Şubat postmodern darbesi, oluşturduğu maddi ve manevi tahribat bakımından milletimizi onlarca yıl geriye götüren bir etki ortaya koymuştur. 28 Şubat karanlığında gerçekleştirilen yolsuzluklar, usulsüzlükler, hortumlamalarla milletin bütün bir maddi varlığı tarumar edilerek ekonomik yönden tahribat yapılmıştır. Ancak asıl tahribat değerler üzerinde gerçekleştirilmiş, milletimizin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerinden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınılmış ve hak-hukuk-adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imza atılmıştır. 

Postmodern darbenin asıl hedefi dindarlar olmuş, asıl tahribat dini kurumlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. İmam hatip liseleri ve Kur’an kurslarının kapatılması anlamına gelen katsayı adaletsizliği ve 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamaya sokulmuş, kamuda çalışan başörtülü öğretmenlerin görevine son verilmiş, mütedeyyin kamu personeli soruşturmalar, sürgünler ve göreve son vermelerle zulme uğratılmıştır. 

Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat Süreci, 10 yıl bile sürmemiştir. Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur. Zulüm döneminin uygulamaları da, Eğitim-Bir-Sen’in güçlü kadrolarının öncülüğüyle iktidar tarafından peyderpey ortadan kaldırılmış, mağdurların haklarının iadesine ilişkin kimi düzenlemeler de yine Eğitim-Bir-Sen’in takibi ve yönlendirmesiyle yapılmıştır. 

28 Şubatçılar bugün yargı önündedir. Milyonlarca insanı etkileyen bir antidemokratik hareketi gerçekleştirenler yargı önünde ibretlik bir cezaya çarptırılmalıdır. Ancak mahkeme, pek çok mağdurun müdahil olma talebini, ‘doğrudan zarar görmemiş’  yaklaşımıyla kabul etmemektedir. Bu ifadeden anlaşılan, 28 Şubat mağdurlarının zarar gördüğü kabul edilmekte ancak illa hedef gözetilerek zarar verilme gibi berrak görüntü aranmaktadır. Bu tavrı kabul etmek mümkün değildir. Yine tüm dünyanın gözü önünde apaçık işlenen bir fiilde 28 Şubat sürecinin ticaret-ekonomi, medya, bürokrasi ve (sözde) STK ayaklarının yargı önüne hâlâ çıkarılmamış olması, yargılamanın salt birkaç TSK personeli üzerinden yürütülmesi yargılama sürecini başından beri sakatlamış olup hâlâ sürmektedir. Kısacası gerçek failler hakkındaki hakikat örtbas edilmeye devam edilmekte, yargılama bir gösteriye dönüşmektedir. 

28 Şubat sürecinde yaşanan ihlallerin/hak kayıplarının telafisi için atılan adımlar yeterli değildir. Göreve iade noktasında takdir edilesi bir başarı sağlanmıştır. Ancak memuriyetlerine son verilen mağdurların, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemlerin tamamı için mahrum kaldıkları özlük ve mali hakları iade edilmemiştir. Bu konuda kısmi bir düzenleme sağlanabilmiştir. Yine o döneme ilişkin sosyal güvenlik yönünden oluşan haksızlık giderilememiştir. 6353 sayılı Kanun, memuriyetlerine son verildiği tarih ile 2006 yılına kadarki dönem için sosyal güvenlik primlerinin kurumlarınca karşılanmasına imkân verse de, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemin tamamı noktasında hiçbir düzenleme mevcut değildir. 
Türkiye tarihinin en karanlık döneminde yaşanan mağduriyetlerin bütün izleri silinmelidir.”

ANADOLU ÖĞRENCİ BİRLİĞİ (AÖB) GÜMÜŞHANE ŞUBE BAŞKANI MEHDİ COŞKUN

“28 Şubat Postmodern Darbesi, ruhunu batılılaşma makyajlı sömürgecilikten, aklını oryantalizmden, meşruiyetini FETÖ'den, adaletini tek parti döneminden, ilhamını 27 Mayıs’tan, zalimliğini ise 12 Eylül’den alan aşağılık bir soykırım girişimidir.

28 Şubat, Osmanlı sonrası yönetimi rehin alarak milletimize dayatılan düzeni Batılı efendilerin talimatlarına göre yeniden tahkim etmeyi amaçlayan sistematik ve militarist bir dayatmadır. 28 Şubat Postmodern Darbesi, 15 Temmuz işgal girişiminin gayri meşru babasıdır.

Bundan 21 yıl önce bugün 28 Şubat'ta inanç değerlerimiz, düşüncelerimiz, yaşam tarzımız, derneklerimiz, vakıflarımız cuntacılar tarafından tehlikeli ilan edilip, takibe ve tutuklamalara tabi tutuldu.   İnsanların temel hak ve özgürlükleri hiçe sayıldı. On binlerce üniversite öğrencisinin eğitim hakkı elinden alındı. Katsayı uygulamasıyla İmam-Hatip Liseleri ve Meslek Liseleri mezunlarının eğitim haklarına büyük darbe vuruldu.   Binlerce kamu görevlisi memuriyetten çıkarıldı. Yüzlerce subay ve astsubay meslekten ihraç edildi.  28 Şubat darbesinin aktörleri, devlet kurumları, yasama, yürütme ve yargı organlarını işlemez hale getirdi.   Ülke karanlık bir dehlize sokuldu ve inanılmaz bir şekilde bu sürecin 1000 yıl süreceği iddia edildi. Bu coğrafyanın dokusuyla örtüşmeyen, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik uygulamalar, ulusla arası odaklarla işbirliği içinde yürürlüğe kondu.

Geçen süre zarfında Millet ile Devlet barışına yönelik adımlar atıldı. Milletimiz asli değerlerini kuşanarak tarih sahnesine dönme kararı verdi. 28 Şubat'ın arkasındaki güçler de boş durmamış FETÖ marifetiyle 15 Temmuz'da karanlık işgal girişiminde bulunmuşlardır. Tanklarla irademizi sindirmeye çalışanları Milletimiz imanıyla geri püskürtmüştür. Şer odakları kirli emellerine ulaşamamış ve hüsrana uğramıştır. Bütün kesimleriyle sokağa çıkan Milletimiz bu toprakların her beka krizinde kurtuluş reçetesi olan tekbir ezan ve bayrak ile yeni bir destan yazmıştır. 

21 yıl sonra bugün gelinen noktada sahte, tek tipçi kemalist, tahakkümcü anlayışın milletimizi korkutup sindirme ve Batı'ya köle kılma projesinin bir kere daha iflas etmiş olduğunu Rabbimize hamd ile müşahede ediyoruz.

Ancak 28 Şubat zorbalığının yol açtığı mağduriyetlerin bir kısmının giderilememiş olmasını ise üzüntü ile izliyoruz. Bu konuda yetki ve sorumluluk sahiplerini harekete geçmesini, mağdur olan kişilerin haklarının geri verilmesini, mahkum olanların özgür bırakılmasını talep ediyor, kamuoyunu ise duyarlı olmaya davet ediyoruz.

28 Şubat sürecinde hukuksuzluğun zirve noktasını teşkil eden “brifinglendirilmiş yargı” marifetiyle haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetler oluşturmuş davalarla ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolu açılmalıdır! Kaldı ki 28 Şubat davaları ile ilgili hüküm veren birçok hakim ve yargıç, 15 Temmuz işgal girişiminin yargı ayağını oluşturdukları için gözaltına alınmışlar ve şu anda darbeci olarak yargılanmaktadırlar.

Devletin, Milletimiz adına bedel ödeyenlere iade-i itibar borcu vardır!  Ülkemizi büyük bir cezaevine çeviren, kültürel soykırıma teşebbüs eden, ülkeyi milyarlarca lira zarara uğratan darbecilerin yaptıklarının hesabı sorulmalıdır! Milletimiz adına 28 Şubat döneminde büyük bedeller ödeyen bizler bu zulmün faillerini hiçbir zaman yüreğimizde affetmeyeceğiz! 28 Şubat darbe sürecinde FETÖ'nün rolü ortaya çıkarılmalı ve karanlık ilişkiler aydınlatılmalıdır!

Bizler Anadolu Öğrenci Birliği olarak 28 Şubat Postmodern Darbesinin yıl dönümünde sadece Türkiye’de değil Mısır’da, Şili’de, Venezuela’da, Afrika’da kısacası tüm dünyadaki bütün darbeleri en gür sedamız ile tel’in ediyor, halkların iradesine müdahale eden tüm vesayet odaklarının karşısında olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu vesileyle son günlerde darbe şakşakçılığını çağrıştıran "Karargah Rahatsız" türünden manşetlerin arsızca tedavüle konulmasını lanetliyoruz!

Topraklarımızda oynanan oyunların senaristlerini çok iyi tanıyor, Türkiye’de yapılan hiçbir darbenin CIA ve NATO’dan bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz. Bütün darbelerin planlayıcısı NATO'nun ülkemizdeki üsleri kapatılmalıdır!  Bilinmelidir ki 15 Temmuz Destanı tüm dünyada mazlum milletlere ilham kaynağı olmuş ve emperyalizmin suratına tokat gibi çakılan "yeni bir dünya" çağrısını ateşlemiştir.

Emperyalistler ve kuklaları unutmasınlar ki; hürriyet ve adaleti kuşanmış olan bizler asla teslim olmayacağız ve yeni bir dünya için 28 Şubat'ta ödediğimiz bedelleri şeref madalyası olarak görüyoruz!

Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras da bundan başkası değildir!”
 

Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2018, 16:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER