MHP Milletvekilleri Gümüşhane’de

Gümüşhane’de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekillerinin katılımıyla istişare toplantısı düzenlendi.

MHP Milletvekilleri Gümüşhane’de

Gümüşhane’de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekillerinin katılımıyla istişare toplantısı düzenlendi.

MHP İl Başkanlığı binasında düzenlenen toplantıya MHP Samsun Milletvekili ve Grup Başkanvekili Erhan Usta, Adana Milletvekili ve MYK üyesi Muharrem Varlı, MYK üyesi Doç.Dr. Şeref Oruç, MHP Gümüşhane İl Başkanı Nadim Aydın ile partililer katıldı.

Toplantıda konuşan Usta, Türk milletini yok etme amacında bulunanların kanlı niyetlerine engel olmayı her vatanseverin gaye edinmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin içerde ve dışarıda çok ağır sorunlar ve tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ifade eden Usta, “15 Temmuz bize göstermiştir ki, Türk devletinin, milletiyle birlikte tarihten silinmesi vahim bir plan olarak halen devrededir. Amaç Türkiye’nin bölünmesi ve bölüşülmesi, Suriye ve Irak’a dönüştürülmesidir. Hamdolsun ki Türk milleti, eli silahlı hainlere şehirleri dar etmiş, tanklara ve uçaklara yiğitçe kafa tutmuştur. Vatanımızı işgalden döndürmüştür. Hayatlarını vatan ve bayrak uğruna kaybetmiş bütün kahramanlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.

Türk milletini yok etme amacında olanların kanlı niyetlerine engel olmanın her vatanseverin gayesi olması gerektiğinin altını çizen Usta, “Bu maksatla, Türkiye’nin yönetim yapısını sakatlayan, hukuk ve anayasa tartışmalarını alevlendirip kriz ve kaosu derinleştirme ihtimali taşıyan hükümet etme sistemindeki karmaşa ve fiili dayatmanın yeni bir toplumsal sözleşmeyle giderilmesi şart olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, bahsettiğimiz muhtemel rejim krizlerinin önüne geçmek amacıyla, ülkemizin karşı karşıya olduğu potansiyel tehlikeler gözetilerek, Türk siyasetinin tarihi tecrübelerini ve kendine özgü ihtiyaçlarını nazara alarak tasarlanan, farklı hükümet sistemlerinin muhtelif unsurlarını bir araya getiren, Türk Devletine has ve demokratik bir hükümet sistemi modelidir” diye konuştu.

1982 Anayasası ile Cumhurbaşkanı’nın çok geniş yetkilerle donatıldığını, yürütme organı olarak tanımlanan Cumhurbaşkanı ve Hükümet düzenlemesinin birçok krize yol açtığına değinen Usta, “2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan ve “367 krizi” olarak bilinen hukuk garabeti üzerine Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edilmiştir. Böylece geniş yetkilerine rağmen neredeyse hiç sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanlığı, “meşruiyet” açısından da orantısız olarak güçlenmiştir. Bu anayasa değişikliği ile yürütme çift başlılıktan kurtarılmakta ve yürütme yetkisi doğrudan millete verilmektedir. AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği metnine MHP hukuka ve demokrasiye uygunluk açısından önemli katkılar vermiş birçok maddede değişiklikler yapılmasını sağlamıştır. Gerçek şudur ki, MHP; federatif yapıyı esas alan bir başkanlık sistemini, rejim değişikliğini ve bölünme gibi ihtimalleri tamamen ortadan kaldıran bir süreci başlatmış ve sonlandırmıştır. Ülkemizde düne kadar milli ve üniter devlet yapımız ve milli kimliğimiz tartışılmaktaydı. Anayasa’dan Türklüğün çıkarılması ve yerine “Türkiyelilik” kavramının getirilmesi öngörülüyordu. Dün, Gazi Meclise Anayasa’nın ilk dört maddesinde dahi değişiklik içeren teklifler veriliyordu. Dün başkanlık, özerklik, özyönetim pazarlıkları gündemdeydi” ifadelerini kullandı.

Türk milletinin tarihi ve kültürel kökleri itibariyle ayrılık kabul etmeyen bir cevher olduğunu, milli birlik ve bölünmez bütünlüğün dayandığı temellerin tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil ülküsü olduğunu ifade eden Usta, şunları söyledi: “Milliyetçi Hareket; bu kutlu değerleri ve emanetleri, yüksek fedakârlık, kararlılık, milli şuur ve millet sevgisi ile korumaya yeminlidir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket varken bu çizgiler asla aşılamayacaktır. MHP camiası, referandumda sandığa bu inanç ve ruhla gidecektir. Milletimiz; 16 Nisan’da bir parti, bir şahıs, bir fikir, bir siyaset değil; önüne koyulan anayasa değişikliğini oylayacak, kendi geleceği hakkında bir karar verecektir.  Tek adama dayalı dikta ve otoriter bir rejim çıkacağı yönündeki iddialar, hem mevcut sistemdeki sorunları göz ardı eden, hem de yeni sistemin getirdiği denge ve denetim mekanizmalarını görmezden gelen asılsız ve mesnetsiz iddialardır. Anayasa değişikliğiyle öngörülen yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi, normal şartlarda 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimle yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla mevcut Cumhurbaşkanına yönelik bir düzenleme değildir. Yeni anayasa değişikliğiyle birlikte; Yasama ve yürütme arasındaki denge mekanizmaları kuvvetlendirilmiştir. TBMM’nin hiçbir yetkisi elinden alınmamaktadır. Kanun yapma tekeli TBMM’nindir. Soru, genel görüşme, meclis araştırması ve meclis soruşturması yoluyla Meclis’in denetim yetkisi daha da güçlendirilmektedir. Yürütme; yasama ve yargı karşısında hesap verebilir hâle getirilmektedir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri; kanun gücünde olmayacak, kanunla düzenlenen konulara dokunamayacak, Meclis aynı konuda kanun çıkardığında hükümsüz kalacak ve Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi tutulacaktır.  Cumhurbaşkanı ve yardımcıları ile bakanlar suç işlemeleri halinde Yüce Divana gönderilebilecektir. Mevcut sistemde, 3 üyesini TBMM, 14 üyesini Cumhurbaşkanının seçtiği Anayasa Mahkemesinde Cumhurbaşkanının seçtiği üye sayısı 12’ye düşürülmekte olup, başka da bir değişiklik yoktur. Ayrıca bu üyelerin görev süresi 12 yıldır. Tümünün aynı anda aynı Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi ne şimdi, ne de değişiklikten sonra söz konusu değildir. HSYK yeniden yapılandırılarak yargıda kutuplaşma ve illegal oluşumların sızmasına zemin hazırlayan yapı ortadan kaldırılmaktadır. TBMM’ye ilk kez HSK üyelerini belirleme yetkisi verilmektedir.  Anayasa değişikliğinin milletimiz tarafından kabul edilmesi durumunda, referandum sonrasında yeni sistem içerisinde ülkemizin demokrasi standardının yükseltilmesi için çaba içinde olacağız.  Son olarak, referandum bahanesiyle kutuplaşmanın şiddetlenmesini doğru bulmadığımızı vurgulamak istiyorum. “Evet” diyen “hayır” diyen herkesin kararına saygılıyız. Bununla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi olarak önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışıyla sandıkta milli beka için “Evet” mührünü vuracağız.  Biz devlet ve millet varlığının güvenceye alınıp istiklal içinde istikbale taşınması için Evet diyoruz. Biz başkanlığa değil, Cumhurbaşkanı hükümet sistemine “Evet” diyoruz. Biz Türklüğün gurur ve şuuru, İslam’ın ahlak ve fazileti sayesinde Türkiye’nin dirilişine “Evet” diyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Millet için “Evet”, Devlet için “Evet”, Cumhuriyet için “Evet”, Türklüğün bekası için “Evet” diyoruz”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER