Ara
Gümüşhane
Hafif kar yağışlı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7183 %0.01
50,2694 %0.03
5.873,28 % -0,61

DAMDAN DÜŞMEDEN GİRİŞİMCİLİĞE SARILMAK

YAYINLAMA:
Düşen son dönem düşen ihracat rakamlarına inat mayıs ayında işsizlik son 11 yılın en düşük seviyesine; %8,2 ye geriledi. İşgücüne katılım oranı erkeklerde 0,6 puan azalarak %71,4, kadınlarda %0,4 puan artarak %30,2 oldu.

Terör sorunu ile birlikte işsizliğin hala ülkemizin en önemli problemlerinden biri olarak algılanmaya devam ettiği günümüzde, işsizlik sorununun çözümü için insanımızın değişen dünya konjonktürünü doğru algılaması ve kamu yönetiminin, bireyleri girişimci olmaları yönünde daha fazla teşvik etmesi gerekmektedir.
Her yıl yayınlanmakta olan “Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi” nde Türkiye, 187 ülke arasında 92.sıradadır. Yani orta sıralarda vasat durumdayız ve bu durum ülkemize yakışmamaktadır. Özellikle eğitim ve kadın istihdamı gibi konularda gelişmiş ülkelerin oldukça gerisindeyiz. Norveç, Danimarka, Finlandiya gibi İskandinav ülkeleri bu endeksin tepesindeler. Bu ülkelerde;

    Sivil toplum örgütlenmesi çok yüksek, 1 kişiye 6 dernek düşmektedir.
    Kadın istihdamında ve girişimcilikte şampiyonlar :%60 ve üzeri bir oran göze çarpmaktadır.

Ülkemizde ise her 100 kişiden sadece 5’inin girişimci olduğu tahmin ediliyor. Bu oran ABD’de %11, Avrupa’da %12, Meksika’da %14. Ülkemizdeki bu can sıkıcı rakamlara bir ekleme daha yapalım: Girişimcilerimizin birçoğu ailevi ya da mali sebeplerle “mecburen” girişimci olmaktalar. Ve her 100 erkeğe karşılık sadece 28 girişimci kadınımız var…

Bununla birlikte son 3 yılda girişimci oranımız neredeyse 3 kat artarak %12 lere yükselmiş durumda. Yani, dünya girişimcilik konjonktüründe durumumuz tatsız olsa da bardağın yarısını dolu olarak görmemiz için bir sebebimiz var.

İnsani gelişmişlik endeksindeki yüzümüzü buruşturan halimizi sadece girişimcilik rakamlarına bakarak bile izah edebildiğimize göre, bu durumda üniversiteden mezun olan gençlerimize ve belki de evlenecekleri eş adaylarında “memur” şartı arayan gençlerimize girişimciliğin önemini biraz daha fazla anlatmalıyız. Bir annenin kendi kuracağı işini de evlat şefkatiyle sahiplenebileceği, girişimci bir babanın cesareti ve özgüven gibi çok önemli meziyetlere sahip olabileceği hususlarında farkındalık yaratmalıyız.

Girişimcilik, bir sosyal sorumluluk görevi dışında bir kültür meselesidir. Kendi kararını verebilen, özgüveni yüksek, toplumsal sorunlara bireysel çözümlerle katkı sunmayı becerebilen girişimciler ülkemizin 2023 vizyonuna katkı sağlayacak olanlardır.

İnsanımızı, devlet kapısı başta olmak üzere iş-aş bekleyen değil; veren, üreten, istihdam yaratan girişimciler olarak kendi işletmelerini kurmaya yönlendirmeliyiz.

“Veren el alan elden üstündür” ilahi buyruğunu düstur edinecek bireylerin zihinlerine, balık ikram etmektense balık tutmayı öğretmenin ne büyük öğreti olduğunu kazımalıyız.

Elbette girişimci olmaktan bahsederken, iyi bir analiz yaparak niş alanlar yakalamalı ve doğru zamanda işimizi kurmalıyız. Risk sermayesi, Kredi Garanti Fonu ve başabaş noktası gibi sihirli kelimelerle iyi tanışmalıyız.

Artık bilgi çağında hızla ilerleyen günümüz dünyasında, büyümek ve rekabet edebilmek gibi girişimciliğin temel misyonlarının bir çay ocağında 50 kuruştan çay satmakla örtüşmediğini onlarca somut örnekle açıklayabiliriz.

Yanlış zamanda, yanlış sektöre yapılacak yatırım hem birikimlerimizi tüketecektir hem de moral ve motivasyonumuzu sıfırlayacaktır. İşsizlik sorunsalıyla neredeyse eşdeğer bir stres yükü demek olan bu “damdan düşme” riskinin emniyet supabı kaliteli bir girişimcilik sürecinden geçmektir. 

Bir sonraki yazımızda,  aynı zamanda Ulusal Girişimcilik Konseyi Sekretaryasını da yürüten Bilim, Sanayi ve teknoloji Bakanlığı KOSGEB İdaresi Başkanlığı’nın kendi işini kurmak isteyenlere vermekte olduğu hibe destekleri anlatacağız. Elbette kapının kilidini açacak olan Uygulamalı Girişimcilik Eğitimlerinin şehrimizde neden sadece işsizlere dönük yapıldığını sorgulayacak ve bu işin sahibinin sadece İŞKUR olmadığını öğreneceğiz. Diğer illerde üniversite öğrencilerine, SSKlılara, hatta 2.-3. İşletmesini kurmak isteyen Bağ-Kur lulara da bu fırsatın çeşitli Dernekler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Üniversiteler ve Belediyeler gibi girişimciliğin öneminin farkında olan kurum ve kuruluşlarca verildiğini de örneklendireceğiz.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *