Ara
Gümüşhane
Açık
19°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,1901 %0.22
47,1146 %0.08
4.335,04 % 1,20
Güzel Konuşmak Yetmez, Samimiyet Gerek

Güzel Konuşmak Yetmez, Samimiyet Gerek

YAYINLAMA:

Zaman zaman öyle insanlar çıkar ki toplumun karşısına, söyledikleri kelimeler adeta bir edebiyat şöleni gibidir. Süslenmiş cümleler, büyük büyük laflar, alkış toplamak için özenle seçilmiş ifadeler… Ancak mesele sadece güzel konuşmakla bitmiyor. Asıl mesele, o sözlerin bir karşılığı olup olmadığıdır. Söylemleriyle davranışları birbirini tutmayan insanlar, süslü kelimelerle toplumun gözünü boyamayı bir maharet sanıyor. Oysa bu tutum, toplumun aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir.

Toplumun hassasiyetleri vardır. Duyguları vardır. Değerleri vardır. İnsanlar, yeri geldiğinde susar; ama bu, her şeyi kabullendikleri anlamına gelmez. Ne yazık ki bazı çevreler, halkın itirazını küçümseyerek “Boş verin, biraz bağırırlar sonra unuturlar” gibi hafife alan yaklaşımlar içinde oluyor. Oysa halkın sesi, duyulmadıkça büyür. Görmezden gelindikçe derinleşir. Susturulmaya çalışıldıkça güçlenir.

Sistemi, yanınıza aldığınız üç-beş kişiyle “her şey yolunda” havasında yürütmeye çalışmak büyük bir yanılgıdır. Birkaç kişilik “ikna edilmiş” gruplarla toplumu temsil ettiğinizi zannetmek, sadece yönetenle yönetilen arasındaki güven duvarını yıkmaktır. Hele bir de bu kişilere, “Siz çok konuşmayın, fazla dillendirmeyin, biz gerekeni yapıyoruz” deniyorsa, orada artık şeffaflıktan, adaletten, eşitlikten bahsetmek mümkün değildir.

En büyük haksızlık, halkı sadece seçim zamanlarında hatırlamak; sonra da onları susması gereken bir kalabalık gibi görmektir. Oysa gerçek liderlik, halkın sesine kulak vererek, eleştiriyi düşmanlık değil fırsat olarak görebilmektir. Güç, susturmakta değil, dinlemekte saklıdır.

Toplum artık söz değil, eylem bekliyor. Söylenenle yapılan arasında uçurum olan bir anlayışın kimseye faydası yok. İcraatları, sözlerle değil; samimiyetle, adaletle ve halkla birlikte yürütülen süreçlerle şekillenmesi gerekiyor.

Unutmayalım: Güven, yılların emeğiyle inşa edilir; ama bir anlık samimiyetsizlikle yerle bir olabilir. Artık süslü kelimelere değil, tutarlı duruşlara ihtiyacımız var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *