YÜK OLURMUŞ
Yük kelimesi yük olurmuş insana. İnsan olana yük ağır gelmez de olmayanı bilmeyene zor gelirmiş. Toprağı bol olsun denir insan ölünce. Diyen de var doğru bulmayanda var.
Bir yanlış kaç doğruyu götürür sisteminin vicdan imtihanına da uyarlanması gerekiyor diye düşünüyorum. Çok düşünmek diye bir hastalık diyenler var. Bence şükrün bol sebebidir ki bizde idrak olduğunu gösteriyor. Sözü aldım götürdüm doğuya aldım götürdüm batıya derken asıl söylemek istediğim ne varsa da hepsini söyleyemediğimdendir. Yunus kadar Türkçe'nin süt dişleri kadar kelimeye sahip değiliz estağfurullah. Yazının da kılıçtan keskin olduğuna inanılan bir gelenekten gelmekle beraber gelenekleri bize kattığı öz değerlerle korumak inancındayım.
Bize zulme sessiz kalma dediler kaldık. Bize elinde bir varsa böl yarım et dediler. Ölen ile hatim indirilirken kalan ile yaren olunur dediler. Tok açın halinden anlar, aç şükre her daim ezberdir dediler. Demek güzeldi de dinlemek ayrı güzeldir.
Şöyle söyleyelim şimdi bir engeli kaldıran güzel daha özel bir kelime sunacağım sizlere "farklılıkla güzelleşenler “var. Anneleri onların daha hassas, kendileri ise hislere hassas çocuklar ve bireyler var. Var olunduğumuz o günden beri herşey var. Biri karanlık olduğu için diğeri daha aydınlık gören gözlerin sahiplerinin hoşgörülü gönüller adına gözlerinden öpüyoruz. Sandalyesinde tekerlekler olan bacaklarının gücünü ruhuna veren insanlar var. Yaratılıştan genleri fazla olan bal suratlar var. Kimse yüzünüze bakmazken size "günaydın" diyebilmek için dilini savaştıran (dil) savaşçıları var.
Eğer bizler güneş kadar sıcak olamıyor, yağmur kadar ıslak olamıyor, fırtına kadar keskin olamıyor isek bütün aleme hükmedene inanıp insan olmayı oldurmaya çalışmalıyız. Bizimizde eksik ne varsa değerimiz ile bütün olmayı bilmek gerekiyor. Soruyorum şimdi bizde değil de kimse eksiklik var? Eksile eksile eskimek istemiyoruz diyerek, tozlanmadan, bunalmadan, bırakmadan koşmamız gerekiyor.
Bir evde ölümün kokusu varsa o evde biz de diriler ile bir gün ölecek diriler ile sırt sırta vermemiz gerekiyor. Başın sağ olsun diye duvarın öbür tarafında kahkahalara ve umursamazlık illetine tutulmamamız gerekiyor. İnsanlık dersleri hiç eskimemiş olan eskilerden olup kalanlar derler ki: “Sofranda bal varsa, Bağdat'tan atlı gelir. Tezgahın sağlam ise, ipekler katlı gelir. Ateş düştüğü yeri yakar demişler. Ölü senin değilse, helvası tatlı gelir."
Bir anka kuşu konsun bittim dediğimiz yere,
Bir güneş açsın puslu gönlümüze,
Bir tohum yeşersin kurak topraklarımıza,