Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7059 %0.01
50,2236 %0.12
5.964,11 % 1,05
Çalışmak mı? Tatil mi?

Çalışmak mı? Tatil mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kalkınmakta olan bir Ülkemizde, “tatil” kavramı yeniden düşünülmelidir. Tatil özlemi, üretimin en yoğun olduğu mevsimlere denk düşüyorsa, bu durum sadece bireysel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur.

 

Toprağın suya hasret kaldığı Temmuz güneşinde, tarlada bükülen bel, madende kararan yüz, atölyede nasır tutan el çalışırken; bazıları, devlete yatırdığı “tatil harcı”yla vicdanını susturup deniz kenarında huzur arıyor. Ne gariptir ki bu huzurun, başkalarının yorgunluğu üzerine inşa edildiğini düşünmüyor.

 

Kiminin sırtı güneşe dönük, kimininse emeği karanlığa gömülü. Anadolu’nun 2300 metre irtifadaki köylerinde kavrulan çiftçi aileleri, çocuklarıyla birlikte üretim seferberliğine katılıyor. Yer altındaki maden işçisi, oksijensizliğe rağmen hayatını riske atıyor. Emeklilikte bile dinlenememiş on binlerce emekçi, hâlâ geçim derdindeyken; yan gelip yatanların bu pervasızlığı nasıl izah edilebilir?

 

Ben bir öğretmenim. Hayatını eğitime, üretime, çocuklara adamış bir emekçiyim. Tatil benim sözlükte öğrendiğim bir kelime oldu hep. Gerçekte onu ne yaşadım, ne de hakkını aradım. Çünkü tatil hakkı, çalışanın alnındaki ter kuruduktan sonra anlam kazanır.

 

Bugün “çalışan yorulsun, ben tatilde dinleneyim” mantığıyla hareket eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu zihniyet, ne üretime katkı sunar, ne de toplumun yükünü paylaşır. Tüketir ama üretmez. Harcar ama yerine koymaz.

 

Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Tek bir şeye ihtiyacımız vardır: çalışkan olmak!” diyerek bize istikameti göstermiştir. Bu topraklarda tatil, çalışmanın ödülü olabilir; ama çalışmadan tatil düşleyenlerin elinde bu ödül anlamını yitirir.

 

Devletin görevi, üretimi önceleyen, emeği kutsayan, tembelliği değil çalışkanlığı ödüllendiren bir anlayışı tesis etmektir. Tatil elbette bir haktır, ama bu hakkı hak edenlerin önceliği olmalıdır. Tatil, görevden kaçış değil; emeğin ardından gelen bir nefes olmalıdır.

 

Şimdi hep beraber düşünelim: “Tatilsiz bir ömür mü, haksız bir tatil mi?

 

Sizce: Tatilin vicdanı var mı?

 

15.Haziran.2025

Yusuf SADIK - Eğitimci-Yazar-Gazeteci

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *