TÜRK’ÜN ÇELİK KUBBESİ
Tarih sahnesine baktığımızda, milletimizin kaderini belirleyen bazı dönüm noktaları vardır. Türk Milleti, en zor dönemeçlerde önüne çıkan zorlukları, tarihinden gelen iman, cesaret ve bağımsızlık aşkıyla aşmasını bilmiştir.
1071 Malazgirt Ovası…
Sultan Alparslan’ın beyaz kefenle ordusunun önüne çıkıp “Allah yolunda ölmeye geldim” dediği an, Türk’ün Anadolu’daki varlığının mührü vuruldu. Bir avuç yiğit, dev orduları mağlup etti ve gök kubbenin altında yeni bir vatan doğdu. O gün atılan adım, bu topraklarda bin yıllık bir destanın başlangıcı oldu.
1922 Dumlupınar…
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle millet ayağa kalktı. Esaret zincirleri parçalandı, bağımsızlık ruhu yeniden doğdu. O gün Türk milleti, bu topraklarda ebedi olduğunu dosta düşmana ilan etti.
Ve bugün…
Gökyüzümüze baktığımızda, o aynı ruhun, aynı iradenin, aynı kararlılığın bir kez daha yükseldiğini görüyoruz. Artık Türkiye’nin gökleri sadece yıldızlarla değil, çelikten bir kubbe ile de korunuyor.
Bu kubbe, füzelere, uçaklara karşı olduğu kadar, necip milletimizin istiklaline, bağımsızlığına göz diken her tehdide karşı da bir kalkandır. Çünkü biliriz ki; göklerini korumayan milletin yarınları güvence altında değildir. Ve Türkiye artık kendi göklerinin efendisidir!
SİPER, HİSAR, KORKUT, SUNGUR… Bunlar sadece savunma sistemlerinin adı değildir. Malazgirt’te kılıç, Sakarya’da süngü, Dumlupınar’da top neyse, bugün de aynı ruhun, aynı kararlılığın gökyüzündeki karşılığıdır. Bu sistemlerde mühendisimizin zekâsı, işçimizin alın teri, milletimizin duası vardır.
Türkiye artık başkalarının şemsiyesi altında güven aramıyor. Kendi çeliğinden, kendi iradesinden, kendi alın terinden bir kubbe örüyor. Kendi eliyle ürettiği SİHA, Kızılelma, Akıncı gibi silahlarıyla savaşlarda belirleyici oluyor, dosta güven düşmana korku veriyor. İstikbalin göklerde olduğunu bildiği için Çelik Kubbesini kuruyor.
Çünkü biz biliyoruz ki: Gökyüzünü korumak, vatanı korumaktır! Bunu 12 gün savaşlarında katil İsrail ve ABD’ye karşı İran, gökyüzünü koruyamayarak ne yazık ki acı olarak yaşadı. Dışardan yardım beklemek, başkalarından medet ummak beyhude kaldı. İsrail uçakları, İran hava sahasını kendisininmiş gibi rahatça kullandı. İşte böyle bir zaafa düşmemek için kendi mühendisimizin zekâsıyla, kendi evlatlarımızın gayretiyle, kendi dualarımızla ördüğümüz bu çelik kubbe, Türkiye’nin bağımsızlığının göklerdeki mührüdür.
1071’de Malazgirt’te başlayan yürüyüş, 1922’de Dumlupınar’da taçlandı; şimdi 2025’lerde gökyüzümüzde çelik kubbe olarak yeniden yükseliyor.
Bu kubbe, sadece füzeleri değil; milletimizin iradesini kırmak isteyen her düşmanı durduracak. Çünkü biz Türk milleti, bin yıldır bu topraklarda sadece yaşamıyoruz; gerektiğinde can vererek, gerektiğinde küllerimizden doğarak bu toprakları vatan kılıyoruz.
Bugün göklere baktığınızda şunu biliyoruz. Orada sadece ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmıyor. Orada Malazgirt’in Alparslan’ı, Dumlupınar’ın Mustafa Kemal’i, Çanakkale’nin Seyit Onbaşı’sı ve nice isimsiz kahramanlarıyla birlikte, tarihimizin ve istikbalimizin birleştiği, milletimizin çelikten iradesi de parıldıyor.
Ve işte o irade, Türkiye’nin gerçek çelik kubbesidir.
Dün olduğu gibi bugünde…
29.08.2025 Av. Ali Haydar Dereli