Ara
Gümüşhane
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,2562 %0,26
48,8524 %0,50
5.589,24 % 0,11
AKIL SÜZGEÇTİR

AKIL SÜZGEÇTİR

YAYINLAMA:

İnsanoğlu, doğduğu andan itibaren bilgiye, söze, görüntüye ve tesire maruz kalır. Bunların her biri zihne dolar ama hepsi gerçeğe, hikmete ya da doğruya dönüşmez. Çünkü akıl, tıpkı suyu tortusundan ayıran bir süzgeçtir; içinden geçmeyen hiçbir düşünce berraklaşmaz, kabul görmez, değer haline gelmez.

 

Bugün her evde ışık hızıyla dolaşan bilgi kalabalığı var. Fakat bilginin çokluğu, aklın aydınlığını garantilemez. İşte tam burada aklın süzgeç oluşu devreye girer. Çünkü akıl, sadece duyan değil; duyduğunu ölçen, karşılaştıran, eleyen ve anlamlandıran bir meleke olarak var olur. Aristoteles’in “İnsan düşünen bir hayvandır” sözü, düşünmenin sadece veri almak değil onu işlemden geçirmek olduğunu hatırlatır.

 

TORTUSUZ BİLGİ OLMAZ

 

Bir köy çeşmesinin başında testiyi suya tuttuğunuzu düşünün. Kaynaktan gelen su biraz topraklıysa, kaba doldurup beklersiniz. Tortu dibe çöker, berrak olan üstte kalır. İşte akıl, hayatın tortusunu dibe çöktüren o bekleme gücüdür. Eğer insan düşünmeden inanır, sorgulamadan kabullenir, duygusunun peşinden sürüklenirse, tortuyla suyu birbirine karıştırmış olur.

 

Geçmişte, dünyanın düz olduğuna inanılması ya da güneşin dünyanın etrafında döndüğünün sanılması, aklın süzme görevini ihmal eden çağların ürünüdür. Copernicus, Galileo gibi isimler yalnızca gökyüzüne bakmadılar; gördüklerini akıldan geçirdiler, süzdüler, sorguladılar. Sonuçta hakikate ulaştılar ama bedel ödediler. Çünkü tortuya alışmış toplumlar, berrak suyu önce bulanık zanneder.

 

AKIL, DUYGUYU DÜŞMAN GÖRMEZ AMA ONUNLA YÜRÜMEZ

 

Bir başka yanılgı da aklı, duygunun karşısına koymaktır. Hayır! Akıl duyguyu yok eden değil, onun önünü gören pusuladır. Mesela bir anne, çocuğu ateş içinde yanarken duygusuyla hareket eder; ama doktor onun hayatını kurtarırken bilgiyi, aklı ve tedbiri kullanır. Duygu motive eder, akıl yön verir. Süzgeçten geçmeyen duygu, bazen sevgiyi bile zulme dönüştürebilir.

 

BİLİM, AKLIN İŞLENMİŞ HALİDİR

 

Bilimsel düşünce, aklın süzgeç görevinin kurumsallaşmış biçimidir. Varsayım yapılır, denenir, çürütülür ya da kabul edilir. Bu süreçte bilgiye itibar edilmez; bilgi imtihan edilir. “Ben böyle düşünüyorum” demek yetmez; “Neden böyle düşünüyorum?” sorusu aklın filtresidir. İşte insanı diğer canlılardan ayıran da duyu değil, süzme kabiliyetidir.

 

Bugün yapay zekâdan tıbba, hukuktan siyasete her alanda yaşanan krizlerin arkasında aynı soru yatıyor: “Aklı süzgeç olarak kullandık mı, yoksa ilk duyduğumuz tortuyu hakikat sandık mı?” İster bir birey olun ister toplum, yanlış bilgiyle doğru hedefe varılamaz.

 

FELSEFİ DERİNLİK VE GÜNLÜK HAYAT

 

Mevlâna’nın, “Testinin içinde ne varsa dışına o sızar” sözü boşuna değildir. Testiye ne doldurduğumuz kadar, onu tortudan arındırma biçimimiz de önemlidir. Kant, aklı rehber yapmadan ahlak kurulamayacağını söylerken aslında şunu hatırlatıyordu: “Akıl hem terazidir hem elek”.

 

Günlük hayatta da böyledir. Bir dostunuzdan duyduğunuz söz, bir gazetede okuduğunuz haber, bir siyasinin beyanı... Hiçbirini olduğu gibi yutmak akla değil, ham iradeye yakışır. Çünkü akıl, sadece “duyan” değil, “süren, eleyen ve damıtan”dır.

 

SON SÖZ NİYETİNE

 

Bugün çocuklara ezber yüklemek yerine süzme kabiliyeti kazandırmak en büyük eğitimin adıdır. Üniversite okuyup hurafeye kanan nice insan görmemiz bundandır: Akıl süzgeç olmaktan çıkarılmış, sadece raf olmuştur.

 

Unutmayalım:

Akıl yoksa tortu konuşur. Akıl varsa hakikat süzülür.

İnsanı yanlıştan, toplumu kaostan, bilgiyi çürümeden kurtaran şey aklın bu ayıklama gücüdür.

 

Ve gerçek bilgelik, bilmekten çok elemekle başlar.

 

Yusuf SADIK, Eğitimci, Yazar, Gazeteci, Emekli Milli Eğitim Müdürü

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *