Ara
Gümüşhane
Kapalı
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5828 %0.06
49,6682 %0.03
5.743,41 % -0,05

SINIRLARI ZORLAMAK

YAYINLAMA:

Siz bana karışamazsınız!

 

O görevi ben istiyordum ama öğretmen başkasını seçti, nasıl olur bu!

 

İstediğim saatte dışarı çıkarım. Çok sıkıyorsunuz beni, yeter!

 

Ne var kurala uymadıysam çok mu önemli sanki!

 

Beni hiç anlamıyorsunuz!

 

Sizden izin almama gerek yok, istediğimi yaparım!

 

Hayır, o kıyafeti değil bu marka olanı istiyorum. Diğerini alsanız da giymem!

 

Replikler tanıdık geldi mi? Bu diyalogların bir kısmı ve eminim sayıları arttırılabilir. Lakin üzülerek emin olduğumuz hususlar da var. Bunlardan konuşalım istedim bu kez. 

 

Fark ettiniz mi?

 

İnsanlar artık birbirlerini dinlemiyor. Dinliyor gibi görünenlerin gerçekten dinlemiyor olduğunu fark etmek için biraz gözlemlemiş olmak bile kafi. Anlamaktan ziyade cevap vermek derdindeyiz. Sanki her şeyde bizden bir cevap bekleniyormuş yanılgısı ne zaman yüklendiyse zihinlerimize!

 

Herkes haklı, herkes özel…

 

Herhangi bir eleştiriye tahammül edemiyor, en ufak bir eleştiriyi düşmanlık, farklı fikirleri cehalet ve saygısızlık olarak algılıyoruz. Çünkü en doğrusunu bilen bize karşı ne büyük hadsizlik aksini iddia etmek ,  değil mi?

 

Ansızın olmadı bu olanlar. Yavaş yavaş normalimiz haline geldi. Sağlıksız bir normumuz var artık nur topu gibi. Büyüyüp gelişmekte olduğunu da görmek mümkün çünkü itinayla besliyoruz bu sağlıksız ve gürbüz normu. Nasıl oldu diye düşününce bunun temellerinin çocukluktan başladığını görmek mümkün.

 

Birçok anne baba çocuğu kırılmasın, üzülmesin diye her istediğini yapıyor. ‘’Hayır’’ demekten korkuyor aileler. Ama tüm bunlar yaşanırken farkında olmadan çocuktaki bu her daim beklenti içinde olma halini, taleplerinin karşılanmak zorunda olduğu bilişini güçlendiriyoruz. Aile her bir sözü ve eylemi ile bir mesaj veriyor çocuğa. Niyet halis olsa da verilen mesaj şöyle:

 

‘’SENİN İSTEĞİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİ’’

 

Oysa bu yaklaşım özgüvenli çocuk yetiştirelim derken benmerkezci bireyler yetiştiriyor. Çocuk sınırı bilmiyor ve karşılaştığı ilk sınırda, hayırda bocalıyor, yıkılıyor, dağılıyor. Hayatında o zamana kadar yaşamadığı bir şeyi deneyimlemek zorunda kalınca karşısında sınır koyanı da düşman kabul ediyor. Ne düşünsel boyutta üstesinden gelebiliyor ne de duygusal olarak yaşadıklarını sağlıklı yönetebiliyor.

 

Halbuki sağlıklı ebeveynlik çocuğu her daim mutlu etmek üzerine kurulu değildir. Çünkü sınır koymak, mutsuz etmek ve sevmemek değildir. Tam tersine çocuğa ‘’ hayata dair sağlıklı, güvenli bir devam edebilme yeteneği kazandırma’’ çabasıdır. Sınırların gerekliliğini, empatiyi, her istediğinin olamayacağını, mutlu olmanın sadece ona lütfedilen bir hak olmadığını, birlikte de mutlu olunabileceğini küçük yaşlardan itibaren öğrenir insan.

 

Aman çocuğum üzülmesin, kırılmasın derken narsisizmin eşiğine kendi ellerimizle mi getirdik bu kuşağı? Başka türlü açıklayamıyorum bu empati yoksunluğunu, sabırsızlığı, saygısızlığı, bu kadar haz odaklı yaşanıyor olmasını. Sorumluluk almayan çünkü yorulan, her istediği hemen yapılmazsa hırçınlaşan, mahrum kalmayı, mahcubiyeti bilmiyor olan çocuklar ve gençler yetişiyor, yetişti.  

 

Geç kalındığını düşünmek çabalamaktan alıkoyar bizi. Bu sebeple çabalamaya devam edelim istiyorum. 

  • Sınır koymak cezalandırmak değildir.
  • Hayır demek onu sevmediğinizi göstermez.
  • Çocuğun her istediğini yapmak sizi harika ebeveynler yapmaz.
  • Çocuk farklı sosyal ortamlarda kurallara aykırı davranınca onu uyarmak psikolojisini bozmaz.
  • Kimse çocuğuma bir şey diyemez deyip her yanlışında çocuğunu desteklediğini sanmak gerçekten desteklemek olmaz.

 

Ben yapamadım çocuğum yapsın diyerek neleri normalleştirdik ve doyumsuz çocuklar yetişti diye arada bakalım. Yani sınır koymak hayata dair güvenli bir çerçeve çizebilmektir hem kendimiz hem çocuğumuz için. Evladınız mis gibi çiçek bahçesi, korumak için abartılı olmayan duvarlara ihtiyacı var. Fazla yüksek duvarlar nasıl zarar verirse duvarların olmayışı da kaybolup gitmelerine sebep olacaktır.

 

Yani çocuklara diyorum ki;

“Evet, senin mutluluğunu önemsiyorum. Benim için kıymetlisin ama diğer insanlarda kıymetli.”

 

Burcu DEMİR ÖNCÜL

Psk.Dan./ Aile Danışmanı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *