SÖĞÜTLÜ BELDESİ'NİN YİĞİT EVLADI: AYHAN SEZGİN
Gümüşhane'nin Kelkit ilçesine bağlı Söğütlü Beldesi, isimsiz kahramanların sessiz yuvası... Sinesinden Emekli Komiser Ayhan Sezgin gibi bir değeri çıkarmış olmanın onurunu taşımaktadır. O, sadece bir emniyet mensubu değil, aynı zamanda vatan sevgisini ilkokul çağlarından itibaren ruhunun her zerresine sindirmiş, millet sevgisini kendine ilke edinmiş, milliyetçilik ve millî ülkü ateşiyle tutuşan gerçek bir vatanperverdir.
"Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de güneşler gibi parlayıp sönmemektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerektir.
Atıldıktan sonra da bir daha dönmemektir."
Fikir öncülerimizden Nihal ATSIZ'ın bu dizeleri Ayhan Komiserimizin portresi niteliğindedir. Görev aşkı, dürüstlüğü ve sarsılmaz manevi değerleriyle, bu toprakların yetiştirdiği Türk gencinin nasıl bir inanç ve adanmışlıkla vatana hizmet edebileceğinin somut göstergesidir. Sinesinden vatanperver çıkaran topraklar ve vefasızlığın acı gölgesi Söğütlü...
Belde sakinleri, bu kıymetli ve de yiğit evladıyla haklı olarak iftihar etmektedir. Ayhan Sezgin, gönül verdiği yolda yıllarca taşıdığı üniformanın ve temsil ettiği devletin değerini yücelterek, zorlu görevlerdeki duruşuyla, genç nesillere örnek teşkil eden bir figür hâline gelmiştir. Onun hayat çizgisi, millî ve manevî değerlere olan bağlılığı, bir kamu görevlisinin karakterini nasıl sağlam temellere oturtabileceğinin en güzel örneğidir.
İlkokul sıralarından itibaren gönlünü verdiği polislik mesleği, lise yıllarında bir Turan yolcusunun koşar adım yürüdüğü ülküye dönüşmüştür. Yeteneği, ilgisi ve karakteriyle tam anlamda özü sözü bir polis olmuştur artık. Azmi, başarısı ve adanmışlık duygusu kısa zamanda komiserlik kapısını açmıştır ona. Pek çok Belde sakini gence örnek olmuştur. Böylesi yüce bir adanmışlığın gölgesinde, vefasızlığın ve nankörlüğün acı bir tablosu ile karşılaşmak da vardır kaderde. Vatanı için Türklüğe yönelen kahpe PKK'ya göğüs geren, varlığını siper eden, dürüstlükten taviz vermeyen bu değerin, sırf sıradan ve sığ düşüncelerin esiri olmuş at gözlüğü takmış bazı kişiler tarafından görmezden gelinmesi elbette bizim gibi bilinçli millîyetçileri üzmektedir. Yer yer cahiller tarafından anlaşılmayıp eleştirilmek bizim de maruz kaldığımız bir şiddet. Vicdanını dinleyen vatanseverlerde derin bir üzüntü ve hayal kırıklığı da yaratmaktadır.
Sebep ve koşullar ne olursa olsun bu eleştiriler, sadece bir kişiye değil, temsil ettiği millî duruşa ve manevi erdemlere yönelmiş bir haksızlıktır. Vatanperverliğin, fedakârlığın ve ülkü sahibi olmanın böylesine kolayca hiçe sayıldığı bir ortam, aslında toplumsal vicdanımızdaki çatlakları göstermektedir. Bir kahraman kolay yetişmez, ancak ne yazık ki, vefasızlık zehri onu kolayca gölgeleme cüretini gösterebilir. Unutulmamalıdır ki; gerçek vefa; sadece başarıları değil, o başarıların arkasındaki sağlam karakteri, sarsılmaz imanı ve milletine duyduğu koşulsuz sevgiyi takdir edebilmektir. Komiser Ayhan Sezgin'in temsil ettiği değerler; görev şuuru, adalet hissi, Türk Milletine hizmet aşkı ve yüksek maneviyat, her türlü eleştirinin ötesinde yüce bir saygıyı hak etmektedir. Söğütlü'nün yetiştirdiği bu şuurlu yiğit adam, milletin kalbinde, vefasız seslerin asla susturamayacağı bir saygınlığa sahiptir.
Millî ve manevi değerlerimize sahip çıkanlar, her zaman baş tacı edilmeli; onlara karşı gösterilen her türlü vefasızlık ise en büyük toplumsal ayıbımız olarak görülmelidir. Ayhan Sezgin gibi kahramanları yaşatmak, aslında bizi biz yapan değerleri ayakta tutmaktır. Polislik onun için bir meslekten ibaret değildir. Trabzon'da eğitimden sonra Şırnak, Silopi, Sakarya, Batman ve tekrar Sakarya… Açık, gizli görevler ve sayfalara sığmayacak başarılar elde etmiştir. 90’lı yılları okumak, araştırmakla geçirmiş; kendini yetiştirmek amacıyla Kelkit Ülkü Ocağında söyleşilere katılmıştır. O yıllarda kafasında şekillendirdiği polislik mesleği artık bir dilek değil, tam anlamıyla ülküye dönüşmüştür. Polislik mesleği her yıla bir başarı eklemekle geçmiştir.
Emekli Komiser Ayhan Sezgin'in meslek hayatı boyunca sergilediği yüksek görev şuuru, adalet hissi ve özellikle terörle mücadeledeki sarsılmaz duruşu, takdire şayan başarılarla doludur. Bu kahramanlık zincirinin en önemli halkalarından biri, Şırnak Valisi tarafından kendisine tevdi edilen Üstün Başarı Belgesi'dir. Özellikle 11 Şubat 1994 gecesi yaşanan hain PKK saldırısında yaralanmasına rağmen, vatan savunmasından bir an olsun geri durmayarak gösterdiği emsalsiz cesaret ve fedakârlık, bu belgenin temelini oluşturur. Bu takdirname, onun sadece bir emniyet mensubu değil, aynı zamanda milleti için canını siper eden, dürüstlükten ve millî ülküden asla taviz vermeyen gerçek bir vatanperver olduğunun resmî bir mührü niteliğindedir.
Takdirnameler, taltifler, üstün cesaret belgeleri ve cümlelere sığmayacak derecede kahramanlıklar… Her zerresiyle aşığı olduğu ülkesinin her karış toprağını mukaddes sayan genç Komiser, 11 Şubat 1994 gecesi kahpe bir PKK pususunda polis panzerine yapılan roketli saldırıda Panzer ekibi arkadaşları ile yaralandı. Ne yazık ki bu alçak terör saldırısında Özel Harekat ekibinden bir dostu orada şehit oldu. Bu olay onun hayatında derin izler bıraktı. Ancak ülkesine hizmetten zerre geri durmadı. Bu saldırıda yaralanmaya dayalı şarapnel parçalarından dolayı boynunda, sırt bölgesinde o günlerin izleriyle yaşamaktadır. Vatan uğruna hiçbir şekilde durmak dinlenmek bilmediğinden ve aldığı yaraları bir şeref nişanesi olarak taşıdığından hiçbir sebeple görevinden ayrılmayı düşünmedi. Aynı durumda olan pek çok kişinin malulen emekli olduğunu, gazilik ünvanını alıp sosyal içerikli pek çok olanaktan yararlandığını biliyoruz. Oysa o bunu aklından hiç geçirmedi. Çünkü aklında ülkesi ve ülküsü vardı. Tıpkı onunla aynı durumda olan –terörle mücadele ederken- yaralanan 20 bin polis-asker aynı kaderi paylaşmaktadır. Ayhan Komiserin ifadesiyle “Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir kanun teklifi var ama ne yazık ki hâlâ bir netice yok. Benim para, maaş gibi bir isteyim, talebim yok. Türk milletinden almış olacağım Gazilik madalyası, Gazilik ünvanı benim tek mutluluğum olacaktır.”
Ayhan Komiser'in portresi, sadece zorlu görevlerdeki sarsılmaz duruşu ve üniformanın temsil ettiği disiplin ile sınırlı değildir. Onun ruhunda, Nihal Atsız'ın satırlarında yankılanan "Kahramanlık" tanımının ötesinde, derin bir maneviyat ve millî ülkünün ince sızısı yaşamaktadır. İlkokul sıralarından itibaren gönlünü verdiği polislik mesleği, lise yıllarında bir Turan yolcusunun ülküye koşar adımla yürümesi gibi, onun da iç dünyasında bir meslekten öteye geçerek kutsal bir adanmışlığa dönüşmüştür. Bu adanmışlık, sadece eylemde değil, aynı zamanda düşünce ve duyguda da kendini gösterir; tıpkı bir şairin dizelerinde olduğu gibi, vatan sevgisini, vefayı, dürüstlüğü ve maruz kaldığı vefasızlığın acı gölgesini dahi bir şeref nişanesi olarak taşıyan asil bir şiir ruhunun yansımasıdır. Göğsündeki yara izleri, yazdığı en cesur mısralar, yaşadığı hayat ise en uzun destanıdır.
Söğütlü beldesinde saygın kişiliği ve onurlu geçmişiyle gençlere örnek bir kişilik sergileyen, fikrindeki sağlamlık ve vatanseverlik bizlere hep ufuk açmaktadır. Bir eğitimci, araştırmacı yazar olarak Ayhan Komiserimi saygıyla, selamla anıyor; yaşayarak bizlere göstermiş oldukları bu örnek hayattan dolayı tebrik ve takdirlerimi sunuyorum.
Muzaffer ARSLAN
Şair-Yazar