Yazar
ARALIKTA AYRILIK VARMIŞ MEĞER
YAYINLAMA:
Yoğun duygu sarmalında Cemaat – Hükümet düzleminde gündemin alabora olduğu, tansiyonun bir hayli yükseldiği ülkemizde içimdeki “baba” acısından başka bir yazı yazmama gönül iklimim izin vermiyor.
Okuyuculardan gelen talep üzerine Babamla ilgili bir önceki yazımın devamı olarak bu makaleyi kaleme alıyorum.
Babasız bir dünyaya alışmaya çalışıyorum dostlarım.
En fazla iki yada üç gün içinde benim yahut onun aramasıyla telefonda sesini duyarak mutlu olduğum, varlığıyla bizlere güç ve kuvvet veren babam yok artık aramızda…
Seksen bir yıllık ömrünün sonuna doğru adım adım, yaklaştığını annemle olan özel sohbetlerinde dile getirdiğinde şaka yapmadığını onu 12 Aralıkta hakka uğurlayınca anladık.
Babamın, sayılı nefeslerinin bitimine doğru yakınlarımızın özellikle halamın anlattıklarından yola çıkarsak “yüzünü rabbine doğru çevirdiğini” anlayabiliyoruz …
Eskişehir’de onsuz bir hayata alışmaya çalıştığım bir dönemde babamla yaşadıklarımdan geriye kalan anılarımızla ilgili “zihni bir yolculuğa” çıkıyorum.
İki ay önce Kurban Bayramında Gümüşhane’de birlikteydik. Memlekete her gittiğimde bizleri görünce sevincinden gözleri nemlenir bize ve torunlarına sıkı sıkı sarılırdı.
Eskişehir’e dönüş günü gelip çattığında evde kurduğu derin anlamlı cümleler gönlüne tecelli eden hicretin izlerini taşıyordu. Bizlere hakkını helal edip duada bulunması geliyor gözümün önüne…
Her zaman diline pelesenk ettiği “kelime-i şahadet” cümlesini günün her vaktinde sesli olarak zikretmesi içindeki ilahi aşkın dışa yansımasıymış meğer…. Özellikle sabah namazlarında bu sözlerle ev halkını uyandırması zihnimde canlanan ilk fotoğraflardandır.
Birkaç yıl önce yaz tatilinde Gümüşhane’ye gidince birlikte Karadeniz gezisi yapalım istedik. Niyetim hiç görmediği yerleri gösterip onu biraz bulunduğu ortamın dışarısına çıkartmaktı.
Öyle de oldu…
Karaca Mağarasından başlayan gezimiz Trabzon Uzun Gölden; Rize’nin Ayder Yaylasına kadar uzandı.
Karadenizin yeşil coğrafyasını ve masmavi denizini görünce çok beğenmişti. Sağlığımıza iyi gelir deyip deniz kumundan saatlerce çıkmamasını unutamam.
Trabzon’da iken gönül dünyamızı aydınlatan, bizlere vatan ve millet sevgisini, birlik ve kardeşlik duygusunu hala öğretmeye devam eden muhterem üstadım Prof. Dr. Haydar Baş hocamla babamı sağlığında tanıştırdığım için şimdi bahtiyarım.
Akçaabat’ta o güzel sohbette babamın söylediği:”Oğlum gibi hocam sizleri çok seviyorum” cümlesi –bize göre- hayatında hanesine yazılan değerli kazanımlardan birisi elbette.
Hocamızın davası olan vatan, millet ve dahi hayat memat davasına omuz verip, Ehl-i Beyt gemisinin yolcusu olduğundan hiç şüphe duymuyorum.
Gerek Gümüşhane’de ve gerekse Eskişehir’e geldiğinde birlikte irfan meclislerine katılır kendi halinde Yüce Mevlayı anışı ve dua edişi dimağımdadır.
Eskişehir’de iken babamın bir sohbette arkadaşlara: ”Siz güzelsiniz… Yolunuz güzel” cümlelerini taziye için evimize gelen İbrahim Gülbay Beyden dinleyince mutlu oldum…
Şimdi o irfan meclislerinde methettiğin yolun yolcuları sana dualar, Fatihalar gönderiyor canım babam. Ruhun şad olsun…
Herkesin babası özeldir. Her insan babasını, arkasında bir dağ sıkıştığında sığınacak bir liman olarak görür elbette dostlarım.
Bütün bu duygularla hala bizlere ulaşıp acımızı paylaşan, dua eden, bizzat evimize gelerek taziyede bulunma nezaketini gösteren değerli arkadaş, dost ve komşularıma en derin şükranlarımı sunarım.
Sizlerinde geçmişlerine rabbim rahmet eylesin…
Okuyuculardan gelen talep üzerine Babamla ilgili bir önceki yazımın devamı olarak bu makaleyi kaleme alıyorum.
Babasız bir dünyaya alışmaya çalışıyorum dostlarım.
En fazla iki yada üç gün içinde benim yahut onun aramasıyla telefonda sesini duyarak mutlu olduğum, varlığıyla bizlere güç ve kuvvet veren babam yok artık aramızda…
Seksen bir yıllık ömrünün sonuna doğru adım adım, yaklaştığını annemle olan özel sohbetlerinde dile getirdiğinde şaka yapmadığını onu 12 Aralıkta hakka uğurlayınca anladık.
Babamın, sayılı nefeslerinin bitimine doğru yakınlarımızın özellikle halamın anlattıklarından yola çıkarsak “yüzünü rabbine doğru çevirdiğini” anlayabiliyoruz …
Eskişehir’de onsuz bir hayata alışmaya çalıştığım bir dönemde babamla yaşadıklarımdan geriye kalan anılarımızla ilgili “zihni bir yolculuğa” çıkıyorum.
İki ay önce Kurban Bayramında Gümüşhane’de birlikteydik. Memlekete her gittiğimde bizleri görünce sevincinden gözleri nemlenir bize ve torunlarına sıkı sıkı sarılırdı.
Eskişehir’e dönüş günü gelip çattığında evde kurduğu derin anlamlı cümleler gönlüne tecelli eden hicretin izlerini taşıyordu. Bizlere hakkını helal edip duada bulunması geliyor gözümün önüne…
Her zaman diline pelesenk ettiği “kelime-i şahadet” cümlesini günün her vaktinde sesli olarak zikretmesi içindeki ilahi aşkın dışa yansımasıymış meğer…. Özellikle sabah namazlarında bu sözlerle ev halkını uyandırması zihnimde canlanan ilk fotoğraflardandır.
Birkaç yıl önce yaz tatilinde Gümüşhane’ye gidince birlikte Karadeniz gezisi yapalım istedik. Niyetim hiç görmediği yerleri gösterip onu biraz bulunduğu ortamın dışarısına çıkartmaktı.
Öyle de oldu…
Karaca Mağarasından başlayan gezimiz Trabzon Uzun Gölden; Rize’nin Ayder Yaylasına kadar uzandı.
Karadenizin yeşil coğrafyasını ve masmavi denizini görünce çok beğenmişti. Sağlığımıza iyi gelir deyip deniz kumundan saatlerce çıkmamasını unutamam.
Trabzon’da iken gönül dünyamızı aydınlatan, bizlere vatan ve millet sevgisini, birlik ve kardeşlik duygusunu hala öğretmeye devam eden muhterem üstadım Prof. Dr. Haydar Baş hocamla babamı sağlığında tanıştırdığım için şimdi bahtiyarım.
Akçaabat’ta o güzel sohbette babamın söylediği:”Oğlum gibi hocam sizleri çok seviyorum” cümlesi –bize göre- hayatında hanesine yazılan değerli kazanımlardan birisi elbette.
Hocamızın davası olan vatan, millet ve dahi hayat memat davasına omuz verip, Ehl-i Beyt gemisinin yolcusu olduğundan hiç şüphe duymuyorum.
Gerek Gümüşhane’de ve gerekse Eskişehir’e geldiğinde birlikte irfan meclislerine katılır kendi halinde Yüce Mevlayı anışı ve dua edişi dimağımdadır.
Eskişehir’de iken babamın bir sohbette arkadaşlara: ”Siz güzelsiniz… Yolunuz güzel” cümlelerini taziye için evimize gelen İbrahim Gülbay Beyden dinleyince mutlu oldum…
Şimdi o irfan meclislerinde methettiğin yolun yolcuları sana dualar, Fatihalar gönderiyor canım babam. Ruhun şad olsun…
Herkesin babası özeldir. Her insan babasını, arkasında bir dağ sıkıştığında sığınacak bir liman olarak görür elbette dostlarım.
Bütün bu duygularla hala bizlere ulaşıp acımızı paylaşan, dua eden, bizzat evimize gelerek taziyede bulunma nezaketini gösteren değerli arkadaş, dost ve komşularıma en derin şükranlarımı sunarım.
Sizlerinde geçmişlerine rabbim rahmet eylesin…
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
