Ali Coşkun Hirik ve Kırkikindi Yağmurları

Ali Coşkun denilince ilk akla gelen şiirdir. O, şiir gibi yaşayan şiir gibi ölmeyi arzulayan biri. Onun şiirle genç yaşta tanışması birçok eser vermesine neden olmuştur. O, kökleri dünyanın merkezine kadar uzanan ve dalları atiyi kucaklayan ulu bir çınardır.

O bazen semada bir bulut olur yağar vadilere sağanak sağanak. O  bazen bir dağ olur bütün görkemiyle kuşatır hayatı. O bazen bir kuş olur saçar sevgi tohumlarını uzak diyarlara. O bazen Gümüşhane olur Kuşakkaya’dan seslenir gönül erenlerine. O bazen Mete olur savunur ulu düşünceleri, yüreğindeki topraklar büyüdükçe büyür ve sığmaz artık yüreklere. O bazen Kürşat olur başkaldırır haksızlığa. Ve bu kutlu davada uçmak olmak ister. O bazen Fatih olur yıkar surları bir bir, aşar çağları, akar sonsuzluğa. O bazen bir güneş olur eritir içimizdeki nefreti. O bazen bir yıldız olur aydınlatır karanlıkları. O bazen bir hilal olur yolunu kaybetmişlere gösterir mana âlemini. O bazen ay yıldızlı al bayrak olur dalgalanır tüm burçlarında vatanımın. O bazen bir mürekkep olur yazar içindeki güzellikleri de bitmez yüreğinden kalemine çektiği mürekkebi.  O bazen bilge olur Dedem Korkut’la söyleşir gönül kitabında. O bazen bir nehir olur akar gönül saraylarına. Ve hayat fışkırır geçtiği vadilerde. O bazen bir iyilik meleği olur nakşeder gönüllere yaratılışın sırrını.

O birçok güzelliği şahsında toplayan güzide değerlerimizden birisidir. Kelkit’in burçlarında dalgalanan bu değeri tüm ulusa ve tüm dünyaya tanıtmak bizim için bir görevdir. Yazın hayatımıza bakıldığında görülecektir ki bir çok sanatçı ancak öldükten sonra gerçek değeri anlaşılmıştır. Değerlerimize ölmeden önce hak ettiği değeri vermeliyiz.

Ali Coşkun ismi günümüzü aydınlattığı gibi gelecek çağları da delip geçecektir bir Yunus misali. Çünkü onun dili Yunus gibi arı, duru, temiz, ana sütü gibidir. Onun dili herkesi kuşatmasının yanında derin manalar da ihtiva etmektedir. Şiirleri dünyanın katmanları gibidir, isteyen istediği seviyeden nasiplenir.

Kırk ikindi yaşında Kırkikindi Yağmurları’nı yayınlayan şair, gelecekte çok daha güzel şiirler yazacak ve toplumun beğenisine sunacaktır.

Ali Coşkun’un birkaç şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.

 “Saklandığı yerden çıktı aşk, savruldu satır satır
  Her satır bir kılıç oldu, her şiir bir kın
  Bilirsin, yarısı sevmekse, yarısı da kavgadır
  Nazenin düşlere sakladığımız aşkın…”

“Dallar rüzgârın şarkısını söyler, ışık inmez köklere
 Şimdi artık gerçeği karanlık olan bir şehir var
 Ben sana bakarım, avuçlarımın içi göklere
 Bu hayatta beni sana çeken bambaşka bir sihir var.”

“Bildiğim bütün akış rejimlerini uygularım
 Gözlerimden içime seller akar da yine de içim dolmaz
 Köpük köpük yüzeyde değil benim duygularım
 Derinlerdedir ve derinlerde akıntı olmaz, dalga olmaz.”

“Kalbe dökülmemek korkusudur
 Her damlaya düşen her şiir
 Bildim ki her insan kabında sudur
 Ve akmamak suyun elinde değildir.”

“Söz yaşlanır mı hiç, durdukça yener asırları
 Biz çok fazla turkuaz ikindilerde yaşarız söylendikçe
 Kırgın kâğıtlarda kalır gönlümüzün sırları
 Âşıklığımız en güzel belge, durma şiirler söyle…”

“Çırpınışlar boş, akşamsa dağlar ardına gitmektedir gün
 Ah yine seyir defterime eylemsiz yazdım güneşi ben
 Şiirler söyleyip düşle gerçek arası bu dünyada bir gün
 Durmaz sende gidersin de Hirik kalır Ali Coşkun…”

“Zamanın hafızasında tutulup okunmaya değer
 Bu yazdığım her şiir, her yazı, her satır
 Bir akşam kuytularda sayıklayıp ölürsem eğer
 Sanmayın ki kırkikindi yağmurları beni anlatır…”

Şair yazmadığı gün öldüğü gündür. Ve her yazı bağlar hayata şairi. Ali Coşkun hayatını şiir güzelliğinde yaşayan ve şiir güzelliğinde ölmek isteyen bir şair.

Ali Coşkun’u tebrik eder, hayatında başarılar dilerim…
YORUM EKLE