Ara
Gümüşhane
Az bulutlu
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8109 %0.02
50,3177 %0.3
6.068,30 % 1,61

GAZELSİZ SONBAHAR

YAYINLAMA:
Organik yaşamın üç ana unsuru ve bu serüvende ki tüm yaşanmışlıklar üç kelime ile anlatmak istesek; Doğmak, Büyümek ve Ölmek…

Doğmak; öğrenmeye başlamak, anlamak, algılamak, hissetmek, ufukta görünmek, zihinlerde birdenbire var olmak vs. vs.

Büyümek; gelişmek, yetişmek, anlam katmak, sorgulamak, karşı durmak, bilmek, çözmek, sevmek ve sevilmek vs. vs.

Ölmek; yerinden, mekanından ayrılmak, dalından kopu vermek…

Böyle bir süreçte asıl olan; sona yaklaşılırken elde edilen tüm yaşamsal veriler, sizin dalınızdan koptuğunuz anda toprakla karışıp, onunla bir oluşunuzun hikayesidir. Zaten ilahi olan sözlerde; karbon, aminoasit, mineral atomlarından olan hammaddenize tekrar geri döneceksiniz diye de bildirilir. Bu sebeple, hayatın ilk iki aşamasında ne tür yaşamsal veriler elde ettiğiniz oldukça önemlidir. Çünkü yaşanmışlıklarınızı ve tüm fikir sermayenizi, hamura katabilmeniz ve sınırsız çözücü içinde çözünüp o toprağı daha üst bir verim seviyesine ulaştırabilmeniz ancak bu aşamalardan elde edinilen kazanımlar ile mümkünüdür.

Eğer fikir dünyasında gezinip, vicdanlarda yer edinilebildiyse, bu birikim toprağa katacağınız ekstra mineralleri ve artan kültürel zenginliğinizi karakterize edecektir. Bu döngü her ne kadar yok oluş gibi görünse de öyle değildir aslında. Bu; dalından kopacağı güne kadar sayısız badireler atlamış, yağmurlar, karlar, soğuklar ve yıldırımlar görmüş, yemyeşil renginden sararmış, solmuş ve olgunlaşmış bir hale bürünmüş, ilgili tüm tecrübenin gelecek kuşaklara aktarımının ta kendisidir.

Dalı, budağı olmayan bir ağaç, yaprağı olmayan bir yonca, yaşam süresi boyunca ne kazanmıştır ki sonbaharında da toprağına ne katabilsin. Yaprağı olmayan ve güneşten aldığı ışık ile beslenemeyen bir ağacı, sayısız renkte süsler ile donatsanız da öz yurduna zerre kadar katkısı olamayacaktır. Bu sebeple artık sormak lazım; hiç sonbaharı düşünmeden kazandığınız ve üst üste birikim yaptığınız, evleriniz, lüks araçlarınız, 6 bilemedin 7 sıfırlı ve önüne 1 koyunca, cadde de sokakta size önem katan ibanlarınız, oturmaktan çok hoşlandığınız ve bırakmak bilmediğiniz koltuklarınız, bu topraklara, bu hamura, bu öz yurda ne katabilecek ki?

Toprağına katacak zerre kadar fikri, vicdanı, ideali olmayan bir bireyin, organik yaşantısının sonlarında yani sonbaharında dökebilecek hiçbir yaprağı ve hamuruna katabileceği hiçbir zenginliği olmayacaktır.

Bu durum ve bu tutum maalesef gazelsiz sonbaharların habercisi olacaktır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *