GÜMÜŞHANE’NİN ORTAK VİZYONU

Sevgili İsmail Taştan’ın feryadını okuyunca içim acıdı.

Sevgili Baro Başkanı 2014 yılının insan hakları ihlalleri açısından değerlendiğinde Gümüşhane’nin çok daha iyi bir görüntü çizmediğini söylemiş.

Sonra da tarafsız bir tesbit yaptığını ifade edercesine “Biz kimsenin tarafı değiliz, kimseye karşı değiliz!” diye de eklemiş.

Sevgili İsmail çok yerinde bir çıkışta bulunmuş. Keşke bütün sivil toplum örgütleri böyle bir çıkışta bulunarak Gümüşhane’nin ortak vizyonuna katkıda bulunsalar.

Ama gel gör ki siyasetin etkisi her alana nüfuz etmiş durumda!

Gümüşhane’nin ortak menfaatleri söz konusunda manevra kabiliyetini kaybetmiş sivil toplum örgütleriyle Gümüşhane yeni bir yıla daha girmektedir.

Hep yazdığım bir husustur:

Gümüşhane’nin her alanda belirginleştirilmiş ortak bir vizyonu yoktur!

En temel meselelerde bile bakıyorsunuz ki siyasetin gölgesinde çatlak sesler çıkabiliyor.

Gümüşhane’nin menfaatleri hepimizi parça parça bölen siyasetin sığ zemininde eriyip kaybolmamalı. Siyasetler üzeri bir bakış açısının temini, öncelikle akıl bilim ve nesnellik ölçülerinde hayata dökülmüş özgür düşünceyle mümkündür.

Bunu yıllarca yazdık, ama birilerinin kafasına hâlâ daha çakabilmiş değiliz.

Bu açıdan Kelkit’in durumuna çok üzülüyorum. Ünal’ın Kelkit’i geleceğe taşıyacak bir siyasetçi olmadığını adım gibi biliyorum. Kelkit’in de içinde bulunduğu bir bütünleşik kalkınma planının acilen eyleme dönüşecek bir şekilde hazırlanması elzemdir. Bunun içinde her alandan etkin insanların bir araya gelerek kalkınma stratejilerini tartışması, bildirilen sunarak geleceğe ışık tutmaları kaçınılmazdır.

Kültürden tarıma, hayvancılıktan turizme kadar böyle bir vizyon belirleme çabası artık Gümüşhane’nin gündemine girmelidir.

Ne yazık ki  Gümüşhane’de  milli ve yerel  kültüre malzeme teşkil etmek, müşterek değerleri çoğaltmak ve pekiştirmek felsefesi üzerine kurulduğu çok açık olan bir eğitim, kültür ve basın hayatı gözlenmemektedir.

Bu acı tablonun yansımasını Gümüşhaneliler olarak derinden derine çeken ve yaşayan insanlarız. Bizi birbirimize bağlayan kültürel değerlerimizi bulup ortaya çıkarmak noktasında çok aciz bir durumdayız.

Gümüşhane kültürü inanınız ki bir elin parmaklarını geçmeyecek  kadar sayıları az olan insanlara çok şey borçludur. Gümüşhane’nin güz yüzüne çıkartılmış kültürel değerleri hep bu insanlar sayesinde içimizde yer edinebilmiş ve hep bu insanlar sayesinde bizlerin ortak bir kabul alanımız olmuştur.Bir Sabri Özcan San’ı (rahmet ve minnet duygularımla anıyorum), yetiştirmek öyle sanıldığı kadar kolay değildir. O’nun Gümüşhane kültürüne kazandırdıklarıyla kifayet edecek bir küçük il olma tercihini kullanacaksak, biz Gümüşhane olarak hiçbir alanda başarı sağlayamayız. (Sağlayamadığımız da ortadadır.)

Sevgili İsmail Akçay gibi bir takım rakamsal değerler verecek değilim ama şunu özellikle ifade etmek isterim:

Kültür bizleri birbirimize bağlayan ön önemli araçtır. Kültür’ün altına indiğiniz zaman sevgiyi bulunsunuz! Sevgi ki bizlerin hareket alanımızı genişleten ortak bir kolektif güçtür. Bir toplumda yaşayan insanların birbirlerini sevme yetenekleri  hep kültürel bir dinamizmle  olasıdır. Kültürel hazları bulup yaşayamayan insanlar hep başka başka istenmedik yolların yolcuları olurlar. Gümüşhane kültürü dediğimizde, eğer ki bizler, birbirimize sarılıp sarmalanamıyorsak, kültürümüzden ve geçmişimizden getirdiğimiz özellikli heyecanları yeterince yaşayamıyoruz demektir.
Yani bir yıla daha hazırlanıyoruz.

Tam bir kültürel VE siyasi sessizlik içinde yılları kovaladık.

Oltan Bey’den sonra siyaset Gümüşhane’de gücünü kaybetmiştir.

Yeni bir Oltan Bey gelene kadar beklemek durumunda kalmamalıyız.

Kendini yetkili sayan birileri bu lüzumu hissederek anlamlı bir gayretle harekete geçmeliler.

Bu çağrımız umarım gerekli ve hak ettiği karşılığı bulur.
YORUM EKLE