Huskalı Deli Esma destanı (27)

Kaymakam Vekili Şenol, Üsteğmen Ali askerlerin önünde hükümet konağından kasaba içine giden caddeye döndüler. Üsteğmen Ali, durakladı. Onunla birlikte askerler de durdu.

-İkiye ayrılın, beşiniz bir tarafta, diğer beşiniz de aranızda iki metre aralık olacak şekilde diğer tarafta yürüyeceksiniz. Düzeninizi hiç bozmayacak, aranıza hiç kimse girmeyecek. Çok tedbirli olun. Benden emir almadan herhangi bir davranışta bulunmayacaksınız.

-Emredersiniz.

Kaymakam Vekili Şenol ile Üsteğmen Ali de iki metre aralıkla askerlerin önünde yürüyorlardı. Çarşı içerisinde ilerledikçe toplanan kalabalığın homurdanmalarını daha iyi duyuyorlardı. 

-Asalım.

-Sopayla öldürelim.

-Hepimiz elimize bir taş alalım, önümüzden geçerken taşa tutalım.

-Linç edelim.

-İbreti aleme örnek olsun.

-Asker bize bir şey yapamaz.

-Yapamaz.

-Asker bizim askerimiz.

-Bizim askerimiz.

-Gedikçioğlu Behzat eşkıyasına ölüm.

-Ölüm.

-Benim çok canımı yaktı.

-Benim de benim de.

-Bizim köyü yaktı yıktı.

-İki komşumuzu öldürdü.

-Silveliler affetmez.

-Etmez.

-Ölecek Gedikçioğlu Behzat.

-Ölecek.

Homurdanmalar sürerken Kaymakam Vekili Şenol ile Üsteğmen Ali askerlerle birlikte kalabalığın bulunduğu alana geldiler. Kalabalık yolu açtı.

-İdam.

-Asalım.

-Asacağız.

-Öldüreceğiz.

Şenol Bey, duruma bakılırsa kasabalıların bir taşkınlık yapabileceklerini sezdi:

-Arkadaşlar…

-Gedikçioğlu Behzat’a ölüm.

-Arkadaşlar… Beni dinleyin… Tepkinizi anlıyorum… Gedikçioğlu Behzat yaptığının cezasını zaten çekecek. Sizler çok şeyler yaşamış, olgun insanlarsınız. Sizler eşkıyayı öldürürseniz ondan ne farkınız kalır?

-Öldüreceğiz.

-Bizler kanun değiliz. Suç işleyenin cezasını kanunlar verir. Gedikçioğlu Behzat da işlediği suçlardan dolayı en ağır cezaya çarptırılacaktır. Sizlerden dileğim, tepkinizi gösterin ama sakın ola ki bir müdahale yapmaya kalkışmayın. Haklı iken haksız duruma düşmeyin. 

-Onu bize verin.

-Bize verin.

-Cezasını verelim.

-Asalım.

-Benim kardeşimi öldürdü.

-Benim oğlumu öldürdü.

-Asacağız.

Kaymakam Vekili Şenol, halkın büyük tepkisi karşısında ne yapacağını bilemiyordu. Bu kalabalığı mutlaka yatıştırmak gerekiyor. Üsteğmen Ali ile göz göze geldi. Kaşları çatıldı. Vatandaşa karşı sert tedbir almak istemiyordu. 

-Bakın, tekrar söylüyorum. Sonuna kadar haklısınız. Silve köyünde öldürdüğü iki vatandaşımız bizim de canımız ciğerimizdi. Yakıp yıkılan evler sadece sizin değil bizim de evimiz barkımızdı. O acımadan cana kıydı diye bizler de cana kıyamayız, yoksa ondan farkımız kalmaz. Yakalayan askerlerimiz yorgun geliyor. Yakalayan Huskalı Deli Esma ile arkadaşları yorgun geliyor. Vali Bey, Jandarma Alay Komutanı ile kaymakamlık odasında. Onlar da kirpik üstüne vurmadılar. 

Deli Hadi geldi tam Kaymakam Vekili Şenol beyin önünde durdu. Gözlerini kalabalığa dikti, göz gezdirdi. Değneği tuttuğu kolunu yana açtı.

-Ey Allah’ın deli kulları… Ey Allah’ın akılsız kulları… Siz deli misiniz? Devlete karşı gelinir mi? Bu devlet bizim değil mi? Bu askerler bizim değil mi? Nasıl olur da devlete karşı gelirsiniz? Siz deli misiniz? Bekleyin, gelsinler. Eşkıyanın yüzüne tükürün, tükürüğe boğun onu. Ama siz siz olun ona saldırmayın. Ben Deli Hadi olarak sizlere nasihat ediyorum, sakın ola ki eşkıyaya saldırırsınız. Benim gibi bir delinin söyleyecekleri bu kadar.

-Helal sana Deli Hadi.

-Onu yeni mi anladın?

-Yeni anladım. 

-Güya siz akıllı ben deliyim öyle mi? Ben deliyim ama sizler zır delisiniz. 

Genç bir çocuk koşarak geldi:

-Geliyorlar. 

Huskalı Deli Esma ile Yüzbaşı Eşref en önde atın sırtında çarşının girişinde durdular. Huskalı Deli Esma’nın bindiği Sütbeyaz, önce eşindi daha sonra kişneyerek şaha kalktı. Yavaş yavaş kalabalığın içerisine doğru ilerlemeye başladılar. Kalabalık yana açılıp yol verdi. Gedikçioğlu Behzat’ı görenler yüzüne tükürüyordu. Yaralı olan Behzat, yüzünü kapatacak durumda değildi. Atların üzerindeki kızlar, Huskalı Deli Esma gibi yüzlerini bere ile kapatmış, sadece gözleri görünüyordu. Kalabalık tükürmekten yorulmuyordu. Birbirlerini ezercesine Gedikçioğlu Behzat’ın yüzüne tükürüyordu.

-Eşkıyaya ölüm.

-Asalım.

-Keselim.

-Öldürelim.

Kalabalık gittikçe hırçınlaşıyor, askerler engel olamıyordu. Huskalı Deli Esma, atının dizginlerini çekti, Sütbeyaz’ı şaha kaldırdı. Kalabalık sustu. Bıçakla keser gibi tepkileri de durdu.

-Benim adım Huskalı Esma… Bana Huskalı Deli Esma derler. Duyanınız, tanıyanınız vardır. Bugüne kadar çok eşkıya ve eşkıya başı ile karşılaştım. Yakalamak için yaraladıklarım olmuştur ama hiçbirini öldürmedim. Öldürme fırsatım vardı. Öldürsem de bana niye öldürdün diye hesap da sormazdı. Çünkü öldürdüğüm bir eşkıyaydı. Öldürmedim. Yakaladıklarımızı hep devletimize teslim etti. 

Kalabalık bu kez “Esma, Esma, Huskalı Deli Esma” diye tempo tuttu. 

-Sağ olun. Şimdi, yolumuzdan çekilin. Çok uzak yoldan geldik. Hepimiz çok yorgunuz. Bizler sizlerin huzuru için, bir daha canınızın yanmaması, canınıza, malınıza zarar gelmemesi için uzun yol katettik. Sizlerden isteğimiz, yolumuzu açmanız. Yolumuzu açın ki şu eşkıya bozuntusunu devletimize teslim edelim.

-Asılsın.

-Yağlı ilmik geçirilsin.

-Asılsın.

-Ona adalet sizin adınıza karar verecek. Ne suçu varsa onun cezasını çekecek. Şimdi yol verin.

Kalabalık yavaş yavaş kenara çekilmeye başladı. Kısa bir süre sonra yolu açtılar. Yüzbaşı Eşref attan indi. Bindiği atı Çeşminaz’a teslim etti. Huskalı Deli Esma ile amazon kızlar da kenara çekildi. Eşkıya Gedikçioğlu Behzat bindiği eşeğin üzerinde askerlerle birlikte kemer köprüye doğru hareket ettiler. Esma, gidenlerin köprüyü geçmesini bekledi. Atından inmeden o da amazon kızlarla birlikte köprüye doğru hareket etti. Toplanan kalabalık ise arkalarında durmadan hep bir ağızdan “Esma, Esma” diye bağırıyordu. Toprak ve taşlı ana caddeyi geçtikten sonra Hükümet Konağının önüne geldiler. 

Gedikçioğlu Behzat askerlerin yardımıyla eşekten elleri çözülerek indirildi. İki askerin kolunda konağın altındaki Jandarma Karakoluna götürüldü. Az sonra Vali Hakan, Albay İsmet ile birlikte konağın ahşap merdivenlerinde göründü. Yanlarında Zermutlu Salih Bey de vardı. Huskalı Esma ve arkadaşları ile bekleyen kalabalığa baktılar.

-Kıymetli dostlar, artık eşkıya diye bir derdimiz kalmadı. Son eşkıya da yakalandı, adalete teslim edildi. Sizler de uykusuzsunuzdur. Şimdi doğru evlerinize, köylerinize rahatça dönün ve tatlı tatlı uyuyun. Bizler, Esma ve arkadaşları ile bir toplantı yapacağız. Sizler dağılabilirsiniz.

Kalabalık sessiz bir şekilde dağıldı.

(Devamı var)

YORUM EKLE