KONUŞALIM

“Konuş ki, içini görebileyim” Eflatun

İnsanoğlu kapalı bir kutu. Konuştuğu zaman görebiliyoruz ancak içini, duygularını, fikirlerini. Konuştuğu zaman görünüyor iç dünyası insanoğlunun. Gerçek kimliği görebilmek ve o insanı tanıyabilmek için konuşmak gerekir. Ama dolu konuşmak.

Aslında biziz konuşmayan toplumların müsebbipleri. Doğumla birlikte şartlanmışız ve şartlandırmışız insanoğlunu. Daha beşikteyken basmışız hakareti ve “sus” diyerek vermişiz ağzına yalancı meme emziği. Ayaklanmış ve başlamış konuşmaya ancak yine bizler devredeyiz. “Sus” demişiz, konuşma demişiz. İlkokula başlamış öğretmeni “sus” demiş, ortaokul, lise “sus ha sus” ve nihayetinde asker olmuş ama bu sefer komutanları “sus” demiş. Bu kadar sus ihtarından sonra nasıl konuşacağını unutmuş insanoğlu.
Hâlbuki ilkokuldan başlayan bu süreçte biz büyükler veya büyük geçinenler “sus” yerine “konuş” demiş olsaydık bugün onlar susan değil, konuşan, konuştuğunu dolduran, anlayan ve anladığıyla amel eden bireyler olurdu. Ve bugün toplum olarak okuyan, okuduğunu anlayan, analiz eden ve en önemlisi kendi evladına “sus” demeyen, onları dinleyenler olabilirdik.

Biz onları sustururken aslında konuşmalarını yargıladık. Fikirlerini küçümsedik. Onların çekingen, zavallı ve ne acı gerçektir ki mazlum olmalarını sağladık. Onları bugün maalesef acınası hale getirdik. Öğretmen olduk ancak çoğu zaman bunu bile idrak edemedik.

Yıllar evvelinde bir köy okulunda öğretmendim. Müfettiş sınıfımı teftiş ederken tek tek tüm çocuklarla tanışmak istedi. Öğrencilerim çok kısa ve sade kendilerini tanıtıyor ve yerlerine oturuyordu. Sıra bir öğrencime geldiğinde o ayağa kalkmış önce ailesinden, anne babasının tanışmasından falan epey detaylı bir tanıtıma girişince ben sessizce “oğlum kısa kes” demeye fırsat kalmadan müfettişin hışmına uğramıştım. Ve o müfettiş bana ve öğrencilerime çok güzel bir ders vermişti. Ve o çocuğu bıkmadan, usanmadan 10 dakika gülerek ve tasdik ederek dinlemişti.

O dersten sonra ben hiçbir zaman öğrencilerimi susturmadım bilakis konuşmaları için zemin hazırladım. Ancak boş konuşmamaları için de bol bol kitap okumalarını da ihmal etmeden. Ve sen ey genç kardeşim, değerli hemşerim. Korkma, bırak eleştirsinler seni. Yeter ki sen dolu dolu konuşmaya bak. Konuştukça çözülecek problemler, aydınlanacak karanlıklar. İnsanlar konuşa, konuşa anlayacaklar birbirlerini. İnsanlar konuşmadığı için masum yavrular ölüyor ne idüğü belli olmayan savaşlarda. Konuşmadıkları için boşanıyorlar insanlar. Konuşmadığı için isyan ediyor çocuk annesine, babasına. Konuşmadıkları için çocuklarımız içine kapanıyorlar. Yanlış yollara meylediyorlar.

Konuş kardeşim konuş. Konuştukça açılacak düşünce ufukların. Konuştukça belirginleşecek vizyonun. Konuştukça pekişecek, yapabileceğine olan inancın. Konuş sözlerin en güzeliyle. En anlamlı, en etkili cümleler kur. Diline kondurduğun en güzel lisanla konuş hem de. Beden dilinle konuş, sağlığının sadakası güler yüzünü eksik etme insanlardan. Ve nihayetinde anlamlı, etkili ve cesaretli konuşmaların miras kalsın senden sonrakilere.

Bu toplum ne çekiyorsa konuşmayanlardan ve maalesef konuşunca da yalan, gıybet ve iftira edenlerden çekiyor.  Konuş, susma ne olur. Konuş hep konuş ama öz konuş, güzel konuş, doğru konuş ve sadece doğruyu konuş.

TAZİYE: Ve gün kapkara olarak doğdu sinelerimize. Türkiye yasta bugün. Bugün acı bir gün olarak tarihe nakşederken şehit olan 205 canımızı, yüreğimizi veriyoruz kara toprağa. Manisa Soma’da bir linyit madeninde meydana gelen patlama sonrası çıkan yangında bilanço gitgide ağırlaşıyor. Başbakanlık 3 günlük ulusal yas ilan edildiğini duyurdu. Bugün tüm yurtta ve dış temsilciliklerimizde bayraklar yarıya indirilecek. Ulusal yas nedeniyle resmi tören dışındaki 19 Mayıs kutlamaları da iptal edildi. Rabbim maden faciasında ölen kardeşlerimizi şehit makamıyla kabul eder inşallah. Rabbim ülkemize böylesi acılar bir daha yaşatmasın. Bu acı bizi birbirimize kaynaştırsın. 
YORUM EKLE