Ara
Gümüşhane
Parçalı bulutlu
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7326 %0.04
50,3508 %0.15
5.910,54 % 0,01

ZEKANIN GÜCÜNÜ ANLATABİLMEK

YAYINLAMA:

Mustafa Kemal,yabancı devlet başkanlarından bir tanesini cumhurbaşkanlığı köşkünde ağırlarken hizmet eden hizmetçi, yanlışlıkla önlerine koyacağı kahveyi dökmüş. Atatürk, yabancı devlet adamının pis pis sırıttığını görünce;- Şu millete herşeyi öğrettim, hizmetçi olmayı öğretemedim, demiştir. Günlük yaşamda zeki insanların farklılığı hemen göze çarpar. Olayları hızlı algılayıp, zihinlerinde çok çabuk yorumlayarak en kurnaz biçimde sonuca ulaşırlar. Entellektüel çıtaları yüksek olan bu insanların filozofik tarafı da burasıdır.

Yazımızın çatısını da  onların fıkraları ve hazır cevapları oluşturacaktır. Şahsen ben, bu fıkra ve ünlü sözleri derslerimde eğitici olarak çok sık kullanırım. Çünkü, popüler kişiliklerin ağzından çıkan bu sözlerin mutlaka bir mesajı olduğuna inanırım. Yahya Kemal’in bir  nüktesiyle başlayalım.” Üstat, Ankara’nın en çok neyini seversiniz? O’da şöyle cevap verir:-İstanbul’a dönüşünü der.” Şairin buradaki cevabının iletisi, İstanbul’a olan sevgisidir. O, Ankara’yı başkent olarak biraz bürokratik ve soğuk bulurmuş. Zaten İstanbul sevgisi de ancak bu kadar nüktedan ve ince anlatılabilirdi.

Herhangi bir olay karşısında, o olayı en anlamlı ifadeyle neticelendirecek bir yanıt bulmak; yolda yürürken iki bilinmeyenli bir denklemi çözmek kadar zekâ ürünü gerektirir. Tıpkı döneminin en ünlü kalp doktoru Michael De Bakey’ in tamirciye verdiği cevapta olduğu gibi. M. De Bakey’ın arabası bozulmuş ve tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve doktora dönerek; ‘Size bir şey soracağım, neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyonları kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?’ Bunun üzerine Dr. Bakey tamircinin kulağına eğilerek şöyle demiş; ‘Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!’

Benzer içerik de bir başka mesaj veren sözle devam edelim. Cennet mekan Sultan Fatih’e sormuşlar? İstanbul’u niçin fethettin?- Önce o benim gönlümü fethetti, ben de onu fethettim. İşte iki farklı İstanbul sevgisi ve iki farklı şehir sevgisi ifadesi.

Fıkralar çoğu zaman politik mesajlar da içerirler. Bu politik dilide ancak zeki dinleyiciler anlar. Sokrat’ı ölüme mahkum etmişler. Eşi demiş ki;-Haksız yere katledileceksin. Sokrat’ın cevabı, çok politik ve akıllıca olmuş:-Ne yani hatun, bir de haklı yere mi katledeceklerdi? Adaletin olmadığı yerin anlatımı, bu kadar güzel bir cevapla olabilirdi. Zalimlere ince bir eleştiri.

Yine , olayları çok yönlü düşünüp, karşınızdaki insanın düşüncelerini  dikkate alarak hakarete ve şiddete başvurmadan, iğneleyici sözler üretmek bilişsel bir yetenek gerektirir. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof  Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa; ‘Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem’ der. Bu sözün üzerine Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde; ‘Ben çekilirim.’ der.

Fıkraların bir diğer önemli yanı da, tarihsel kişiliklere ve onların sözlerine verdiği önemdir. Sevdiğimiz tarihî kişiliklerin kıssalarını ve onlardan çıkardığımız dersleri en iyi onların cevapları anlatır. Napolyon İspanya seferini kazanır. Yenik İspanya kralı konuşur. ”Siz ancak para ve mal için savaşırsınız. Biz namus ve şeref için savaşırız. ”Napolyon, şu cevabı verir: Evet, insanın neyi eksikse onun için savaşır.

Bazı insanlar da doğuştan hazırcevaptır. Olayları hızlı algılayıp, zihninde çok çabuk yorumlayarak en kurnaz biçimde sonuca giderler. Fuzuli ile Ruhi beraberce yürürlerken bir köpek görürler. Ruhi köpeği göstererek; ‘Bu köpekte ne kadar fuzuli’ der. Fuzuli hemen cevabı yapıştırır: Çünki içinde Ruhi var.Tarihin meşhur isimlerinden derlediğimiz hazır cevap ve fıkralarla zekanın gücünü anlatmaya çalıştık. Fıkra dolu ve sevecen bir yaşamınız olması dileğiyle. Selam ve sevgiler.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *