ÖĞRETMENLER GÜNÜ HER GÜN

Beşikten mezara kadar ilim kayıp hazinedir. Ya bulanı, ya arayanı ol.

Öğretmenlerimiz: sizlerin olmadığı gün karanlıktır. Her gününüz size layık olsun.

Sizin olmadığınız günlerde sınıflar boş, hapisaneler doldu, meydanlar narecilere kaldı.

“Geçmişi değiştirmeye gücümüz yetmez. Ama gelecek henüz elimizin altındadır. Geleceğin çiçekleri bu günün tohumları içindedir.”

Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.[1]

Eğitim, hayatımızın her alanında zaruretli olduğundan, ister istemez varlığımızın şekillenmesinde bizleri eğiten öğretmenlerimizin değeri büyüktür. İnanan inanmayan herkes için bu, kâinatın kural koyucusunun emridir. İnsanoğlunun başıboş bırakılmadığını, verilen cüzi irade sayesinde sorumluluklarının olduğunu bize bildiren Kuran-ı Kerim’in en çok değindiği konu ise yine eğitimdir.

Her alanda insanın eğitilmesi gerektiğini yaşadıkça anlar ve ihtiyaç duyarız. Fertlerin ve toplumların maddî, manevî her alanda ilerleyip yükselmelerini sağlayan etkenlerin en önemlisi hiç şüphesiz eğitim ve öğretimdir. Öğrenmek, hayat boyu süren bir süreç olması nedeniyle, insanlar için son derece önemlidir.

Öğreten bilgilendirilen Öğretmenlerimiz eğitim yoluyla öğrenciyi terbiye ve disipline eder bir hamur misâli yoğrulup şekillendirilir. Yüce dinimiz İslam, okuyup öğrenmeye ve  faydalı bilgileri başkalarına öğretmeye büyük önem vermiş; kendileri için gerekli olan bilgileri edinmeyi kadın erkek bütün Müslümanlara farz kılmıştır.

İlim sahibi olmayı en büyük rütbe kabul etmiş, bu sebeple tüm zorluklarına rağmen ısrarla ilim öğrenmeyi tavsiye etmiştir. İslâm dininin bu konuya önem verdiğinin en güzel örneği;  Hz. peygambere ilk nâzil olan âyetlerde,“Oku! İnsana bilmediklerini ve  kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir[2] Bu ilâhî hitabın ilk muhatabı olan Peygamberimiz de (s.a.v.), “Beni Rabbim terbiye etti (eğitti), ne güzel terbiye etti”[3] buyurarak eğitimin kutsal boyutunu ortaya koymuş, kendisinin de bir ilâhî terbiyeden geçtiğini belirtmiş ve ashâbının eğitimine çok büyük bir titizlik göstermiştir. O, İnsanların ıslahı için, eğitim metotlarının en mükemmelini de uygulamış ve şöyle buyurmuştur.

Allah beni bir muallim (öğretmen) olarak göndermiş bulunuyor”[4]

Kerim kitabımızda Allah: Allah'tan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar. [5] Bir başka ayette ise "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?[6] buyurmaktadır. Hadislerde" Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir. Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse."[7]. ilim talebi için yola çıkanları Allah yolunda olduklarını ve dünyada yapmış oldukları bu eğitim ve öğretim sebebiyle Cenneti hak edeceklerine dair müjdeler: "İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır. Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse.” "Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır."[8]  "Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. ..ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır."[9] Onun içindir ki, ilim ve marifetin olmadığı yerde akıl âtıl, mantık aldatıcı, kararlar da isabetsizdir.

Bir şair, her çeşit ilmi öğrenmenin ve öğretmenin gerekliliğini şöyle ifade eder.

Ulûmun cümlesin kesbe harîs ol, Sakın bir ilimle kalma keselden.

Kamu ezhâra konmağıyla arı, İki cevher verir şem’u aselden,

Birisi bir nurdur veriri ziyayı, Halâs eyler bir nice ilelden.

Yani: Bütün ilimleri öğren, tembellik gösterip biriyle yetinme. Arı, bütün çiçeklere konup bal toplar ve iki cevher verir; biri mum olup ışık saçar, biri de nice dertlere deva olan baldır.

Bu mısralarda ifade edildiği üzere  Öğretmenlerimiz; arının her çiçekten bal topladığı gibi her türlü ilimden faydalanmışlar, ilim ve medeniyetin ilerlemesinde büyük katkılar sağlamışlardır. Bizleri yetiştiren öğretmenlerimizi saygıyla yad ediyoruz. Kendilerini çok sevdiğimizi ve onları asla unutmayacağımızı dile getiriyoruz.

Günümüz mübarek ola, hayırlı insanlarla yol bula…

[1] ruffını

[2] Alak,3,4,5

[3] Câmi-us Sağîr, 1/14

[4] İbn Mace, Mukaddime,229

[5] Fatır 28

[6] Zümer  9

[7] Tirmizî, IV, 67-68

[8] Müslim, Zikir,39

[9] Tirmizî, Zühd 14

YORUM EKLE