PKK'NIN CEMAAT'TEN ALIP VEREMEDİĞİ NE?

“Barış sürecinin” PKK tarafındaki en yetkili iki ağzı: Biri Abdullah ÖCALAN, diğeri Murat KARAYILAN.

Bu iki şahsında bu süreçte “cemaat” ile ilgili çarpıcı açıklamaları oldu.

Aşağıda bu açıklamaları yazacağım. Okuyunca kendi kendinize şu üç soruyu soracaksınız:

-Terörist başlarının kendini eğitime adamış bir cemaati hedef almasının sebebi ne?

-Bu şahıslar neden askerden, Mit’ten, başbakandan, MHP’den değil de cemaatten korkuyor?

-Kendilerine en büyük düşman olarak görüyor?

Apo’nun basına sızan İmralı tutanaklarında cemaat ve Hocaefendi hakkında Fethullah Gülen ABD’de yaşıyor. 120 devlette okul açmış, para nereden. Florida kontrgerillanın eski merkezidir, Türkeş ve Latin Amerika’daki kontrgerilla, orada yetiştirildi. Yeni merkez ise Utah’tadır..” şeklinde açıklamaları oldu.

Bu açıklamadan yaklaşık bir ay sonra PKK’nın iki numaralı elebaşı Murat Karayılan bu defa  Gülen cemaatinin  şehirlerde devleti yöneten komitelerinin olduğunu ve Oslo görüşmelerini de yine Gülen Cemaati’nin sızdırdığını iddia etti. Ellerinde Gülen cemaatine yönelik belgelerin bulunduğunu söyleyen Karayılan,“Belgelerde her ilde devleti yöneten komiteleri var. Perspektif veren… Toplantı tutanakları var. Bir ilde her şeyi tartışıyorlar. ‘Filan derneği hukuka havale edelim’ diyorlar. Herkese ilişkin karar veriyorlar.” dedi. Oslo görüşmelerini de Gülen cemaatinin sızdırdığını iddia eden Karayılan,“Farklı görüşmeleri bir araya getirmişler, daha çok da Hakan’ı (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) zor durumda bırakacak bölümler. Kanaatim bu sızdırmayı cemaat yaptı.” Demiştir.

İnsan ister istemez şu soruyu soruveriyor kendi kendine.

Teröristlerin cemaatten verip alamadığı, daha doğrusu alıp veremediği ne?

Kendisi ile savaşan TSK, mücadele eden MİT değil de; cemaat neden bunlara göre daha tehlikeli?

Zira teröristler çok iyi biliyor ki, terörizmin mayası ve tarlası CEHALET’tir.

Cehaletle savaşan ve Kürt çocuklarını bu bataklıktan kurtaran CEMAAT’tir.

Cemaat, Kürt çocuklarını alıp; okuttu. Bu çocuklar vali, kaymakam, hakim, savcı, avukat oldular…

Vatanlarına hizmet etmekteler… Hain olmadılar.

Sadece PKK değil bu ülkede tüm terörist gruplar, ruhları kirletilen çocukların, delikanlıların sırtına kene gibi yapıştılar, kanlarını emdiler… Cahil bırakılan anne, babaları aldattılar…

Cemaat bu duruma son verdi… Son 30 yılda Türkiye’nin kanını temizledi. Diyaliz etti Türkiye’nin kanını…Kirli yapıları, pis kanı  bünyeye zarar vermeden; sabırla, yavaş yavaş temizledi…

Temiz kanın içerisinde mikropların(terörün) yaşamasının mümkün olmadığı anlaşılınca; bu mikroplar “BARIŞ” diye tutturdu…

Barışacağız muhakkak… Ama önce sizler kanına girdiğiniz 30 yıldır canına, malına, ırzına tenezzül ettiğiniz Kürtlerle barışın…Bizden yana sorun yok. Sorun orada…

Bizde Ergenekonla barışırız ve karşılıklı olarak her iki tarafın mikrobunu bünyeden atarız…

Bu “barış”ı ben HAPŞIRMAYA benzetiyorum.

Türkiye hastalığın son evresinde hapşıracak ve son mikropları da bünyeden atacaktır. Ama malumunuz hapşırınca mikrop başka zayıf bünyelere gider, yerleşir. O bünyeyi hasta eder. Varsın Irak ve Suriye düşünsün. Zira mikroplar oraya geçti bile…

Hadi geçmiş olsun…

YORUM EKLE