RAMAZAN ÜZERİNE HASBİHAL

Ve geldi on bir ayın sultanı, ayların en şereflisi, en özeli ve en güzeli. Beklenen geldi nihayet. Ve beklediğimize de değdi şükürler olsun. Maneviyatın gitgide kaybolduğu, içki, uyuşturucu ve tüm kötülüklerin esir aldığı toplum hayatımıza şekil verecek olan hoş geldin ve sefalar getirdin. Bir ay da olsa hanelerimize bereket, yaşantımıza fren, maneviyatımıza zirve, susayan gönüllerimize Kevser misali hoş geldin. Bu geliş bir sultan gibi, bir ferman suretinde, ılgıt ılgıt rahmetlerin hasretle yanan sinelere kavuşacağı muhabbet hoş ve sefa ile geldin.

Rabbimizin “Eğer sen olmasaydın ben âlemleri yaratmazdım” dediği yaratılanların en şereflisi Efendimiz’e ayların en şereflisi verilmişti. Dünyada ve güzel ülkemizde kardeşliğimizi yeniden tesis edelim diye, küskünler barışsın diye, zalimin zulmü altında inim inim inleyen Müslüman kardeşlerimiz bir yudum nefes ve huzur alsın diye, yetimlerin başları okşanarak yüzlerinde tebessüm gülleri açsın diye, yardıma muhtaç kardeşlerimize yardım edilip meleklerin dahi duasını alalım diye, selamımız salâvatımız olsun diye ve kurtuluşumuz beratımız olsun diye hoş ve sefalar getirdin.

Sultanımız Ramazan geliyor ise bizlerde bu mübarek mağfiret ve bereket ayını sultanlara yakışır eda ile karşılayıp, bu güzel ayda Rabbimizin rızası çerçevesinde, onun rahmet gölgesinde yaşantımıza, hal ve hareketlerimize, akrabalık ilişkilerimize, nefsimizin heva ve heveslerine göre çok ama çok dikkat etmeliyiz.

Geceler ibadete açık sabahlara kadar. Oruçlar hidayetimizi artıracak emrin sıhhate açılan kapısı, mazlumların ahını bertaraf edecek imsaklara el verme vakti ve iftar sofralarımızda ötelere uzanacak ellerimizle cümle ümmeti Muhammed’e açılacak ellerimizin son vuslatı. Çünkü çok uzakları pek yakın edecek oruçlarımız, çok ötelerde bir mazlumun gözyaşına mendil olacak ibadetlerimiz. Göndereceğimiz gıda yardımları, fitre ve sadakalarımız, İslam’ın ekonomik ve sosyal hayatı dizayn eden sistemli ibadeti zekatlarımız kardeşliğimizi yeniden tesis edecek yeniden.

Birbirimizi, akrabamızı, komşumuzu ve hatta anne ve babalarımızı dahi görmediğimizi bir tarafa bırakarak kurulacak iftar sofralarında kalabalık olmaya gayret edeceğiz bu mübarek ayda. İçkili gelmeyecek artık babalar, küfür ve hakaretler inşallah kapanarak bir daha çıkmayacak gün ışığına. Ağızlarda hurma tadı, alınlarda Ramazan’ın nuru, camilerde gül kokulu secdeler, davudi sesle idrak edilecek teravihler, salatı ve selamlar getirilecek İslam âlemi ve kardeşliğimizin yeniden inşası üzerine.

Evet, o sultan Gümüşhane şehrinin kapısından girdiğinde hemen her şey değişiverecek Rabbimizin kerem ve inayetiyle. Kararan kalplerimizin zifiri karanlıkları ışığa uzatacak ellerini, O’nun mübarek esma-ı hüsnası dudaklarımızdan dökülüverecek tıpkı inci taneleri gibi. İçimizdeki nefis ve ihtiras putları yerle yeksan olacak biiznillah. Islah olacak kararan kalpler, yeniden hayat bulacak içimizde öldürdüklerimiz.

Âminlerimiz arş-ı semaya uzanacak Kemaliye Camii’nden, camilerimizden. Ve amel defterlerimiz sağ taraftan yazılacak bu ayda. Ve inşallah nasip olacak her ay Ramazan endamıyla bizlere. Hani Efendimizin de ferman buyurduğu gibi; “Oruç perdedir” ise inşallah oruç perde olacak tüm kötülüklere ve bizleri koruyup kollayacak mahşere kadar. İşte bu nedenledir ki değerli dostlar; “Gelin hakiki oruçlarla açalım iftarları, kapatalım tüm şer perdelerini, orucu perde eyleyelim nefislerimize hiç açılmamak üzere.”

Ey Rabbimiz! Bizi Ramazan’a ulaştırdın, affına yaklaştırdın, sofralarımıza Halil İbrahim bereketleri gönderdin, dilimize, gönlümüze iman hazinesi yükledin, muradımıza erdirdin, vuslatımıza kavuşturdun, içimizdeki yaralara şifa verdin. Şu anda ağız tadı ver güzel ülkemize, aynı bayrak altında bir beraber yaşamayı nasip eyle, şu güzel ülke üzerinde dahili ve harici düşmanlara fırsat verme. Hesaplarını başlarına tevdi eyle, ne olur. Ey Rabbimiz! Orucu tuttur bize, nefsimizi tuttur bize!