ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SORUNU

Ülkemiz zor ve sancılı günlerden geçiyor. Televizyonların ana haber bültenleri şehit haberleri ile açılıp gözyaşları ile kapanıyor.

Şehit ve patlama haber bültenlerinin içerisine serpiştirilen magazin haberleri acımıza tuz biber olsada eğlence programları maalesef aynı düzeyde devam ediyor.

Konumuz bu değil. İçimizi dağlayan kınalı kuzuların genç yaşta kara toprağın bağrına koyulduğu en önemli sorunumuz Terör.

Evlerden ocaklardan ağıtlar semaya yükseliyor.  Hangi  yöne baksak şehit haberleri ile sarsılıyor terör eylemleri ile huzursuz oluyoruz.

Son yıllarda ise terör ülkenin, en önemli sorunu haline geldi. PKK "Arap Baharı" denen, İslam ülkelerine kan ve gözyaşı getiren, ABD ve AB senaryosunu, Türkiye’ye taşımak istiyor. PKK’nın, Şemdinli, Çukurca, Foça gibi farklı yerlerde, koordineli bir şekilde saldırarak, Son Gaziantep’teki patlatılan bomba gibi eylemleri ile Kürt olmayan kamuoyunu, " VER KURTUL" ve "BÖL KURTUL" çaresizliğine sürüklemek istiyor.

Ayrıca ABD ve AB ülkeleri, bölgedeki çıkarları için, PKK terör örgütüne örtülü olarak destek vermektedir. O nedenle de Türkiye, terörle ilgili mücadele de mutlaka kendi stratejilerini belirlemek zorundadır. Demokrasi ve hukuk içinde kalarak veya belli bir etnik gruba hak vererek, kesinlikle terörle mücadele olmaz.

Dış kaynaklı olan terör hadisesi, sadece silahlı bir grubun eylemleri olarak değerlendirilemez.

Terör yöntemi ile bir ülkenin içte yıpratılması, uluslararası sahada menfaatleri çatışan ülkeler tarafından teröristlerin desteklenmesi ile daha da artacaktır. Türkiye’de de böyle olmuştur.

Yakın geçmişte, AB sürecinde “Birliğe girme vaadi” ile siyasi taleplere dönüşen bu hassas konu, bugün Suriye gündeminde terör eylemleri ile silahlı ve fiili bir döneme girmiştir.

Üstelik bu fiiliyat artık vur - kaç yöntemini de değiştirmiş ve girilen bölgede kalma hatta bayrak dikerek varlığını resmileştirme gayretindedir.

Her gün haber bültenlerinde bahsi geçen şehir merkezlerinde ölü ele geçen örgüt üyelerinin sayılarındaki artış bunun göstergesidir. Türkiye uzun zamandır yaşamadığı kadar ağır bir terör gündemi ile sarsılmaktadır. Bu sarsıntı enteresandır, devlet yetkililerinin “terör konusunu bir noktaya getirdik” açıklamalarının ardından daha da tırmanmıştır.
Getirilmek istenen nokta, artık yeter ne olursa olsun “bir çözüm” bulunsun dedirterek, istenilenin elde edilmesidir. Türkiye’nin Güneydoğusunun talep edildiği herkesçe malumdur.

Artık herkes, gerçekleri görmelidir. Mevcut terörle ilgili yasalar ve stratejiler yeniden belirlenmeli. Bataklık yerinde kurutulmalıdır. Kandil dahil sınır ötesi harekata tam yetki verilmeli, terörle ilgili yasalarda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Netice olarak Şehit kanları ile sulanan vatan toprakları yine şehitlerimiz ile korunmaktadır.

Bunu bilen analar evlatlarının al bayrağa sarılı tabutu başında “vatan sağ olsun” diyerek dimdik ayaktadır. Bu konunun gizlenmesi, asayişi temin etmeyecek, tam tersine terörü büyütecektir.

Türk milleti ve devleti tarihini canı, kanı pahasına vatan müdafaası ile yazmışken, bugün bazı şeylerin karşılığı öne sürülen bölücü eylemlere de direnecek güçtedir. Önemli olan bu direnci harekete geçirecek devlet iradesinin bulunmasıdır.
YORUM EKLE