YAŞARKEN DEĞER VERİN

“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”
Hz Muhammed (SAV)

Geçen hafta bu şehrin iki duayen değerini bir gün ara ile kaybettik ve toprağa verdik bildiğiniz gibi. Biri hayırsever hukukçu, bu şehrin eğitiminde değerli katkıları olan ve eşi ile adı verilen Aysın Rafet Ataç İlkokulu’nu yaptıran Rafet Ataç ve bir diğeri ömrünü eğitime vakfetmiş olan ve adına anaokulu yapılan Yıldız Eskicioğlu.

Beni bilenler çok iyi bilir ama bilmeyenler arkamızdan dedikodumuzu yapmaya, iftira atmaya, bizi lekelemeye devam ediyorlar. Kim ne dersin yapılan her türlü hain eleştirilere her ne kadar kulağımı tıkasam da elinden hiçbir şey gelmeyen, işi gücü klavye şövalyeliği olanların bu iğrenç saldırıları karşısında onları havale etmekten başka elimden bir şey gelmiyor.

Benim yazılarımı sosyal medyadan takip edenler benim yaşarken insanlara değer verdiğimi, onları taltif ettiğimi, onlara değer verdiğimi ve insana faydası olan tüm hemşerilerimi aynı derecede sevdiğimi gerek köşe yazısı ve gerekse de şiirlerimle taltif ediyorum. Bunu asla inkâr etmedim.

Aydın Doğan, Mahmut Oltan Sungurlu, Gönül Sungurlu, Sabri Varan, Fikret Çimen, Sabri Şenel, Tahsin Söğüt, Metin Akagün ve diğer yaşayan hemşerilerimi bu şehre katkıları olduğu, bu şehri çok sevdikleri için defalarca hem kitaba ve hem de gazetelere yazdım, yazmaya da devam ediyorum. Hiçbirinden yetim ve muhtaç birkaç öğrencimize burs imkânı sağlanması dışında şahsi menfaatim asla olmamıştır.    

Rahmeti rahmana kavuşan Hıfzı Kenan Çetiner, Rafet Ataç, Yıldız Eskicioğlu, Ömer Faruk Hayal ve Birol Hayal için de aynı şeyleri ifade edebilirim. Bu isimler hani dilimize pelesenk ettiğimiz ‘altın kalpli insanlar’ sözü var ya işte o sözün asıl hak edenleri. 

Yukarıda saydığımız bu isimlerin İsmail Hayal’in veya bir başkasının övgüsüne elbet ihtiyacı yok. Benim gayem şudur ki insanlarımızı yaşarken taltif edelim. Yanımızdakilere, eşimize, çoluk çocuğumuza, arkadaşlarımıza ve gerçekten bu şehrin vasıflarını genlerinde taşıyan hemşerilerimize sevdiğimizi yüzlerine ve yaşarken söyleyelim.

Öldükten sonra yaptığımız övgüleri, teşekkürleri onlar asla bilemeyecekler. O halde değerlerimizi yaşarken anmak, hak ettikleri değeri vermek, onların gerekirse isimlerini bir okula, sokağa veya herhangi bir yere vermek neden kötü olsun ki?

Asıl vefasızlık şudur ki hak eden gerçek bu şehrin isimlerini tanıyamamak, değer vermemek, bir çırpıda silip atıvermek.

Bu şehir Halit Zarbun, Orhan Yüce, Sabahattin Aytaç, Kadir Paşa Akçay, Kemal Akçay, Mustafa Canlı gibi birçok ismini unutacak kadar vefasız olabilir mi? Ki onlar hem yaşarken ve de öldükten sonra bu şehre faydaları devam ediyor.

Bugün bu şehrin yaşayan hafızası Turan Tuğlu’yu, hemen hepimizin öğretmeni Yusuf Sadık’ı, her hayırlı işte ilk başvuru adresimiz Sabri Varan’ı, şehrin gururu Prof. Dr. Kemalettin Aydın’ı, bu şehrin hemen her işinde omuzdaşı olan İsmail Akçay’ı, Trabzon’da hepimizin en büyük destekçisi Ciğerim Erol Birsen’i, şehrimizin gurur kaynağı Yüksel Yalçın’ı sevmek, onlara şiirler yazmak, onları yaşarken taltif etmek neden birilerinin zoruna gidiyor.

Kim ne derse desin, kim hangi iftira çamurunu atarsa atsın, kim hak etmediğimiz söylemlerde bulunursa bulunsun ben yaşadığım sürece bu şehre değer veren, mesaisini bu şehre harcayan, bu şehrin derdiyle dertlenen, düğününde, cenazesinde bulunan, bizimle aynı havayı teneffüs eden fikri düşüncesi, inancı, mezhebi ne olursa her hemşerimi aynı derecede seviyorum.

YORUM EKLE