Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7074 %0.01
50,2680 %0.06
5.913,60 % 0,08
BİR ŞEHİDİN ARDINDAN!

BİR ŞEHİDİN ARDINDAN!

YAYINLAMA:
Gün geçmiyor ki bir şehit haberiyle yüreklerimiz kavrulmasın.

Bu kez acının göz yaşının merkezi, Eskişehir Çifteler İlçesi.

Ateşin düştüğü yer Tufan ailesi…

Anadolu’nun eli nasırlı, ayağı çizmeli ama yüreği ter temiz, iki erkek evladını büyütmek için Afyon Emirdağ’ından yıllar önce Eskişehir Çifteler ilçesine göç eden bir hayat hikayesi var baba Celal Tufan’ın…

Geçimini çiftçilikle sağlayan eli nasırlı, gözü yaşlı Celal Baba’nın yüreğine düştü ateş…

Bu gariban baba iki evladını ne zor şartlarda yetiştirip büyüttü o ayrı bir yazı konusu…

“Bu vatan için bizde şehit olalım” diyen bir yürek yakarışı..

Dün şehidimizin cenazesine  bizzat katılarak gözlemlediğim manzara bende derin izler bıraktı.

Eskişehir halkı sel olup Çifteler mezarlığına aktı adeta…

Şehidin dayı oğlu olduğu söyleyen bir delikanlının kameralar karşısındaki feryadı göz pınarlarımızın yeşermesine sebep oldu.

Yetkilillere sitem dolu konuşmasında bu kirli savaşta daha kaç Tufanlar feda edilecek diye basın mensuplarına açıklamalarda bulunurken bir acılı haberde Siirt’ten geldi o esnada.

Hainler bu feda Sekiz Mehmetçiği menfeze yerleştirdikleri patlayıcı ile şehit etmişlerdi.

Acı üstüne acı…

Bakıyorum çevreme de hep yoksul, kimisi evli çocuk babası, kimisi sözlü ve nişanlı Anadolu’nun garip ve genç evlatları arkalarında gözü gönlü yaşlı, babalar, eşler bırakarak bir bir düşüyorlar kara toprağın bağrına.

İçindeki derin acıyla ağıt yakan, çilekeş soğan ekmek yiyerek  bu fidanları büyüten sırtıyla odun, ot taşıyan gariban Analar…

Bizler hala yıllardır “şehitler ölmez, vatan bölünmez" sözleriyle yeri göğü inletmeye devam ediyoruz. Ediyoruz da kendimizi avutuyoruz. Sonuç değişmiyor.

Ne acıdır ki bu yiğitler kahpe kurşunların hedefi olmaktan 30 yıldan fazladır kurtulamıyor.

Bu hazin tabloyu bir türlü değiştiremiyoruz.

Sanki gizli bir güç bu kirli savaşın bitmesini istemiyor.

Ülkemizin geldiği nokta derin düşüncelere sevk ediyor bizleri.

Ülkeler değişiyor, Teknoloji değişiyor, Silahlar değişiyor ancak bu ülkede terör gündemi bir türlü değişmiyor. Terör bitirilemiyor.

Bu terör belası her geçen gün can yakmaya devam ediyor..

Bitecek gibide görünmüyor…

Bizlere bu acıları yaşatanları ne yazık ki kısa sürede unutuyoruz.

Adına açılım dedikleri sahte bir olgunun ülkemizi getirdiği sonuç ortada.Acı-Gözyaşı-Gökyüzüne ulaşan ağıtlar…

Geri dönülmez bir yola girmiş gibi ülkemiz uçuruma doğru hızla ilerliyor.

Halimizi anlatan şu kıssadan hisseyi anlatmadan geçemeyeceğim.

Bir aslan bakıcısı, yavruyken alıp büyüttüğü aslanı çok sevmekte ve ona kendi çocuğu gibi bakmaktadır. Bir gün aslana et verirken aslan koluna bir pençe atar. Bir süre hastanede yatan bakıcı hastaneden çıkar, ancak çok sevip büyüttüğü aslanın bu davranışını unutamaz ve depresyona girer. Bunun üzerine bir psikologa gider. Psikolog ona, depresyondan kurtulması için aslanı affetmesi gerektiğini söyler. Psikologun telkinleriyle aslanı affeden bakıcı, kısa süre sonra iyileşir ve tekrar işine döner.
Aslanla arası düzelen ve tekrar eski günlerine dönen bakıcı mutludur. Ancak bir süre sonra aslana kendi eliyle et verirken yine saldırıya uğrar. Bunun üzerine yıkılan bakıcının kalbinde ellerindeki yaralardan daha derin bir yara açılır. Bir süre sonra vücudundaki yaralar iyileşir, ancak kalbindeki yara bir türlü geçmez. Bu kez başka bir psikologa gider. “Ben onu affetmiştim, neden bunu bana tekrar yaptı” diye sorar. Psikolog ona hayatı boyunca unutamayacağı şöyle bir tavsiyede bulunur.

“Affet, ama unutma…”

İşte sözün bittiği yer burası. Milletimize ve halkımıza yıllardır yapılan, Cumhuriyet değerlerimizi itibarsızlaştıran ülkemizin geleceğine yönelik hep fitne ve ayrılık tohumları ekenleri hep unuttuk ve hep affettik…

Bunu dün Çiftelerde al bayrağa sarılı şehit Muhammed Tufanın cenaze töreninde bir kez daha düşündüm.

Birçoğunun göz yaşını içine akıttığı ancak kucağında yavrusuyla göz yaşları sel olup akan eşinin ruh halini gördükçe ülkemizi bu hale getirenlere yazıklar olsun dedim kendi kendime…

Bu ruh haliyle başka ne denilebilir ki…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *