Ara
Gümüşhane
Parçalı az bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,3736 %0.37
45,6125 %0.64
4.282,77 % -1,05

Aday'ım, Öyleyse Varım mı?

YAYINLAMA:

Yıl, 2007, 2009, 2010, 2011, 2014, tekrar 2014, 2015, tekrar 2015, 2017 ve 2018... Ülkemizde, on yılda, on seçim ve referandum yaptık. Bunun anlamı, her yıl bir seçim ve her yıl seçim ekonomisi demektir. Bu işin başka yönü.

Ülkücü hareket bu sürecin neresinde ve ne yaptı? Biz buna bakalım. Kabaca söylersek, iktidar her adımda, bütün olumsuz tablolara rağmen, güçlenerek ilerlerken, biz, Bahçeli ile yürünen bu yolda, seçim barajının etrafında dönüp durdu. Bu durum tabandan mı kaynaklandı tavandan mı? Hiç bir siyasi hareketin başarısızlığı, ona oy veren tabana yüklenemez. Dünyada, siyaset literatüründe böyle bir şey yok. Katarı selametle menzile ulaştıracak olan lokomotiftir. Bir de katarı düzenleyen, lokomotife yol yapan kesimler var. Bunlar, teşkilarlar, teşkilatlardaki görevliler ve daha önemlisi kültür sahasında, sosyal medyada, medyada yer alan, söz, fikir ve kalem sahibi insanlardır. 

Teşkilatlarda görev alanlar,bütün partilerde, maalesef istikbal kaygısı ile hareket edebiliyorlar. Aralarında idealist kişiler olsa da onların çalışmaları daha çok "Ne olacağım?" üzerine yürüyebiliyor. Bunlar, lokomotiften aldıkları enerji kadar taban üzerinde etkin oluyorlar. Toplum üzerinde asıl etkiyi her zaman lokomotif yaratır. Lokomotifin enerjisini topluma taşıyan da yine kültür sahasında, sosyal medyada, medyada yer alan, söz, fikir ve kalem sahibi insanlardır. 

Pekiyi, ülkücülerin bu sahada durumu ne idi? Tırajı olmayan bir gazete ve reytingi düşük bir televizyon ile, medya da yok sayılır durumdaydı. İş kalıyordu sosyal medyaya. Sosyal medya hesaplarında, süreklilikle kendi sayfasında yazan, gruplar oluşturan, gruplara katkı veren, internet gazetelerinde yazan insanların emeği, lokomotifin bütün noksanlarına rağmen, on yıldır bu hareketi ayakta tutmaktadır. Bu durumda, hareketin merkezi, sosyal medyadır diyebilirz. Amatör bir heyecanla,ama işini profesyonelce yapan bu arkadaşların sayısı elli, bilemedin yüz civarındadır. Bunlardan bazılarının yorulup, bazılarının kırılıp çekildiği de oluyor, doğal olarak.

Gerek Kasım 2015 öncesinde, yani 2007, 2009, 2010, 2011, 2014, tekrar 2014, 2015, tekrar 2015 yıllarında yapılan seçim ve referandumlarda , gerekse kongre sürecinde ve partileşme sonrasında, bu arkadaşlarla birlikte, sayfalarımızda, guruplarda, internet sitelerindeki köşelerimizde bir mücadele yürüttük ve yürütüyoruz. 

Şimdi karşımıza, beklediğimiz, ancak bu kadar erken olacağına ihtimal vermediğimiz bir seçim çıktı. Hazırlanalım, adayları tespit edelim derken zamanın yarısı uçtu gitti. Kalan zaman da oruca denk geliyor, çalışmak zor. Yine iş, büyük oranda sosyal medyaya düşüyor. 

İYİ Parti hareketi, kongre sürecinden itibaren, devlerle güreşerek yürüyorken, adayların tespiti ile ilgili, bu aşamada pürüzler yaratmak hiç de insaflı bir davranış olmaz. İktidar baskısının, ne teşkilat yoklamasına ne delege ve üyelerle bir aday seçimine fırsat tanımadığını sizler de görüyorsunuz. Binlerceniz adaylık başvurusunda bulundu, Allah herkesten razı olsun. Bizim için bu, aynı zamanda bir güç gösterisi oldu. Daha yeni kurulmuş bir partinin, ülke genelinde seçime girme hakkı olan on parti içinde, ikinci sırayı alması büyük bir başarıdır. Ne var ki binlerce kişiyi, altı yüz kişilik listeye yazmanın mümkün olmadığını gördükleri halde, listede adını göremeyen bazı arkadaşların kıskançlık, burukluk, serzeniş, küskünlük, kırgınlık, biraz öfke, hafiften terk etme gibi eyilimler taşıdığını görüyoruz. Halbu ki mesele kişiler değil, zaman kırılacak zaman değil. Bu seçimde, ya ülkenin rejimini değiştirerek yüzyıl geriye götürmek isteyenler ya da yeniden demokrasi diyenler kazanacak. Demokrasi, insanca hayat demektir, uğrunda kişisel kaygılarımızdan vazgeçmeye değmez mi?

Bu arkadaşlara tavsiyem, şu sosyal medyada, canhıraş çaba gösteren arkadaşlarımıza bakasınlar. Yıllardır, aralıksız, bıkmadan, usanmadan bir mücadele veriyorlar. Bunlar içinde, pek fazla aday olanımız da yoktur. Bu, sizlerden daha az yetenekli olduğumuz için değil elbette. Aday olanlar da partiye maddi katkı sağlamışlar ve listelelerde olmayışlarının lafını bile etmiyorlar. "Aday değilim, öyleyse yokum, aday'ım, öyleyse varım." ne demek? "Aday'ım öyleyse varım." değil, "Adamım, öyleyse varım." diyeceğiz.Şurada seçime kısa bir zaman kalmış, sizler de artık sakinleşin ve hep beraber işimize bakalım. 

Bu seçim, hepimizin gayretiyle, demokrasinin demokrasiyi katletmediği, milletin gerçek seçimi olsun. Seçimin sonucu, şimdiden, Türkiye'mize ve Türk Milleti'ne hayırlı olsun.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *