Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7078 %0.01
50,2018 %0.06
5.909,06 % 0,12

Ne yoktu ki o pazar yerinde

YAYINLAMA:

Belediyenin karşısından Kemaliye camisine doğru yokuş yukarı çıkarken, sağlı sollu köylerden gelen neler neler... Minzi, deleme, tereyağı, çeşit çeşit meyveler,  köy pestilleri, yumurtalar, kuşburnular, patates, beyaz ve yeşil fasülyeler... Yerde oturmuş halde teyzeler, ve bu saydıklarımın bazıları poşetin bazıları çuvalın için de. Doğal mı sorusunu kimsenin sormadığı daha doğrusu bu soruyu bilmediği zamanlar. Tartı yok, her şey göz kararı. Her alış verişte içten ve samimi helalleşmeler. 

Tam yokuşun başından sola Kıbrıs çarşısına dönünce solda hamsi, balık satan tezgahlara eşlik eden az ötede bulgur ve prinç satanlar. Omuz omuza yürünen kalabalıkta pazar yerine doğru her tür nalburiye ürünü. Keser, kurebi ve büyükbaş hayvanların boyunlarına süsler ve keçiler için değişik ebatta kelekler... Biraz ötede tekstil ürünlerini satanlar çadırlarını çoktan kurmuşlar. Kumaşlar, entariler. Denemek yok, orda da her şey göz kararı... 

Telaşlı yürüyenlere eşlik eden el arabası sürerek harçlık çıkaran çocuklar... Deneme yanılma ile yaşlılarımıza satılan okuma gözlüğü tezgahı. Ben en çok küçücük, camlı ve çokça küçük şişecik ile dolu sandığını elde taşıyarak esans, hacı yağı satan, genelde ak sakallı dedelere imrenirdim. Yaklaştıkça burnunuza gelen o enfes koku... Çok insanlar sevmezler ama ben bayılırdım o kokuya. Denemek için sakalına süren dedelere de...

Salı pazarı Cumhuriyet caddesinde değil, Zafer meydanı ve Kıbrıs  çarşısında yaşanırdı. Bayram yerine dönerdi şehir. Köyden gelirken giyilen beyaz mintanların ilk düğmeleri genelde kapalı olur ve üzerine koyu renk ceket yelekle giyilirdi. Kasket olmazsa olmazlardan,  yana yatırılan cinsten. Kunduralar her salı boyatılırdı. Hep bir telaş ve soluklanmak için oturulan onlarca çay ocağı. Memlekette çayı bayatlayan çayocağı yoktur, çokça içilmekten.  Sürekli çiçeği burnundadır o mübareğin. Her ısmarlandığında daha da derinleşen sohbetler edilir.

Kimse ile buluşmak içşn yer mekan belirtmenize gerek yoktur. Salı günü şeherde görüşelim demek kafidir, nasılsa karşılaşırsınız... En kötü ihtimalle, köylülerimizin genelde oturduğu mekanda bulursunuz... Yapilan alışverişlerden, edilen derin sohbetlerden sonra köy minibüsünde yerler ayrılmıştır, oturacağınız yere konulan bir çanta ile. Fazla yükler minibüsün üstüne bağlanır ve her zamankinden daha sıkış şekilde köyün yolu tutulur, taki bir daha ki salıya kadar.

Selam olsun memlekete, Gümüşhane nin salı pazarına...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *