Ara
Gümüşhane
Kapalı
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
Eskişehir’in Altın Yarası: Alpagut ve Atalan’ın Mücadelesi

Eskişehir’in Altın Yarası: Alpagut ve Atalan’ın Mücadelesi

YAYINLAMA:

Ağustos ayının kavurucu sıcağı, Eskişehir’deki iki mahalle sakinlerinin tansiyonunu iyice yükseltmiş durumda.

Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan ve Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut’lu vatandaşlar, bölgelerine kurulması planlanan altın madeni nedeniyle büyük bir kaygı ve endişe içindeler. Bu endişelerini duyurabilmek için her gün eylem yaparak, seslerini Ankara’ya duyurmayı amaçlıyorlar.

Bu protestolar beni yıllar önce memleketim Gümüşhane’deki benzer tepkilere götürdü. Mastıra ve Midi köylerine kurulacak altın, gümüş ve bakır madenleri tesislerine karşı çıkan köylüler, siyanürle altın çıkarılmasına karşı büyük tepkiler gösterdiler. Ne yazık ki, yapılan eylemler bir sonuç vermedi. O dönemdeki yöneticiler halkın sesini doğru değerlendirebilseydi, bugün yaşanan olumsuzluklar belki de hiç yaşanmayacaktı.

Kendi köyüm olan Dörtkonak’a yakın mesafede kurulan maden tesislerinden sonra, çocukluğumun meyve, sebzelerini görmek mümkün olmadı.

Nerede o eski elmalar, armutlar, kayısılar…

Bölgeye iş imkanı sağlandığı savunulsa da, siyanürle kirlenen akarsular, ağaçlardaki meyveler ve bahçelerdeki sebzeler hiç eskisi gibi değil. Verim ve kalite düştü.

Aynı kaderi yaşamak istemeyen Alpagut ve Atalan Mahalle  sakinleri, ileride yaşayacakları bu olumsuzlukların farkında olduklarından, günlerdir protestolarına devam ediyorlar. Kendilerine birçok STK’da destek veriyor.

Eskişehir’de göreve başladığımdan bugüne kadar iki mahalleye çok gitmişliğim vardır. Yöre halkının yapısını, havasını, tarım arazilerinin varlığını birazcık bilirim. Coğrafi yapısı, engin dağları ve ormanlarıyla  bana hep Gümüşhane’ye hatırlatır.

Bu mahallelerin tarihine baktığımızda, Alpagut ve Atalan, yüzyıllar boyunca tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile tanınan bölgeler olmuşlardır. Osmanlı döneminde bile verimli topraklarıyla bilinen bu mahalleler, Eskişehir’in tarım zenginliğine büyük katkı sağlamıştır.

Bu nedenle, bu iki mahallede yapılması planlanan madencilik faaliyetleri, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Protesto edenlerin sesi daha gür çıkabilsin diye, "Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu" adında bir platform bile kuruldu. Her gün bu platform üyeleri bir araya gelerek yürüyüş yapıp basın açıklamalarında bulunuyorlar.

Son yaptıkları basın açıklamasında dikkatimi çeken birkaç hususu yazmak istiyorum. Platform adına yapılan açıklamada, “Ormanımızı, suyumuzu, havamızı, toprağımızı, kısaca doğamızı ve yaşamımızı savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz” diye başlayan cümlelerle dikkatleri üzerlerine çekiyorlar.

Platform üyeleri, projeye karşı çıkmalarının sebeplerini özetle şu şekilde özetliyor: “Uzatılma seçeneği de dahil 15 yıl boyunca, şimdilik 716 futbol sahası genişliğinde bir alanda 500 metre derinliğinde bir çukur açılarak, İliç’te olduğu gibi siyanürlü yığın liçi yöntemi ile altın ve gümüş madeni çıkarılacak. Proje faaliyete geçtiğinde, ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek. Su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık ve arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız toza boğulacak. Halkımız çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacak.”

Bize göre bu açıklamalar, sadece Alpagut ve Atalan’ı değil, tüm Sakarya Havzası’nı tehdit eden bir projeye dönüşme potansiyeli taşıyor.

Son olarak platform üyelerinin anlamlı bir cümlesine değinmek istiyorum: “Altın, şehrimizin altında değil, üstündedir!”

Bu söz, Eskişehir’in Çukurovası olarak bilinen Sakarya Nehri’nin hayat verdiği verimli Alpagut Vadisi ile Atalan Mahallesi’nin doğal güzelliğinin yok olmaması gerektiğini vurguluyor.

Sizce de öyle değil mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *