Ara
Gümüşhane
Açık
19°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,1901 %0.22
47,1146 %0.08
4.335,04 % 1,20
ADALET VE AHLAK

ADALET VE AHLAK

YAYINLAMA:

Adalet ve ahlak hem bireyin, hem toplumun hem de devletin temelidir.

Nasıl ki temeli sağlam bir binayı fırtına ve deprem gibi afetler yıkamazsa temeli sağlam olan bir bireyi ve bir devleti de hiçbir güç yıkamaz.

Atatürk, “Adaletle hüküm icra etmeyen bir hükümet çok fenadır,” diyor.

16. yüzyılda yaşamış olan Fransız yazarı Montaigne de şöyle diyor: “Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.”

Bu demek ki adalet ve ahlak birbirinden ayrılmayan ikiz kavramlardır.

Adalet ve ahlak bir devleti, bir toplumu ayakta tutan ortak kolonlardır. Bunlar yıkılırsa toplum da devlet de yıkılır.

Adalet ve ahlak medeniyetin, medeni olmanın da ilk şartıdır. İnsanın adil olduğu gibi devlet de daha adil ve örnek olmalıdır. Bu kavramlar, dinin de kültürün de devletin de temelidir.

Hz. Muhammed Hadislerinde şöyle buyuruyor:

“Adil bir devlet kâfir olsa da ayakta durur, Müslüman bir devlet adaletli değilse batar, yıkılır.”

“Bir saat adaletle hükmetmek, bin sene ibadet etmekten daha hayırlıdır.”

Bir gün Hz. Ali’ye sordular: “Devletin dini olur mu?” Hz. Ali şu cevabı verdi: “Evet, devletin dini vardır ve adalettir.”

Onun için Hz. Ömer: “Adalet mülkün temelidir,” diyor.

Adalet ve ahlak bizim kültürümüzün bizlere emanetidir.  

Geliniz bu konuda tarihi kayıtlarımıza bir bakalım.

FATİH’İ YARGILAYAN KADI HIZIR BEY

Geliniz adalet kavramına tarihimizden bir örnekle bakalım. Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında İstanbul’u fetheder ve Hızır Beyi kadı olarak tayin eder.

Fatih, fetihten on yıl sonra Hıristiyan ve Rum olan Mimar Atik Sinan’a kubbesi Ayasofya’dan daha yüksek bir cami yapmasını emreder. Mimar camiyi yapıp bitirir. Ama Fatih’in istediği görkemde ve büyüklükte olmaz. Mimar depreme dayanıklı olması için kubbeyi yüksek yapmaz. Fatih bu duruma çok kızar ve sinirlenir,  mimarın ellerinin kesilmesini emreder.

 Mimar, hakkını aramak için Kadı Hızır Bey’e gider.

Hızır Bey, mimarı dinler ve Fatih Sultan Mehmet’in mahkeme edilmesine karar verir.

Sultan Fatih, duruşma günü mütevazı bir durumda sıradan bir insan gibi mahkemeye gelir ve sanık mevkiine oturur.

Kadı Hızır Bey, Fatih’e ayağa kalkmasını ve mahkemeyi ayakta takip etmesini söyler. Fatih de ayağa kalkar.

Hızır Bey, mahkeme neticesinde Fatih’i suçlu, Hıristiyan mimarı mazlum bulur ve Kısas Ayetini okur. Ve Fatih’in kolunun aynı şekilde kesilmesine karar verir.

Hıristiyan mimar, bu yüce adalet sahnesinde çok etkilenir, duygulanır ve gözyaşları içinde ağlayarak şöyle der:

 “–Hakkımdan vazgeçiyor, diyet kabul ediyorum!..” der.

Fatih, Hıristiyan mimarı memnun etmek için de şahsî malından Hıristiyan mimara bir ev bağışlar.

Bunun üzerine Hıristiyan mimar:

“–Dünyada böyle bir adaletin eşi yoktur. Ben artık bu andan itibaren Müslüman’ım…” diyerek Kelime-i Şahadet getirir.

İş, bu suretle tatlıya bağlandıktan sonra Fatih, Hızır Bey’e:

“–Benden değil de Allah’tan korktuğun için seni tebrik ederim!..” der.

Kadı Hızır Bey de, oturduğu minderin altından bir topuz çıkarır:

“–Eğer verdiğim hükmü kabul etmeseydin, bununla kafana vuracaktım.” der.

Fatih de buna cevaben kaftanının altında sakladığı kılıcı gösterir ve:

“–Sen de eğer adalet üzere hükmetmeseydin, bununla kafanı uçuracaktım…” der. (1)

İşte adalet budur.

Bu olay demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin de bir göstergesidir.

Öyleyse dün olduğu gibi bugünde Türkiye adalet konusunda dünyaya örnek olabilir.

Herkese hayırlı bayramlar diliyorum.

Bekir Cebeci

(Eğitimci Araştırmacı Yazar)

e-mail: [email protected]

İstanbul, 31 Mart 2025

Kaynakça:

!) (Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *