Ara
Gümüşhane
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,2517 %0.1
46,8408 %0.21
4.318,52 % 0,50
TOPLUMUN SİNİR UÇLARIYLA OYNAMAK

TOPLUMUN SİNİR UÇLARIYLA OYNAMAK

YAYINLAMA:

Leman isimli sözde mizah gerçekte ise din düşmanı dergi, 26 Haziran 2025 tarihli yayınıyla, Hz Muhammed ve Hz Musa’yı, insanları bombalarla öldürenler olarak gösteren aşağılık ve provatör bir yayın yapmıştı. Dergi yaptığını masum bir şekilde göstermek istese de, daha önceki yayınları da incelendiğinde amacının bu olmadığı ortaya çıkmaktaydı.

Bu sözde mizah dergisinin 1990’lar ve 2000’lerde özellikle dini figürlerin hicvi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin küçük düşürülmeye çalışıldığı birçok sayısı hakkında toplatma, soruşturma, para cezası gibi işlemler yapılmış ve yine birçok sayısı “toplumun değerlerine aykırı” bulunmuştur. Bunlardan en dikkat çekeni ise, 2011’de, Bahadır Baruter imzasıyla yayınlanan “Allah yok, din yalan” sözde karikatürüdür. Bu alçakça karikatürde camide dua eden bir karakterin arkasındaki yazıda “Allah yok, din yalan” ifadeleri vardı. Ateist bireyin iç dünyasını anlattığı savunuluyordu.

Derginin bu tür alçakça sözde karikatürleri sık sık yayınlamasının altında yatan asıl neden, Türk milletinin hassas sinir uçlarıyla oynamaktı. Çünkü millet, bir arada yaşayan bireylerin ortak değer, inanç ve hassasiyetleriyle örülü güçlü bir yapıdır. Bu yapının içinde, insanların “sinir uçları” olarak adlandırabileceğimiz, hassas ve kolayca tetiklenebilen noktalar bulunur. Dinî inançlar, milli değerler, kültürel simgeler, tarihî hafıza ve toplumsal adalet beklentileri bu sinir uçları arasında en önde gelir. “Sinir ucu”, bir canlının çevresel uyaranlara karşı en hassas tepki veren noktaları olup, toplumsal bağlamda ise, bireylerin derin duygusal bağlılıkları olan değerler, semboller ve inançlar, toplumun sinir uçlarını oluşturur.

Sinir ucuyla oynamak en başta toplumsal kutuplaşmayı artırır. Bu hassas noktalar, bireylerin kimlik ve aidiyet duygusuyla yakından bağlantılıdır. Onlarla oynanması, karşıt kutuplar arasında gerilimi artırır, toplumu derin bölünmelere sürükler.

Dini, milli veya kültürel değerler üzerindeki provokatif saldırılar, sosyal huzursuzluğa, protestolara, hatta şiddet olaylarına sebep olur. Devletin kamu düzenini sağlama görevi bu tür durumlarda zorlanır. Ayrıca bu durum farklı kesimleri arasında karşılıklı güvenin azalmasına yol açar. Bu da sosyal dayanışmayı zayıflatıp, toplumsal iş birliği ortamını yok eder. 
Sinir uçlarıyla oynamanın en tehlikeli sonucu ise toplumsal barışı tehlikeye atmasıdır. Birlikte yaşama kültürü zarar görüp, nefret söylemi ve ötekileştirme artar.

Bazı toplum ve birlik düşmanı aktörler, siyasi ya da ideolojik çıkarlar için bu hassas noktaları kasten hedef alabilir. Bunların amacı dikkat çekmek ve gündem yaratmak ya da  kendi tabanlarını birarada tutmak olabileceği gibi, en tehlikelisi de karşıt görüşlü grupları provoke ederek toplumsal kutuplaşmayı artırmaktır. Leman dergisinde toplumun en hassas noktalarından olan dini değerler hedef alınarak provokasyon ve kutuplaştırma amaçlanmıştır.

Toplumların ortak değerleri arasında yer alan dini ve kutsal semboller, bireylerin inanç dünyasını oluşturan temel unsurlardır. Bu değerler aynı zamanda toplumun birlik ve beraberliğini sağlayan önemli sosyal unsurlardır. Ülkemizde bu değerlerin aşağılanması ya da hedef alınması yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, aynı zamanda toplumsal barışı tehdit eden bir eylem olarak değerlendirilir. Bu bağlamda Türk Ceza Kanunu m. 216/1 “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik” başlığı altında dini  değerler üzerinden bir toplumsal grubu diğerine karşı düşmanlığa teşvik eden söylemleri suç saymaktadır. 
Aynı şekilde TCK m. 216/3 “Dini Değerleri Aşağılama” suçunu da düzenlemiştir. Ceza miktarları ise 6 ay ve 1 yıldan başladığı için caydırıcı değildir. Eylemlerin toplumsal barışı tehdit etmeleri nedeniyle, ceza miktarlarının artması gerektiği kanaatindeyiz.

Toplumun sinir uçlarıyla oynamak, sadece bireyleri değil, toplumsal bütünlüğü de tehdit eden tehlikeli bir oyundur. Bu oyun, kazanılamayacak bir savaş olup, sonuçları uzun yıllar boyunca hissedilebilir. O yüzden, toplumun hassasiyetlerine saygı göstermek, barış ve kardeşlik temelinde birlikte yaşamayı güçlendirmek her bireyin ve kurumun sorumluluğudur. 
Saygı görmek için saygı göstermek zorunda olduğumuzu unutmadan…

04.07.2025 Av. Ali Haydar Dereli

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *