FUTBOL
Kıymetli sporsever okuyucular; sizleri saygı, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Sizlere sağlık, başarı ve mutluluklar diliyorum. Gümüşhane’de ve Türkiye’de spor yapan herkese, sporcularımıza sağlık, sakatlık sorunu vb. yaşamadıkları bir yıl ve sezon geçirmelerini temenni ediyorum.
Sporla ilgili yerel, ulusal ve uluslararası bağlamda tespit, öneri, düşünce ve fikirlerimizi kaleme dökerken kişi, kurum ve kuruluşları hedef almak gibi bir düşüncemiz asla söz konusu olamaz. Amacımız; Gümüşhane’de, Türkiye’de ve uluslararası bağlamda sporun temel ve genel sorunlarını, sorunsalları, olması gereken reel, rasyonel, somut ve sürdürülebilir ideal çözüm önerilerimizi siz okuyucularla paylaşmak. Sporu aktif yapmış, halen yapan, sporu hayat felsefesi ve yaşam tarzı olarak içselleştiren her bireyin böyle bir misyonu olduğuna inanıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında, Temmuz 2024’deki ilk yazımızda, Gümüşhane’de yerli ve milli “ Gümüşhane 100.Yıl Spor Çalış tayı“ yapılmasının çok geç kalınmış, sporda yapılacak yatırımların ve reformların kalkınma, gelişme düzeyi anlamında vizyon er bir proje olduğunu tekrar ediyoruz. Gümüşhane’nin spor tabanlı ekonomik kalkınmasında, gelişmesinde ve Türk Sporu’na ciddi katkılar vermesi anlamında çok önemli ve gerekli olduğunu iddia ediyoruz. Sporun paydaşları başta olmak üzere, sporun bileşenlerinden, ilgili, etkili, yetkili kişi, kurum ve kuruluşlardan en kısa zamanda olumlu dönütler almayı bekliyoruz. Gümüşhane’deki kamuoyunun reel ve rasyonel talebinin bu çalıştay olduğunu tekrar ve ısrar ediyoruz.
Futbol, tüm dünyada en popüler spor dalı olarak bilinmektedir. Ülkelerde sos yo-ekonomik durumu ayırt etmeksizin tüm kitlelerin takip ettiği bir spor dalı olan futbol, endüstri halini almış ciddi bir istihdam alanına sahiptir. Sporun siyasi bir yapılanma içinde olduğu kuşkusuzdur. Futbol birçok ülkede siyasi bir araç olmanın dışında, en büyük reklam, propaganda haline gelmiş bir unsurdur. Hatta dünyada çoğu ülkelerde neredeyse gündemi sadece futbol oluşturmaktadır. Neden spor denilince ilk akla gelen futbol oluyor? Bunun arkasında yatan sebep nedir? İnsanların ilgisini bu kadar çekmesinin altında ne yatıyor? Futbola yapılan yatırımlar diğer branşlara yapılırsa aynı ilgi ve endüstri oluşumu gerçekleşir mi? Bu anlamda akademik ve bilimsel araştırmalar yapılmıştır.
Dünya’da futbol, “Bacasız Sanayi” olarak ifade edilmektedir. Spor tabanlı ekonomik kalkınmada futbol, tesisleşme başta olmak üzere turizm, pazarlama, tanıtım, lojistik, medya, reklam, sporcu, hoca, antrenör istihdamı, ulusal ve uluslararası şampiyonalar, turnuvalar ve de liglerle endüstriye doğru evrimleşmiştir. Özellikle Avrupa ve Güney Amerika ülkelerinde futbol, ekonomik kalkınmanın yanında toplumun tutkusu hatta ülkenin gündemi olmuştur. Avrupa’da İspanya, İngiltere, İtalya, Almanya, Portekiz, Hollanda, Fransa gibi ülkeler, finansal gelir ve akarda şirketleşerek altyapı anlamında tesisleşerek sistemini kurmuş, hoca, antrenör, sporcu yetiştirmede pedagojik temelli akademik bilgiyi merkeze alarak, bilimsel bilgiyi kullanarak futbolda başarılı olmuşlardır. UEFA ve FİFA organizasyonlarına ambargo koymalarını ibret ve hayretle izliyoruz. Yine Güney Amerika ülkelerinin Brezilya, Arjantin, Meksika başta olmak üzere futbolun tutku, gündem ve en önemli ihracat sektörü olduğu Dünya kamuoyunun takdiridir.
Türkiye’de futbol uzun yıllardır geniş kitleler tarafından birinci derecede ilgi konusudur. Futbol hem Türkiye’de hem de Dünya’da büyük çoğunlukla arka sokaktan ve kırsaldan gelen çocukların egemenliği alanındadır. Bu egemenlik hem oyuncu olarak sahada hem de hoca ve antrenör olarak kulübede devam etmektedir. Türkiye’de futbolun bu kadar sevilmesine rağmen gerilemesinin objektif göstergelerinden birincisi Dünya sıralamasındaki sürekli gerileyen konumudur. İkincisi Türkiye birinci liginde oynayan yabancı sayısıdır. Ayrıca ligde Türk statüsünde oynayan oyuncuların bir çoğunun Avrupa’da yaşayan Türklerin üçüncü kuşak çocukları olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Türkiye adına yakın gelecek için de umutlu olmak için sebep yoktur. Çünkü özlü bir deyişle dile getirilmiş olan, “aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemenin” ne anlama geldiği herkesin malumudur. Bu sonucu doğuran çok sayıda neden vardır. Ancak bunların hepsinin kök nedeni “bilimden ve akademiden uzak” durmaktır. Bu uzaklığın da iki nedeni vardır. Birincisi konuyla ilgilenenlerin bilime yabancı olmaları ve dolayısıyla yabancı olanı düşman sayma anlayışı vardır. İkincisi de buna bağlı olarak her sorunun hızlı, kolay ve ucuz çözümünün olduğu inancı, anlık ve kısa vadeli başarılardır.. Oysa gerçekte bu çözüm, daha sonra ortaya çıkacak daha büyük bir sorunun asıl nedenini oluşturur.
Yatırımın en yüksek geri dönüşünün olduğu alan, alt yapıdan futbolcu yetiştirmektir. Alt yapıdan futbolcu yetiştirmek için bilimsel yöntemleri anlayacak ve kullanacak hocalara imkân ve en az beş yıl zaman vermek gerekir. Basit gibi gözüken bu çözüm kendi içinde çok sayıda imkânsızlık içerir. Bunlar arasında ilk akla gelenler bilimsel yöntemi anlayacak yönetici, uygulayacak hoca, beş yıl bekleyecek sabır ve bütün bu süre içinde gerekli finansmandır.
Türkiye’de sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kulüp dışındaki tüm kulüpler fiilen iflas etmiş durumdadır ve yoğun bakımdaki hastanın suni solunumla yaşatılması gibi hayatta tutulmaktadır. İflas etmiş kulüplerin başında büyük kulüpler gelmektedir ve bunlar arasındaki rekabet kimin daha çok batık olduğu yönündedir. Kulüplerin mali sorunlarını çözmek için devlet, belediye ve kamu kurumlarının açık veya örtük olarak bütçelerinden aktarılan kaynaklar sorunu çözmemekte, tam tersine bu kaynaklar borcun ve hesapsız harcamaların artmasına neden olmaktadır.
Türkiye’de futbolun gelişme sağlaması için seçeneklerden bazıları şunlardır: Yöneticileri kendi dönemlerinde yaptıkları harcamalardan sorumlu tutmak. Kulüpleri, futbol aklının belirleyici olduğu kurumsal yapıda şirketleştirmek ve şirket tarafından yönetilmelerini sağlamak. Uzun vadede kişisel ve mesleki gelişime açık vizyon er antrenörleri, hocaları, gençleri yurt dışındaki üst düzey spor bilimleri fakültelerine göndermek ve döndüklerinde akademisyen hoca ve antrenör olarak çalışma imkanı vermek. Kısa ve orta vadede yurt dışından birkaç yıllık anlaşmalarla getirilen akademisyenlerin, pilot seçilen spor bilimleri fakültelerinde ders vermelerini sağlamak. Altyapı hocalarının lisanslarını yenilemek için her üç yılda bir, sonunda ciddi bir sınavla biten, iki haftalık teknik ve pedagojik güncelleme eğitimi almalarını zorunlu kılmak. Bu etkinliklerin bütçesinin bir bölümünün TFF bütçesinden karşılamak. Belediyelerin ve yerel yönetimlerin, ligde oynayacak bir takımı finanse etmek yerine, spor alanları yapmaları ve sporun bilimsel esaslara dayanarak geniş kitlelere yayılmasına yardımcı olmaları konusunda teşvik etmek. Tüm kulüpleri altyapılarında tüm yetkiyi eski futbolcularına vermekten vazgeçirmek ve spor biliminin sunduklarını anlayacak ve bundan yararlanacak eğitimci ve yarışmacı profesyonellerle çalışmalarını özendirmek. Altyapı, gençlerin sadece teknik becerilerini geliştirmelerine imkân sağlayan bir yer olmayıp aynı zamanda çocukları ve gençleri ruhsal, sosyal, bilişsel, zihinsel, karakter gelişimi açısından geliştirecek bir yerdir. Bu nedenle, Hollanda kulüpleri ve benzer ülkelerin altyapı modellerini, Barselona’nın La Mesa’sını (Genç Oyuncu Akademisi) örnek alacak uygulamaları başlatmak. Altınordu benzeri uygulamaları desteklemek.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gençlerinin futbola ilgisini Dünya sıralamasındaki rekabete yansıtması ve uluslararası turnuvalarda düzenli olarak yer alması için atılacak ilk ve önemli adım alt yapıdan oyuncu yetiştirmektir. Bu sağlandığı takdirde mali yapının düzelmesi daha kolay gerçekleşecek ve kulüpler sağlıklı mali yapıları nedeniyle devlete, belediyelere, kamu kurumlarına yük olmaktan kurtulacaktır. Bunun için en büyük ümidimiz kulüplerin alt yapıya yatırım yapması ve bu konuya bilimsel perspektiften bakacak kişileri iş başına getirmekten başka çarelerinin kalmamış olmasıdır.
Türkiye’de futbolda tesisleşmede Anadolu’daki kırsal dezavantajlı bölgelere ve illere daha fazla yatırım anlamında öncelik verilmeli. Futbol federasyonu ve kurulları başta olmak üzere, her kategorideki futbol kulüp yönetimleri, üst futbol aklının olduğu profesyonellerden oluşturulmalıdır. Tüm futbol kulüpleri, yasal zeminde sürdürülebilir kalıcı finansal akarı sağlayacak şekilde kulüp adına şirketleşmelidir. Böylelikle futbol devlete, belediyelere, kamu kurumlarına yük, işadamlarına, şirketlere, önemlisi de futbol aklı ve ahlakı olmayan kişilere bağlı ve bağımlı olmaktan kurtulacaktır.
Gümüşhane’ de futbolda sözün bittiği yerdeyiz. Son on yılda her geçen yıl düzenli ve hızlı bir gerileme en sonunda da futbolun temeli ve tabanı olarak bilinen amatör kümedeyiz. Futboldaki çok hızlı gerilemenin birçok sebebi vardır. Futbolun paydaşlarının ve bileşenlerinin bütüncül olarak ele alınması ve irdelenerek masaya yatırılması gerekiyor. Kurumları ve kişileri ele alarak tespit ve eleştiri yapmak haksızlık olur diye düşünüyoruz. Bugüne kadar futbola emek veren, katkı sunan tüm ilgili, etkili, yetkili kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz. İyi niyetli ve gayretli hizmet ettiklerini kabul ediyoruz. Gümüşhane’de futbolun temel ve genel sorunları, Türk Futbolundaki sorunların yerel ölçekli boyutudur. Ancak Gümüşhane’de futbolun yerelde farklı olarak, biraz daha fazla hissedilir anlamda siyasallaşması ve kulüplerin futbol aklının olmadığı kişiler ve yönetimler tarafından idare edilmeleri kamuoyunun takdiridir.
Gümüşhane’de futboldaki şu anki çöküş ve kriz dönemi, fırsata çevrilmelidir. Türk Futbolunun kurtuluş ve kalkınma reçetesi yerelde devreye sokulmalıdır. “Her kaos ve krizden yeni bir sistem ve lider çıkar.” özdeyişinde ifade edildiği üzere, her ayki yazımızda ısrarla tekrar ettiğimiz “ 100. Yıl Gümüşhane Spor Çalış tayı” bir an önce yapılmalı ve futbolun tüm paydaşları ve bileşenleri tarafından bir asırlık futbol aklı ve vizyonu bilimsel metin haline getirilerek kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Gümüşhane’de yaşayan herkesin, sporun tüm paydaşlarının, bileşenlerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında ilk yeni mottosu “ SPOR KENTİ GÜMÜŞHANE 2029 ” olmalıdır.
Gelecek ayda ki yazımızda buluşmak temennisiyle HOŞÇAKALIN….. AĞUSTOS 2025