Kibrin Gölgesinde Kaybolanlar
Toplumda ne yazık ki giderek artan bir kibir dalgası var. İnsanlar, sahip oldukları makam, mevki ya da bilgiyle birlikte, sanki dünyayı kendi etraflarında döndürüyormuş gibi davranmaya başladılar. Oysa gerçek büyüklük; başkalarını küçümsemekte değil, onlara değer verebilmekte gizlidir.
Egosunun esiri olmuş bir insan, çevresindekileri aşağılamayı bir üstünlük göstergesi sanır. Oysa küçümsemek, zayıflığın maskesidir. Kendini yere göğe sığdıramayan, her fırsatta “ben” diyen, başkalarının başarılarını görmezden gelen kişi, aslında iç dünyasında büyük bir eksiklik taşır. Çünkü mütevazı insan, kendi ışığını parlatmak için başkasının ışığını söndürmeye kalkmaz.
Ne yazık ki bazıları, makamla insanlığı karıştırır. Koltuklar değişir, unvanlar silinir ama karakter kalır. İnsan, bilgisiyle değil, davranışıyla ölçülür. Ne kadar okumuş olursa olsun; eğer mütevazılığı yoksa, hatır gönül bilmezse, büyüğünü küçüğünü tanımıyorsa, o insan insanlık sınavında çoktan sınıfta kalmıştır.
Gerçek başarı, başkasını ezerek değil, elinden tutarak yükselmektir. Gerçek zarafet, gösterişte değil, gönül inceliğindedir. Ve unutulmamalıdır ki kibir, en sessiz zehirdir; sahibini yavaş yavaş yalnızlığa mahkûm eder.
Sözün kısası,
Dünyanın merkezine kendini koyanlar, bir gün anlarlar ki dünya kimsenin etrafında dönmüyor, Makam da geçer, güç de biter,parada biter, geriye sadece insanlık kalır.
Saygılarımla
Ülker Sadık