Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5359 %0.07
49,6539 %0.06
5.778,15 % 0,44
YARIN GEÇ OLMADAN GEL BARIŞALIM

YARIN GEÇ OLMADAN GEL BARIŞALIM

YAYINLAMA:

Sebebi ne idi unuttum gitti,
Yarın geç olmadan gel barışalım. 
Kör nefsimi heyhat uyuttum gitti.
Yarın geç olmadan gel barışalım. 
İsmail HAYAL 

 

Yazıma bu şehirde yaşanan bir anekdot ile başlamak istiyorum. 

 

Gümüşhane’nin köylerinin birinde yaklaşık yirmi seneyi bulan iki kardeş arasında bir küslük varmış. Küçük kardeş omzuna vurmuş baltasını ormana giderken önüne dev gibi bir ayı çıkmasın mı? Hemen durmuş ve geriye dönmüş. Birkaç adım atmış bakmış ki küs olduğu ağabeyi arkasından geliyor. Şaşırmış ve ne yapacağını düşünürken arkasından gelen ağabeyi açmış kollarını bütün samimiyetiyle bağırmış;

 

“Gel ola gel. Gardaşımı bırahup ayudan yana mı olacım?”

 

Toplumumuzda oldukça yaygın olan küsme davranışı bazen maruz kaldığımız, bazen de bizzat başvurduğumuz bir iletişim biçimidir aslında. Kişilerarası iletişimden bahsediyorsak; “iletişim iki tarafın da aktif olduğu bir süreçtir”. Yani iletişim kişiye değil, kişiyle yapılır. Bu durumda küsmek, tek taraflı bir iletişimdir ve iletişimden ziyade kopukluğa sebep olan, işlevsellikten uzak bir davranış biçimidir. 

 

Bildiğiniz üzere 33 yıllık yol arkadaşım biricik eşim çocuklarımın anası Ayşe Hanımı 14 Kasım 2025 tarihinde Emirler’in bağrına yolcu ettim. Gümüşhane Kemaliye Camii’nde Cuma namazına rast gelmesi ve aynı zamanda bu şehrin yetiştirdiği değerlerden Adil Kara’nın da vefatı nedeniyle mahşeri bir kalabalıkla eşime son vazifemi yaptım.

 

Bu şehirde yaşadığım 21 sene içinde beni tanıyanlar bilir ki her cenazeye mazeretsiz olarak katılmaya gayret eden bir kardeşinizim. Hatta küs olduklarımın cenazelerine bizzat katılmaya gayret ederim ki sebepsiz olan o küslükleri ortadan kaldıralım. 

 

Vakti zamanında aynı gazetede yazdığımız bir yazar kardeşimle 2009 senesinde annemin vefatı nedeniyle ondan gelen;

 

“Kardeş anne deyince akan sular durur. Acını paylaşıyor ve sabırlar diliyorum” bir e-maille gereksiz olan küslüğü ortadan kaldırmıştık.

 

Kemaliye Camii musalla taşı arkasında taziyeleri kabul ederken yine aramızın açık olduğu biri eniştem diğeri sevdiğim bir müteahhitle sarılıverdik. 

 

Üyesi olduğumuz bir kooperatif toplantısında milletin içinde bana yüklenen ve hakaret eden bir ağabeyimizle aramız biraz limoni idi. O abimiz önce eşini ve 37 gün sonrada kendisi vefat etti. Eşinin vefatında Köse’ye cenazeye gitsem de cesaret edip orada ona sarılamadım ve helallik alamadım. Dönünce barışırız desem de hep erteledim. Eşimi kaybettiğim gün o da rahmet-i Rahman’a kavuştu. Eşimin ve onun cenazesi yan yana musalla taşına uzandı. Yetmedi Emirler’de mezarları yan yana. Şimdi eşimin mezarını her ziyaretimde onunda üzerine kuran okuyor ve duamı yaparak af diliyorum.  

 

Bu şehre geldiğimde ilk tanıştığımız, birlikte yemek yediğimiz, çay içtiğimiz canciğer olduğumuzu sandığımız bir arkadaşımızı her ne kadar yine çok basit bir sebeple tarafıma attığı mesajda;

 

“Sana hakkımı helal etmiyorum. Ne cenazene, ne cenazeme” ifadesinin ağırlığı altında olmuş olacak ki eşimin cenazesine katılmadığı gibi bir küçücük mesajı da çok görmüş olmasını asla affedemem. 

 

Diğer yandan ve en çok da tamamen kişisel nefsi yüzünden ve hala neden küs olduğumuzu bilemediğim, evine gittiğim, evime gelen yine canciğer sandığım, beş vakte beş vakit katarak namazını kılan bir mesai arkadaşımın en acılı günümde beni yalnız bırakmasına havsalam asla almıyor. Çalıştığımız işyerinin whatsap grubunda Cuma mesajı yayınlarken eşime yapacağı bir küçücük taziye cümlesini aradı gözlerim. 

 

Hani ölüm mesajını en net veren bir vaizdi. Hani Peygamber Efendimiz (ASM)'in buyurduğu gibi;

 

“Müslümanlar birbirleriyle en fazla üç gün üç gece dargın durabilirler. Daha fazla dargın durmaları” yasaktı. 

 

Gidenlerin geri gelmediği bu üç günlük dünyada neden hala küslük tutarız ki? Haklı olayım olmayayım hiç önemli değil. Acım henüz taze iken küs olduğum kim varsa ona sarılmaya ve sebepsiz küslüğü sonlandırmaya hazırım. Yeter ki bir adım atın bana ben size koşarak gelirim. 

 

NOT: İsimlerini kâğıtlara yazamayacağım uzaktan ve yakından cenazemize gelen, telefon eden, mesaj atan, sosyal medya üzerinden taziyelerini bildiren herkese teşekkür eder, en kalbi hürmetlerimi sunarım. İyi ki varsınız.  

 

İsmail HAYAL (0530 607 29 29) 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 hafta önce
Başınız sağolsun İsmail Bey, Allah rahmet eylesin.
BEĞENME
0
CEVAPLA