HAYAT DEMEK, MÜCADELE VE MÜSADEME DEMEKTİR
Hayatın bize sunduğu en yalın ama en sarsıcı gerçek şudur: Yaşamak hiçbir zaman düz bir çizgi değildir. Ne sürekli bir sevinçtir ne de baştan sona bir hüzün… Ne yalnızca kazanmakla anlam kazanır ne de sadece kayıplarla açıklanabilir. Hayat; yürüdükçe karşımıza çıkan engelleri aşma çabası olan mücadele ve kaçınılmaz çarpışmalarla bizi sınayan müsademe ile şekillenen bir yolculuktur.
Bu iki güçlü kavram, insanın kaderiyle, çevresiyle, hayatın şartlarıyla ve en önemlisi kendisiyle kurduğu ilişkiyi tek cümlede özetler. Çünkü mücadele ile büyürüz; müsademe ile pişeriz. Her ikisi de insanın omurgasını sağlamlaştıran, ruhunu olgunlaştıran ve yürüyüşüne anlam katan iki temel unsurdur.
Mücadele, insanın hem iç dünyasına hem de dış dünyaya karşı gösterdiği direncin adıdır.
Bazen bir hastalıkla boğuşmaktır, bazen bir evladın geleceği için çırpınmak…
Bazen bir şehri kalkındırma davası, bazen de sadece sabah uyanıp yeni güne başlama gücüdür.
Korkularla yüzleşmek, karar verip bedel ödemek, düşüp yeniden kalkmak…
Mücadele; insanın duruşunu, iradesini ve karakterini inşa eder. Kişiye, kendi içinde saklı duran o derin gücü öğretir.
Müsademe ise hayatın kaçınılmaz darbeleriyle yüzleşmektir.
Bir kayıp, bir yoksunluk, bir yanılgı, bir ani sarsıntı…
İnsan bazen sadece mücadele etmekle yetinemez; doğrudan hayatın sert yüzüyle çarpışmanın merkezine düşer. İşte o anlarda ruhun derinlikleri sınanır, akıl berraklaşır, insan özüyle tanışır.
Müsademe, her şeyi yerli yerine oturtan bir öğretmendir; hem yakar hem yapar, hem sarsar hem olgunlaştırır.
Bu iki büyük hakikat bir araya geldiğinde, insanın yaşama sevinci güçlenir. Çünkü kişi, zorlukların hayatın düşmanı değil, bizzat hayatın kendisi olduğunu fark eder. Mücadele nefesi diri tutar; müsademe ruhu cilalar. Her engele rağmen yürümek, insana hem cesaret hem bilgelik katar. İnsan, hayata dişini gösterebildiği ölçüde hayata tutunur; hayata sabredebildiği ölçüde hayatta derinleşir.
Hayat; kolaylığın değil emeğin, sükûnetin değil direncin, kaçışın değil yüzleşmenin adıdır.
Ve bu hakikati kavrayan kişi bilir ki:
Her mücadele bir ilerleyiştir; her müsademe yeni bir doğuştur.
İnsanı diri tutan, ayakta tutan ve geleceğe taşıyan tam da budur.
Yusuf SADIK, Eğitimci, Yazar, Gazeteci, Emekli Millî Eğitim Müdürü