Ara
Gümüşhane
Açık
0°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7031 %0.23
50,1678 %0.06
5.902,25 % 0,77

ACI GERÇEK

YAYINLAMA:
Baylar!!! Gücünüzün kaynağının farkında mısınız?

Farkındalık korumanın ilk adımıdır. O zaman gelin ilk adıma hep birlikte bakalım.

Evet anneler günü yaklaşıyor. Kutlamalar! Kutlamalar!

Her gün anneler günüdür. Ancak bir gerçek var ki oda acı gerçek.

Günümüzde gelinen süreçte hepimizin bildiği gibi kadına karşı yapılan haksızlıklar ve şiddet olayları had safhada. Çıkarılan kanunlar, Yapılan çalıştaylar, kurulan komisyonlar alınan tedbirler görülen o ki değiştirmiyor durumu. Haksızlıklar derken; hala itilen, baskı uygulanan, onuru kırılan, sokakta sürüklenen evine kapatılan kadınlarımız.

Gün geçmesin ki televizyonlardan gazetelerden haber başlıklarında öldürülen, suçlanan, tacize uğrayan, kaçırılan şiddete maruz kalan kadın haberleri yer almaya. Her ne şekilde şiddet görürse görsün kadının yaşadığı bu şiddet onun zihinsel, cinsel, fiziksel, duygusal sağlık sorunları yaşamasına neden olmaktadır.

Sağlıklı olmayan kadın sağlıklı nesiller yetiştiremez.

Tarihimizden konuya baktığımızda Osmanlı İmparatorluğundan itibaren “Osmanlı Kadını”, “Anadolu Kadını” “Toprak Ana” gibi tanımlar boşuna verilmedi. Acısını içinde yaşayan, göz yaşını içine döken, dışından güçlü kararlı gözüken, her şeye rağmen dimdik ayakta duran işte bu “Türk Kadını”.

Her zaman tarlada, bağda, bahçede, evde, şehirde, fabrikada kısaca iş olan her yerde var olan kadın. En önemlisi evlat doğuran büyüten “Ana” dır.
 
Maalesef öyle bir haldeyiz ki kadın reklam aracı, kadın teşhir aracı, kadın ticaret amaçlı olarak görülen obje. Ne yazık ki bundan ekmek yiyenler arsız bir şekilde karşımızda yazılı ve görsel basını da kullanarak kadınlar başımızın tacı, analarımız bacılarımız diyebiliyorlar. Ahkam kesmekle olmuyor. Bu konu enine boyuna ele alınarak kadının ülkede layık olduğu muamele verilmelidir. Nasıl mı? Önümüzde seçimler var. Parlemantoya kaç kadın giriyor? Sivil Toplum Kuruluşlarında kaç kadın yönetici? Kaç tane vali? Kaymakam? Okul Müdürü? Spor Kulüp Başkanı?, Kamu Kurum Müdürü? Genel Müdür? Bakan? Toplu açılış törenlerinde, kutlamalarda, Spor müsabakalarında, kadınlar nerde?? Aslında kadınlar toplumun yarısını oluşturmasına rağmen, karar organı olamıyor.

Kadın olsun erkek olsun, her insan Allah’ın kuludur. O, hangi kulunu üstün tutuyor, daha çok seviyorsa ve hangi kulundan razı ise üstünlük ancak onundur. İlahi kitabımız olan Kur’ ana baktığımızda, üstünlük ölçüsü olarak, karşımıza cinsiyetin değil takvanın çıktığını görüyoruz. Evet, Allah katında üstünlüğün ölçüsü takvadır. Nedir takva? En kısa ifadesiyle Allahtan korkmak, günahlardan sakınmak, Onun razı olmadığı hareket, tavır, hal ve sözlerden uzak durmak. Onun rızasına ermeyi en büyük maksat bilip, bunu kaybetmekten son derece korkmak. İşte, kim böyle yaparsa üstün insan, faziletli insan o dur. Bu noktada cinsiyete itibar edilmemiştir.

Övgüyü, sevgiyi, saygıyı hak eden kadınlarımıza buradan sesleniyorum. Söz bizde diyorum artık. Zekamızı, aklımızı enerjimizi daha fazla kullanma zamanı. İş Kadını, Yönetici, hukukçu, uzman, politikacı, gazeteci her meslekte var isek demek ki daha güçlü daha bilinçli bir şekilde ön saflarda olmalıyız. Köklü ve son derece zengin bir kültürel mirasa sahip Türk kadını, dînî, ahlakî ve kültürel değerleri ile hayatını bu ölçüler doğrultusunda yönlendirmesini bilir.

1923 yılında İzmir’ de yaptığı konuşmada “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir”  diyen Atatürk, her toplumun iki cinsten oluştuğunu, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinilmesini o toplumu yarı yarıya zayıflattığını vurgulamıştır. Öyle ki kurtuluş savaşında eşini cepheye gönderen kadın, geride çocuğunu baktı evini geçindirdi bununla da kalmayıp cephane ve silah taşıdı.

Geçmişini gururla anlatabildiğimiz kadınlarımızın bugün uğradıkları saldırıların hiçbirini hak etmiyorlar.

Anneler günümüzü kutlamadan önce bir düşünelim. Acı olan bu gerçekten kurtulabilecek miyiz? O zaman anneler günümüz anlamlı olacaktır..
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *