Sorun kendinize:
-Bir yılda depremle yıkılan Van'ı, Erciş'i ayağa kaldırmayı başaracak ikinci bir isim olarak aklınıza kim geliyor?
Yiğidi ne kadar öldürürsek öldürelim, teslim edilmesi gereken bir hakkı olduğu muhakkak.
Depremin olduğu günün gece yarısı Van'a, Erciş'e ulaşacak ve deprem yıkıntıları arasında dolaşacaksınız. Ve orada:
-Yaraları sarın diyeceksiniz.
Bir yıl süreyle her an gündeminizde olacak.
Ekipleri harekete geçireceksiniz.
Türkiye'yi harekete geçireceksiniz.
Yürekleri harekete geçireceksiniz.
Kaynakları harekete geçireceksiniz.
Bütün bunlar aşk olmazsa yapılmaz.
Gece gündüz Van ile yatıp kalkan bir insan olmazsa bunu yapamazsınız.
Ama siz Başbakansınız ve gece gündüz birlikte yatıp kalkacağınız koca bir memleket var.
Oralarda da olacaksınız.
İstanbul'da, Sarıyer'den yani İstanbul Boğazı'nın kıyısından Haliç'e su taşıyan tüneli açarken gözlerindeki sevinci görmek var.
Aşk değilse ne?
Kilometrelerce tünel kazıp, Haliç'e can taşıyorsunuz. Bu aşk değilse ne?
Kartal-Kadıköy metrosunu açarken...
Kağıthane-Bomonti-Dolmabahçe tünellerini açarken...
Karadeniz'den Marmara'ya ikinci Boğaz'ı açma hedefini seslendirirken...
Diyorum ki:
-Türkiye, deli gibi çalışan, ömrünü memlekete vakfetmiş bu adamı tepe tepe kullanmalı.
Bütün kalbimle inanıyorum ki, şu "Kürt sorunu" denen şeyi, aşkla çözmek istiyor. Bir tek gencin, çocuğun ölmesini istemiyor. Tek kendine kalsa, tek kendi kadrolarıyla çözülecek olsa, kendini feda eder ve çözer. Ama gel gör ki, şeytana ortaklık edenler var ve onlara laf anlatamıyor.
İşte söylüyorum:
Kürtler adına siyaset yapanlar Kürtler'i, Tayyip Erdoğan'ın onda biri, yüzde biri kadar seviyor olsalar, şimdiye çoktan çözülmüş olurdu bu sorun.
Kürtler üzerinden rant devşirmek üzere yola çıkmış olanlar ya da Şeytan'ın davulunu çalanlarla, aşk oyunu oynanmıyor.
Bizde böyle adamlar, dünyayı terk ettikten sonra anlaşılır.
Özal'ın arkasından böyle yürüdük millet olarak.
Menderes için böyle ağladık.
Erbakan'ı böyle anladık.
İyi ki içimizden böyle insanlar çıkarabilecek bir veludiyet lütfedilmiş.
Tayyip Erdoğan'ın aşkını anlamak da o zamanlara kalmasın dilerim.
tebrik ediyorum kardeşim çok güzel bir yazı