HANS İLE HASAN ve MODA İLLETİ

"Savaş, ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir"
Aliya İzzetbegoviç

Hani atalarımızın “üzüm üzüme baka baka kararır” sözü var ya ne kadar da haklı yere dediklerini maalesef bugün anlayabiliyorum. Malumunuz medeniyetin soyunmak olarak algılandığı sözüm ona yüzde doksan küsurunun Müslüman dendiği bir ülkede yaşıyoruz. Özellikle büyük şehirlerde dışarıdan gelen bir şahsın burası bir İslam beldesi demesinin mümkünatı yok zannımca. 

Hani Hans ile Hasan’ın meşhur hikayesi gibi bizim Müslümanlığımız. Hikayeyi hatırlayalım. Hans ile Hasan Almanya’da kuzu ciğer sarması iki arkadaştır. Yedikleri içtikleri bir gidiyor. Hasan ile Hans’ın arasında şu konuşma geçmiş;

“Yav ben seni kardeşimden öte seviyorum. Senin Müslüman olmanı istiyorum…”  

“Yok arkadaş. Siz günde beş vakit namaz kılıyorsunuz, ben kılamam…”

“Yahu düşündüğün şeye bak, ben de kılmıyorum ki zaten…!” 

“Siz malınızın kırkta birini zekat veriyorsunuz, ben veremem…”

“Yahu sanki ben veriyorum, güldürme beni…”

“Siz Ramazanda bir ay oruç tutup aç kalıyorsunuz, ben oruç tutamam…”

“Yahu bunca yıldır beraberiz benim oruç tuttuğumu sen gördün mü…?”

“Ben kafayı çekiyorum, içkiyi bırakamam ki…”

“Yahu ben de içiyorum ya seninle, görmüyor musun…?”

Hans bu sefer Hasan’a dönmüş ve demiş ki;

“O zaman senin hesaba göre ben zaten Müslüman’ım…!”

Evet, ağlanacak vahim durumumuz bu. Sadece demekle ve kafa kağıdında İslam yazmakla (yeni hüviyette yok) Müslüman olamıyoruz. Müslümanlık dil ile ikrar etmekle bitmiyor kalp ile tasdik de etmemiz gerekir.

Son derece mazbut ve muhafazakar şehir olan Gümüşhane’mizde bile kızlarımız moda adı altında adeta bedenlerini sergiliyor. Merhum Akif’in dediği gibi;

“Çıplaklık medeniyetin işareti olsaydı hayvanlar hepimizden daha medeni sayılırdı” hakiki gerçeğine kulak asanlar bugün hayadan yoksun caddelerimizde volta atıyorlar. Üniversite bu işin müsebbibi dediğimizde kendi dostlarımız bile bizi adeta linç etmeye kalktı. Evet, üzüm üzüme baka baka karardı hesabı onları gören bizim mütedeyyin ailelerimizin kızları bile bu şehirde adeta kilot ve sutyenle dolaşmaya başladı.

Birkaç defa uyardığımızda malum kesim ‘biz özgürüz neden karışıyorsunuz’ dediğinde bende cevap olarak onlara ‘senin özgürlüğün benim özgürlüğümü engellediği yerde biter’ evladım dedim.  

Bugün maalesef onların da istediği şekilde bu duruma alıştık. Bugün metroda, otobüste öpüşen, sevişen, direk dansı yapan, kapalı ve açık fark etmiyor sigara dumanını ağzımıza üfleyen, saygısız, seviyesiz, şekli ve şemaili bozuk bir nesille imtihan ediliyoruz.

Elimizle, dilimizle düzeltmeye çalıştığımızda bizlere sus denilmesinden ziyade neredeyse kalbimizle buğz etmemize dahi tahammül edemiyorlar.

Gümüşhane Cumhuriyet Caddesinde adeta çırılçıplak gezen bir kız diğerinin kulağına dediği şu söz durumun vahameti hakkında size hiç mi bir ipucu vermiyor;

“Hiç canını sıkma, alışacaklar, alışacaklar..!”  

Şehrimizin bacasız sanayisi Gümüşhane Üniversitesi yeni eğitim öğretim yılına merhaba dediği bu dönemde üniversite rektöründen anne ve babalar olarak tek bir ricamız var. Bugün Avrupa’da birçok üniversite aşırı çıplaklığı kampus içinde ve sınıflarda bir iç yazı ile yasaklarken Gümüşhane Üniversitesi bu konuda somut bir adım atarak bu rezalete bir dur demelidir. Vesselam…

YORUM EKLE