Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7078 %0.01
50,2018 %0.06
5.909,06 % 0,12

İNSAN OL ÇOCUK

YAYINLAMA:
“Ona  kuvvetini ve beynini  en yüksek  fiyatı verene  satmasını  fakat hiçbir zaman  kalbine ve ruhuna fiyat etiketi  koymamasını öğret. Uluyan bir insan kalabalığına  kulaklarını tıkamasını öğret ona ve  eğer kendisinin haklı olduğuna  inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret.”

Abraham Lincoln’ ün oğlunun öğretmenine yazdığı mektuptan bir kesitle başlamak istedim yazıma. (Mektubun tamamını merak ederseniz: http://www.akintarih.com/ogut/abraham.htm ) Bir gün çocuğum olduğunda bilmesini isteyebileceğim tüm öğütleri sıralamış adeta. Yazının büyüsüne kapıldım gittim okurken.

Hayat, büyüdükçe öğrendiklerimizi uygulayabilmemiz için sahneler yaratan bir yer. Ama hayat tamamıyla kurgulu bir senaryo değil. Eğer replikleri ezberlerseniz İnek Şaban gibi adın ne sorusuna Hz Ebubekir cevabı verirsiniz. Bu yüzden doğaçlama yaşamaya hazır olmayı öğrenmek lazım ilk başta. Doğaçlama yaşamak için de özgüven lazım. İçi boş bir özgüvenden bahsetmiyorum. Bahsettiğim mektuptaki her şeyi öğrenmiş bir çocuğun sahip olabileceği özgüven benim bahsettiğim.

Bundan neden bahsettiğime geleyim şimdi.

Dün doğaçlama oynamam gereken bir sahnedeydim. Olaylara her zaman çok yönlü bakan biriyim. Artılarını eksilerini tartarım hep ama asla artısı çok olanı yapmam. Benimkisi hobi. Canım hangisini istiyorsa, hislerim beni neye itiyorsa onu yaparım. Annemin, okuduğunda  “İyi halt edersin, dik kafalı.” Diyeceğinden eminim. Ama yine de içten içe “Benim kızım işte.” Diyeceğinden de eminim. Çünkü ben haksızlığa tahammül etmemeyi, adil ve dürüst olmayı, risk almayı, cesaretli olmayı, her şeye rağmen kendi ayaklarımın üstünde durmayı, kimseye minnet etmemeyi ve doğaçlama yaşamayı annemden öğrendim. 60 yaşında girişimcilik projesi kazanıp iş kuran annemden.

Eğer dün o sahnede “Adın ne?” sorusuna “Hz Ebubekir” deseydim, yarın öbür gün çocuklarıma o mektuptaki öğütleri verecek yüzüm olmayacaktı.  Çocuklar kuru kuruya verdiğiniz öğütleri değil onların yaşam tarzı edinebildiğiniz kadarını öğrenir. İşte bu yüzden bugün ve bundan sonra insana saygının, adaletin olmadığı hiçbir yerde ben yokum.

Bu yazımı güzel yarınlara,  güzel çocuklara ithaf ediyorum.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *