TEBESSÜM SADAKADIR
“Kardeşine tebessüm etmen sadakadır”
Hadis-i Şerif
Peygamber Efendimiz (SAV) kendisine çok sadaka dağıtamadığından yakınan Hz. Ali'ye şöyle buyurdu:
"Tebessüm et, bu da sadakadır." Yani "Bununla mutlu ol" demek istedi.
Meşhur yarısı boş bardak hikâyesindeki gibi. Size bağlı her şey. Dilersen “şükürler olsun yarısı su dolu bardak” der mutluluk yolunu seçer, ya da “tüh yarısı boş bardak” der ümitsizliğe yelken açarsınız.
Mesire’nin üstünden veya Çamlıca’dan baktığınızda tamamını görebileceğiniz bir şehirde yaşıyoruz hepimiz. Günde bir kişiyle en az beş-altı defa karşılaşıp selamlaştığımız bir şehir Gümüşhane. Evden işe, işten eve yürürken çok esnafla, çok kişiyle karşılaşıyoruz. Dileyen karşılaştığı insanı görmezden gelir, dileyen tebessüm ederek selamını verir. Peki, sorarım sizlere. Görmezden gelen mi, selamını veren mi kazanır bu şehirde.
Çok yıllar evvelinde Apartmandaki Yabancılar adlı köşe yazımda da belirttiğim gibi aynı çatı altında yaşayan birbirinden habersiz duyarsız ve umarsız insanlar topluluğunun bir parçasıyız. Aynı binanın aynı asansöründe karşılaştığımız komşumuza tebessüm ederek bir selam verme yerine telefona bakıverme, yüzünü çevirme gibi hareketlerle gitgide uzaklaşıyoruz kendimizden, insanlığımızdan ve değerlerimizden.
Bilim adamları bile tespit etmişler bunun yolunu. Tebessüm eden insanın yüzünde kas harekelerinin sayısı ile somurtan insanların yüz kaslarının hareketleri arasındaki bağın esrarını iyi etüt etmek gerekir.
Dale Carnegie’nin “Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı” kitabında çok hoşuma giden bir bölümde olay aynen şöyle cereyan ediyordu.
Bir büyük işyerinin (holding) danışma görevlisi öylesine suratsız birisi imiş ki gelen giden herkese somurtur, fırçalar ve hakaret edermiş. Bir gün birisi danışmanın önüne gelir ve her daim somurtan, yüzü gülmeyen danışma görevlisine dönerek;
“Siz gerçekten bu işyerinin en önemli insanısınız. Bu şirkette her şey size bağlı ve siz olmasanız bu şirkette güzel adına hiçbir şey olmaz. Siz çok değerlisiniz ve özelsiniz. Bu yüzden sizi tebrik etmeme lütfen izin verin” der.
Yıllardır o danışmada duran o suratsız adam sanki sırra kadem basar ve o vatandaşı gideceği bilmem kaçıncı kattaki ofise kendisine eşlik ederek ve gülümseyerek götürür.
Peki, bu ani davranış değişikliğinin sebebi sizce ne olabilir?
Tam tahmin ettiğiniz gibi. Her şeyin sırrı bir küçücük tebessüme bağlı. Siz yeter ki işi zorlaştırarak küsme veya somurtmayı değil en küçücük sebeplerden dolayı mutlu olmayı seçecek o en önemli adımı yani tebessüm etmeyi seçiverin.
O zaman göreceksiniz ki tebessüm ettikçe insanlar daha mutlu olacaklar. Daha mutlu olan insanlar ailesinde çocuklarına ve eşine iyi davranacak. Öğretmen ise öğrencilerine güler yüz gösterecek. Amir ise emrinde çalışanlara güzel davranacak. Esnaf müşterisine, müşteri esnafa iyi davranacak.
İşte bu yukarıda saydığım hemen her şeyin tek reçetesi var o da sadece küçücük bir tebessüm. O halde somurtmayı bırak tebessüm et. Göreceksin ki mutlu olacaksınız.