Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7078 %0.01
50,2018 %0.06
5.909,06 % 0,12

ASIL OLAN LİYAKAT

YAYINLAMA:
Liyakat; kökeni arapça dilinden gelmektedir. Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumudur. Yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme ve bir işi yapabilecek yetenekte olma, yeterlilik, kifayet gibi anlamları da olan bir kelimedir.

Organik yaşamda; ahbap - çavuş ilişkisi sistematiği her daim ehillik olgusunun üstüne seyretmiş ve liyakat denen şey ise bu ilişkiler ağının, sürekli olarak gölgesinde kalmıştır. Liyakat kelimesi tarihsel döngü içinde her daim oldukça yanlış anlaşılmış ve öz anlamı açısından da hak ettiği yeri alamamıştır. Bu sebeple, kelimelere de anlam katacak ehillere artık çok iş düşmektedir. Bireyin ideolojisi veya dünya duruşu ne olursa olsun, milli benlik ve milli birlik ile zıt bir kavram ayrışması oluşturmadığı sürece ehil görülüp o veya bu şekilde bir değer süzgecinden geçirilerek, sistem içinde uygun olduğu pozisyona getirilmeli veya yerleştirilmedir.

Lakin işin ayrıntısı ise, işte tam da burada devreye girmektedir.

Mesela; 2 ile 2’yi toplayınca 4’ü elde etmek midir Liyakat? Toplamayı bilmek, ehillik anlamı mı taşır? Veya çok iyi okumak aynı şekilde çok iyi de yazabilmek midir? Hızlı araç kullanabilmek midir usta şoförlük? Veya, x üniversitenin y bölümünden alınan bir diploma mıdır eğitimini tamamlamak? Bu durumu sayısız örnek ile de anlatmak ve geliştirmek mümkündür.
İşinin ehli olmak; durmadan yılmadan çalışmak, üretmek ve hep üzerine katabilmektir.

Ehil olmak; bildikçe, gördükçe, bilgisinin ve görgüsünün fakirliğini anlamaktır.

Ehil olmak; dünya döngüsü içinde, kalp ile anlamak ve vicdan ile duyabilmektir.

Ehil olmak; makro hayatta insana faydalı işler yapabilmektir.

Ehil olmak; gözlerini kapattığında da görebilmektir.

Ehil olmak; her daim, Hak ile Bâtıl olanı ayırabilmektir.

Bu ustalık seviyesinin toplum ve sistem içindeki yeri ve değeri ise ancak, doğru ve dürüst vicdanlar, sağlam iradeler ve çıkarsız ellerle bir yer bulup, hak ettiği konuma, gelmesini sağlayacaktır.

Ayrıca; asırlardır her gün duyulan veya okunan o ilahi cümlelerde de “emânetleri ehline vermeniz” diye söylenmekte ve uyarılmaktadır insan. Lakin organik bedenin hırsı ve nefsin arzusu gereği midir bilmem ama bunu duyup da kulak vermemek, anlayıp da anlamamış gibi davranmakta da ustalaşmıştır insan.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *